Anadolu’nun yanık bağrı.. Neden yanık olduğuna farklı açılardan bakalım: Saflık derecesi yüksek insanlarımız, elinde olmayanı dahi elinde yapıp veren yüksek gönüller, temiz duygular, sürekli akışta olan insanlar. Diğer taraftan, ilkel duyguların yönlendirdiği beyinler, iyi niyet dağıtımı yapılırken kafasını magmaya kadar gömen karakterler. İşte Sabahattin Ali, ağırlıklı olarak diğer tarafı yansıtmış bu kitaptaki hikayelerinde. Siyah olmasaydı beyazın kıymeti olmazdı dedirten cinsten hikayeler üstelik. Neden sürgün edildiğini, dokunduğu yerleri düşününce çok daha iyi anlayabiliyorum. İlk hikayelerinde, kahramanları üzerinden bahsettiği yazarları, filozofları, bilim insanlarını kendisinin gençlik yıllarında okuduğunu hatta anladığını hissedince bir kere daha üzülüyorum aramızdan erken ayrılışına. Kaderine de çok üzülüyorum. Çünkü yazarımız erken yaşta tıpkı hikayelerinde anlattığı gibi ‘pisi pisine’ öldürülmüş olması kaderinin garip bir cilvesi adeta. Sanki sırf biz ders alalım diye yaşamış bir insan gibi hissediyorum onun eserlerini okuyup hayatını düşününce. Ruhumu, onun düşünceleri ve hayata bakış açısını benden birer parçaymış gibi hissettiğim için, çok yakın hissediyorum ona. Özellikle kadınlarla ilgili düşünceleri. Güzelliğe karşı zafiyeti olan ancak bu zafiyeti anlamlılığa değişmeyen ve kendinden bu noktada ödün vermemesi. Eski Türk filmlerinin yapımcıları da yazarımızın yaşadığı yıllarda yaşadıkları için mi yoksa yazarımızın yazdıklarından etkilendikleri için mi o filmleri oluşturdular diye merak ettiren cinsten hikayelerdi çoğu. Özellikle Kırlangıç hikayesi düşündürdükleriyle unutmayacağım bir iz bıraktı. Kaderlerimizin ince çizgilerini hissedebileceğimiz ve bu hislerin bizi mutlu kılacağı günlerimiz olsun. Teşekkür ediyorum :)

DeğirmenSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202145,1bin okunma

·

66 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Murat Demirci