Yine bir şeyler başlıyor bitmek için.
Evet bitirmek için başlamak gerek.
Dostluklar, aşklar, sevgiler, hayaller, göçler, savaşlar, filmler, okullar başlıyordu bitmek için…
İnsan insana kalcaktı
Çiçekler kelebeklere
Bulutlar dağlara
Kalemler deftere
Gökyüzü mavisiyle kuşlara
Ve aşk tüm inkisarı ile sevgiliye.
Beşeriyet sürekli bir anlam arayışında.
Ve hayata anlam yükleyebildiği kadar ayakta.
Bitmelere anlam yüklemek
Yüklerin en ağırı olsa gerek.
Fakat insan en çok başlangıçlara anlam yüklüyordu. Başlayan dostluklara, aşklara, sevgiye ve en çokta umuda anlam yüklüyor. Çünkü umut acının kaynağı çünkü umut mutluluğun baş tacı. Öyle ki içinde umut barındırmayan her sevgi gülü olmayan bir diken gibidir. İnsan umut ediyor; başlayan dostluklar, aşklar, sevgiler mütemadiyen kendisine kalacak, yani insan insana kalacak sanıyor. İşte tamda bu demde umut, ahzen yüzünü tüm yabancılığıyla gösteriyordu. Örneğin bir anne; bir anne bitmez, bitemezdi, bitmemeliydi. Veyahut sevgi; sevgi bir ekmek değildi ki nasıl bitsin?
Ama bitiyordu işte, insan anlam ve mahiyet yükleyemediği her şeyi telef ediyordu.
Bu ziyan ne diye?
İnsan duygu(ruh) denen mefhumu istihza ve istihfaf etmekten ne zaman vazgeçecekti?
- Efendim bitince, bitmelere anlam yükleyince!
İnsan içindeki bütün ihtirasla
İnsan insana kalacak dedi
Kuran-I Kerim akislere kıyasla
Tanrı insana kalacak dedi
Ne yaparsak yapalım her şey bitecekti Fakat her biten şey ziyan edilmeyecekti