Gönderi

Geceye dökülen mürekkep;
O benim için dinlendiğim bir durak gibiydi, onunla konuştukça dünyadan uzaklaşıyor gibiydim ve bana mutlu hissettiriyordu; Sadece onun yanında dokunulmaz bir kız çocuğuydum.Ben değil içimdeki çocuk biliyordu, ruhunun gidişatını.Bunu yazarken yazılarıma bile ekliyordum.Gidicekti biliyordum ama sonsuza denk gideceğini bilmiyordum, gerçekten bir gün yok olucağını bilmiyordum.Mesela toprak olucağını bilmiyordum, beni bu dünya da eşsiz bırakacağını bilmiyordum, yalnız ve boşlukta bırakacağını bilmiyordum...Ruhumu okşuyordu, tenime dokunmaya kiyamazken... Kırık camları kimse birleştirmek için toplamazdi, hele de kendisi kırmamışsa.. Ama o, onları toplardı, hepsine ayrı ayrı özenir tekrar birleştirmeye çalışırdı.Beni kızdırırdı, sinirlenince çok hoş olduğumu söylerdi çünkü sinirlenince mızmızlık yapan kız çocuklarına benzermişim.Kendimi öyle hissederdim.. Bir gün bana: "Avuçlarına al beni, sakla olur mu? Bir gün avucunu aç dersem o zaman aç, çünkü o zaman uçma vaktim gelmiştir; seninde uçuşumu izleme vaktin." Tebessüm ederdim.Yine her zaman ki gibi söz sanatlarını konuşturuyor, ona aşıktım, çokça hemde.Çünkü o sanatın kendisiydi, kendini çizmiş bir sanatçı; Sanatçının kendisi sanatti.Gördüğüm en güzel yüze sahipti mesela; kalın dudakları, sert yüzü, matlaşmış siyah gözleri ve göz altındaki morluklara rağmen yumuşak olan bakışları...Her detayını ezberlemek istiyordum, ama her noktasını.En çok, bakışlarını..En çok bulutları severdi, çünkü bana benzetirdi.Hiç uyuduğunu görmezdim: "Uykuyu sevmem; uyku beni aptallaştirir" derdi.Kafasindaki tilkiler onu hiç rahat bırakmazdı, ya da o onları bırakmazdı.Hiç beklenmedik hamlelerle hareket ederdi.Bazen hiç konuşmuyorduk, hele ki en çok konuşmamız gereken zamanlarda en çok o zamanlar susardık, sadece bakışırdık.Bilinmez bir hal vardı, ama sadece benim için, deli gibi merak etsemde bunu asla ona sormaya cesaretim olmadı.O da bana bunu söylemezdi, korktuğumu biliyordu.Onun bana duymaya korktuğum şeyi söylemeye cesareti yoktu; benim ise bana söylemeye cesaret edemediği şeyi,duymaya cesaretim yoktu. Son gece; Ölümün doruklarinda, kendini ölüme teslim etmeden önce, ruhunu bana teslim edişini hatırlıyorum: "Ruhuma iyi bak, beni iyi yaşat, en çok kendini sevdir bana kimseyi görmesin gözüm; bir seni, bir seni göreyim, bir seni görsün gözlerim, sevgilim.En çok yazılarında an beni, en çok gökyüzünde haykır ismimi, şarkılarınla... Kalbindeki ki yaraları topladım, hepsini iyileştirdim; çünkü benim yaram üzerine ağır gelirdi, sadece bununla kal istedim. Kendine ve bana çok iyi bak, anılarımızı sakla. Gülünce kısılan gözlerinden yaş akmasın; ruhum acır yoksa, katlanamam.Seni ziyarete geleceğim, söz veriyorum beni hissedeceksin.Seni çok seviyorum, hep seveceğim.İyi ki sen, tüm kalbimle..." ✒️Lâl
··
1.875 görüntüleme
deli. okurunun profil resmi
Duygular' çok masum insan bedeninde Lâl, kim bilir o duyguları yaşatan seni hayata bağlayan, sana bu satırları yazdıran kim bilir ne kadar şanslıdır...
Kitapçihanimefendiiii okurunun profil resmi
Belki de ben şanslıyımdır kim bilir?
4 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.