Gönderi

Doğa -erozyon, verimsizlik, açlık ve hastalık yoluyla- talepleri geri çevirmeye başladığında, sosyal sözleşme bozulur, insanlar bir süre acıya sabırla katlanırlar, ama yasa koyucuların cennetle bağının yalan olduğu er geç ortaya çıkar. Ardından tapınaklar yağmalanır, heykeller yıkılır, barbarlık kendini gösterir ve en sonunda imparatorun çıplak kıçı bir saray penceresinden kaçarken görülür.
·
107 görüntüleme
Sedat Temel okurunun profil resmi
Bu noktada, Fransa, Rusya ve Meksika devrimlerinde olduğu gibi politik ayaklanmalar ile gerçek çöküşler arasındaki farkı belirtmeliyim. Bu ayaklanmalarda her ne kadar toprağın yanlış kullanımı ve açlık gibi etkenlerde rol oynamışsa da asıl sebep doğal değil sosyal sermayenin tükenmiş olmasıdır. Bu toplumlar yeniden örgütlendiklerinde uygarlığın ilerleyişi sürmekle kalmamış, daha da genişlemiştir. Gerçek bir çöküş ise toplumun tamamen ya da neredeyse tamamen yok olmasıyla sonuçlanır; geniş insan toplulukları ölür ya da darmadağın olur. Yeniden toparlanma, eğer mümkünse, yüzyıllar sürer. Çünkü doğal sermayenin -ormanların, suyun, toprağın- kendini yenilemesi uzun zaman alır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.