Gönderi

528 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Dönem - Hardy bilgisi ile okuma sürecimi paylaştığım İnstagram yorumlarımı buraya kopyalayacağım:)) #tess i okuyorum (bitmek üzere) ve Mina Urgan’ın İngiliz Edebiyatı Tarihi kitabından #thomashardy ile ilgili bölümü de okuyorum, artık bu tarz okumalarımdan kısaltışmış bilgiler de paylaşacağım. Önce Victoria dönemi ile ilgili genel bir bilgi sonra Hardy:) *Victoria Çağı, Kraliçe Victoria’nın 1837’de tahta çıkmasıyla başlıyor, 1901’de ölmesiyle sona eriyor. *Victorian olumsuz bir sıfat, 20.yy sözlüklerinde saygı değer olma merakını, cinsel konularda yapay çekingenliği,dinsel yobazlığı gösteren bir sıfat olarak geçiyor. *İkiyüzlü bir toplum, paraya düşkünlük, parasızların saygınlığı yok. Piyanonun ayakları kadın bacağını çağrıştırdığı için kılıf geçirdiklerini yazıyor Mina Urgan. Din konusunda tutucular, evlilik kutsal, halkın yaşam şartları kötü. *Bu çağda en önemli edebiyat türü roman. *Hardy Victoria Çağı’nın son romancısı, bizim çağımızın ilk romancısı sayılıyor genellikle. *Hardy otodidakt, yani tüm bilgilerini kendi kişisel çabaları sayesinde elde etmiş. Fransızca, Almanca, Latince ve Yunanca öğrenmiş kendi çabalarıyla. Çağdaş yazarlarından daha bilgili olmasına rağmen eleştirmenler onu akademik eğitimden yoksun olduğu için bir çeşit yetenekli köylü saymışlar. *Hardy’i çağdaşlarından ayıran başlıca farkı romanlarının neredeyse hepsinin Wessex dediği kırsal bölgede geçmesi. Ama bölgesel bir romancı değil, bölgesel romanın sınırlarını aşarak evrenselleşir. *Hardy’e yapılan eleştirilerden biri de onun kırsal yaşamı idealize ettiğidir. Sadece ilk romanlarından birinde huzurlu pastoral yaşam varmış. Kırsal bölgenin olumsuz yaşam koşullarını anlatmış diğer romanlarında. *Hardy’in romanlarının başkişileri köylü kökenli kadınlar ve erkeklerdir. Başkişileri orta sınıftan olan diğer çağdaşlarından bu yönüyle de ayrılıyor. *Gerçekliğe bağlı kalan çağdaşlarından da farklı. Gerçeklik sanat değildir görüşünü savunuyor. Hardy olayları değil, kişileri ele alırken gerçekliğe bağlı kalmak zorunluluğunu benimsemiş. *Hardy dini yadsımış. ‘Elli yıldır tanrıyı aramaktayım ve eğer var olsaydı onu bulmam gerekirdi.’ yazmış. Hardy rastlantı, yazgı, kör talih dediği bir güce inanıyor. Bunu kaderle özdeşleştiyor ve bu güç insanlara karşı acımasız. Part 2:)) Mina Urgan’ın sadece Hardy’nin değil 19. yy’ın başyapıtlarından dediği Tess’i bitirdim ve çok sevdim. Tess’e geçmeden önce #thomashardy ile ilgili bilgilerin devamını (bir önceki post) paylaşmak istiyorum. Mina Urgan İngiliz Edebiyatı Tarihi kitabından alıntılıyorum. *Hardy’nin romanlarında rastlantılar insanlara iyilik etmez, kötülük eder genellikle. Hardy bu nedenle kişilerini acımasız kaderin elinde bir kuklaya dönüştürmekle ve inandırıcılığını yitirmekle suçlandı. Hardy kişinin kaderi ne kadar kötü olursa olsun ona karşı direnmekte özgür olduğunu savundu. ‘Size karşı çıkan kader değil kendi güçsüzlüğünüzdür.’ der. *Hardy yaşama bir tragedya yazarı açısından bakıyor. Bu da Hardy’i tragedyalardan hiç mi hiç hoşlanmayan çağdaşlarından ayıran özelliklerinden biridir. *Hardy aşırı kötümserlikle suçlandı. Pessimist değil meliorist olduğunu, yani insanların çabaları sayesinde dünyayı daha iyi yapabileceklerini savundu. *Hardy cinselliğe yaklaşımı açısından da çağına ters düştü. Çağdaşlarından farklı olarak Hardy’nin neredeyse bütün romanların başlıca konusu aşk tutkusudur. Üstelik 19.yy da aklın alamayacağı bir cüretle, sadece erkeklerin değil, o sıralarda cinsellikten tümüyle arınmış melekler sanılan kadınların -hatta genç kızların bile- bu tutkuya kapılabileceklerini gösterir. Proust gibi derinlemesine irdelemez ama roman kişilerini sarsan bu duygunun yoğunluğunu, şiddetini, acımasızlığını her zaman hissettirir okuyuculara. Bunu yapabilmesi , Hardy’in 19.yy. romanına getirdiği başlıca yeniliktir. *Hardy cinsellik yüzünden sürekli sansüre uğramış ve çeşitli kurnazlıklara başvurmuş. Dergide yayımlanan bölümden çıkarmış, kitabın basımına eklemeye çalışmış. *Victoria çağının romanlarının sonunda iyiler huzura kavuşur, kötüler cezalandırılır. Hardy’ın romanlarında kötüler pek yoktur, iyiler ise her zaman ödüllendirip huzura ve mutluluğa kavuşmaz. *Hardy roman yazarken de şair kalır. Şiirsel anlatım. İmgeleri, benzetmeleri, eğretilemeleri kısa ve çarpıcıdır. *Hardy’nin bir şair üslubu konusunda garip :)) görüşleri vardır. ‘Üslup biraz özensiz olmalıdır ya da öyle görünmelidir.’ Bu kurama uyarak Hardy de çok kötü ve iyi bir anlatım arasında gidip gelir. Ve son :) Tess kırsal bölgede yaşayan bir kız çocuğunun kadın olma yolunda yaşadıklarını konu alan bir klasik. Bir Victorian tragedyası. Hardy’nın başyapıtı. Toplumun iki yüzlü ahlakçılığından fazlasıyla payını alan bir karakter Tess. #thomashardy nın 19.yy.’da kadına bakış açısı ise muhteşem. Sınıfsal ayrıma ve toplum normlarına yönelik eleştirileriyle, mitolojik ve dini göndermeleriyle çok sevdiğim bir kitap oldu #tess . Tess’in yaşadıkları yedi bölümde anlatılmış, yedi erginlenmeyi de sembolize eden sayı. Ama böyle katı-ayrımcı bir toplumda bir kadının bilinçlenmesi kendini gerçekleştirmesi de kolay değil, Hardy de umut vermiyor bu konuda okura. Mina Urgan kitabın sonunda yer alan cümle için Hardy’nin en ünlü cümlesi olduğunu yazıyor ve Tess’in Hardy’nin kadınları arasında en kusursuzu olduğunu. “ ‘Adalet’ yerine getirilmiş ve Aiskhylos’un tabiriyle, Ölümsüzlerin Başkanı, Tess’le oynadığı oyuna son vermişti.” Artık en sevdiğim klasiklerden biri olan Tess’in çevirmeni#suatertüzün , editörü ise @sirinetik
Tess
TessThomas Hardy · Can Yayınları · 20211,567 okunma
··
1,415 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.