“Ömür Hanım…
İçinden geçmediğin zaman
İçinden geçmediğin söz
İçinden geçmediğin rüya
Sana karşı işlediğim
Bir unutma suçudur.”
“Üç yıldır senden yapılmış bir kapıyım
Bunu da sen öğrettin biliyor musun?
Sevmek ölümden uzun sürüyormuş”
“Ne demek biliyor musun bir insanı sevmek
Birden dünyada kötü insan kalmıyor”
“Babam otuz beş yıldır gelmiyor
Annem otuz beş yıldır ölüme inanmıyor.”
“Ne mi diyorum Hayal Hanım
Seni her gün bir daha, bir daha seviyorum.”
“Hangi hayal hangi hatıranın yerini tutar
Ey çaresizlikten yapılmış yaşama bilgisi
Taşların taşlarla konuştuğu bu yalnızlıkta
İnsan üzüntüden başka nedir ki…”
“Şimdi dünya akşam
Şimdi evler soğuk
Şimdi gönül engin.
Bir nazlı zaman
Bütün hasretiyle
Canımdan havalanıyor
Kirpiklerin oku cana batarken”
“Ne olurdu kokunun da fotoğrafı olsaydı
Sesin fotoğrafı. Boşluğun fotoğrafı.
Parmak uçlarındaki karıncanın
Ruhtaki üşümenin…”
“Öyle bir sabahın var ki
Yedi güneş su dökemez ellerine
Yedi deniz, yedi orman, yedi rüzgâr…”
“İyi ki hatıralar bir yere gitmiyor…
Biz onlara tutunarak unutuyoruz ölümü
Biz onlara tutunarak dünyaya inanıyoruz
Biz onlara tutunarak yalnızlığı seviyoruz.”
Şükrü Erbaş🌿