Gönderi

174 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
İmam-ı Rabbani Ahmed Sirhindi - Necdet TOSUN
Özellikle Türkiyemiz'de İsmailağa, Erenköy ve Işıkçılar cemaatleri tarafından çokça okunan İmam-ı Rabbani Hazretleri, bu saydığım cemaatler tarafından kesinlikle okunmalı ve anlaşılmalı. Bu yaşıma geldiğim halde İmam-ı Rabbani Hazretleri hakkında ilk defa bir kitap okudum. Bu kitabın yanında Diyanet Ansiklopedi "İmam Rabbani" maddesi ve Ebu'l Hasan en-Nedvi'nin İslam Önderleri Tarihi adlı kitabının 4. cildi okunabilir. Kitap adından da anlaşılacağı üzere İmam-ı Rabbani Hazretlerinden bahsediyor. Aile ve ilmi hayatı, tasavvufa girişi, hangi tarikatlardan mucez olduğu, özellikle Nakşibendiyye ekolündeki kısmına çokça değinip Mürşidi Baki Billah Hazretleriyle olan ilişkisine değiniliyor. Kitabın içerisinde aynı şekilde İmam Rabbani Hazretleri'nin kendi fikirleri, tasavvufa dair görüşleri; bidat kavramı vahdeti şuhud, zikir usulleri, seyri sülük hakkındaki görüşleri ele alınıp, sufinin ilimle iştigali gibi meselelere değiniliyor. Müceddidiyye kolunun nasıl ortaya çıktığı, etkilediği şahıslar ve bölgeler, bu kolun kurucusu olan İmam Rabbani Hazretleri'nin kitapları, yazılış ve derleniş süreçlerini, kitaplarına gelen müspet ve menfi olan eleştirileri de kaynaklarıyla görüyoruz. Bütün bunlara rağmen Müellif Hocamızın İmam-I Rabbani yerine Ahmed Sirhindi kullanımı, yıllardır İmam-ı Rabbani kullanımına alışan ben için gerçekten sinir bozucu. Kitapta çizdiğim yerlerin alıntılarını yakında paylaşacağım. Hayrola İnşallah. Kitaptan Yaptığım Alıntıların Yekününü de Paylaşıyorum... - Ekber Şah'ın Fecaatleri - 1- Efendimiz (aleyhisellam)'in ismi olan Muhammed ismini taşıyan kimselerin ismini değiştirdi. 2- Hindistan'da Sığır kesmeyi yasakladı. 3- Mescidleri ve müslüman kabirlerini tahrip etti.Bununla beraber kafirlerin mabedlerine ve özel günlerine saygı gösterdi. - Ekber Şah'ın Dini - Bu yeni din, tabanda geniş kitlelere ulaşamamış (mensuplarının 19'u geçmediği söylenir.) ve Ekber Şah'ın ölümüyle tarihe karışmış ise de, Müslümanları endişe ve üzüntüye sevk etmişti. Dîn-i İlâhî'ye göre, İslam peygamberinin gelişinin üzerinden 1.000 yıl geçmiş ve İslamiyet tabiî ömrünü tamamlamıştı. Bu dinde Güneş'e tapılır, reankarnasyona inanılır, domuz eti helal sayılırdı. Ekber Şah, kendisine saygı secdesi yaptırır, yogilere de özel bir ilgi gösterirdi. - İmam-ı Rabbani'nin Doğumu ve Aile Yapısı - İmam-ı Rabbani Ahmed Sirhindi hicri 971 senesinin Şevval ayında (Mayıs 1564) Hindistan'ın Sirhind kasabasında doğdu. Bazı kaynaklarda doğumunun Şevval'İn 14. günü (26 Mayıs- ki bu benim doğum günüm :D) olduğu kayıtlıdır. Soyları ikinci halife Hz. Ömer el- Faruk'a dayanan Kâbil asıllı bir aileye mensuptur. - İmam Rabbani'nin Eğitim Süreci - Babası Şeyh Abdülehad, Çiştiyye ve Kâdiriyye tarikatlarından icazetli bir şeyh ve âlim idi. Ahmed Sirhindi ilk eğitimine Sirhind'de, babasının yanında başladı. Hafızlık yaptı ve babasından bazı dersler gördü. On yedi yaşına geldiğinde zahiri ilimleri tamamlamış olarak babasının yanına döndü ve ders vermeye başladı. - İmam Rabbani'nin Kitapları ve Karakterine Dair - Sirhindi'nin ilk eserlerinden İsbât'ün Nübüvve, doğrudan dönemim önemli bir devlet adamını hedef alıyordu. Risale-i Redd-i Şi'a da, Hindistan'da ve saray çevresinde Şiilerin etkin olduğu bir dönemde cesaretle yazılabilmişti. Bu durum, Sirhindi'nin karakterini göstermesi bakımından önemlidir. - İmam-ı Rabbani ve Tasavvufi Yolculuğu - İmam-ı Rabbani evli olarak memleketine döndükten sonra babasına intisap ederek Çiştiyye ve Kadiriyye tarikatlarına girmiş oldu. Babasının sohbetine devam etti ve kendisini tasavvufi ve ilmi eğitime verdi. Babası vefatına yakın İmam-ı Rabbani'ye hilafet verdi. - İmam Rabbani'nin Nakşibendiyye Koluna İntisabı - Delhi'ye geldiğinde dostu Mevlana Hasan Keşmiri'nin tavsiyesi ile Delhi'nin Firuzabad mahallesinde irşad ile meşgul olan Nakşibendi şeyhi Baki Billah'ı ziyaret etti. İmam Rabbani, vefat eden babasının Nakşibendiyye'den övgüyle bahsettiğini biliyor ve bu tarikata gıyaben ilgi gösteriyordu. Baki Billah, İmam Rabbani'yi görünce ondaki yüksek kabiliyeti sezdi ve adeti olmadığı halde kendisine, intisab edip bir süre tekkesinde ve sohbetinde kalmasını rica etti. İmam Rabbani bu teklifi kabul etti ve Nakşibendiyye'ye intisabı başlamış oldu. - İmam Rabbani ve Baki Billah Hazretlerinin Görüşmeleri - İmam Rabbani, Baki Billah'ın yanında iki buçuk üç ay kadar kaldı. İkinci ziyarette ziyarette irşad icazeti (hilafet) aldı bu ziyaretin iki ay sürdüğü rivayet edilir. Böyle babasından Çiştiyye ve Kadiriyye icazeti olan İmam Rabbani, Nakşibendiyye icazeti de almış oldu. Üçüncü ziyaretinde ise şeyhi kendisini yolda karşılamış, çok iltifat etmiş ve müridlerinden çoğunun eğitimini ona havale etmiştir. İmam Rabbani'nin Mektubat Adlı Eseri Nasıl Oluştu? 1025 (1616) senesinde, o zamana kadar yazdığı mektupların sayısı 313'e ulaşınca, bu mektuplar müridlerinden Yâr Muhammed Cedîd Bedahşî Tâlekânî tarafından derlendi ve Mektubat'ın birinci cildi meydana geldi. 1025-1028 yılları arasında 99 mektup, müridi Abdülhay Hisârî tarafından 1028 (1619) yılında toplanarak Mektubat'ın ikinci cildi oluşturuldu. İmam Rabbani bu dönemde 55 yaşında idi. 1031 (1622) yılında Muhammed Hâşim Kişmî, İmam Rabbani'nin mektuplarını derleyerek Mektubat'ın üçüncü cildini meydana getirmiştir. Daha sonra yazılan mektupların sayısı oldukça az olduğundan, bunlar da üçüncü cildin sonuna eklenmiştir. - İmam Rabbani Hazretlerinin Son Zamanları - İmam Rabbani son zamanlarında memleketi Sirhind'de münzevi bir hayat yaşadı. Cuma namazı haricinde evinden çıkmıyordu. Vefatından birkaç ay önce nefes darlığı çekmeye başladı. 28 Sefer 1034 (10 Aralık 1624) tarihinde vefat etti ve doğum yeri olan Hindistan'ın Sirhind kasabasında defnedildi. Vefat ettiğinde şemsi takvim hesabıyla 60 yaşında idi. - İmam Rabbani'nin Şemâili - Kaynaklarda belirtildiğine göre, İmam Rabbani'nin teni beyaza meyyal buğday renginde idi. Kaşları uzunca, siyah ve arası açık idi. Gözleri irice, biraz çekik, beyazı tam beyaz ve siyahı tam siyah idi. Burnu yüksekçe ve ince (dar), sakalları uzun ve dörtgen idi. Başında sarık bulunur, sarığın uzantısını (destarın şemlesini) arkasına, omuzlarının arasına salardı. Üzerine cübbe giyer, şalvarının paçaları da kısa olurdu. - İmam Rabbani'nin Mektubat'ı Hakkında Geniş Muhteva - İmam Rabbani'nin müridlerine ve dostlarına yazdığı toplam 536 mektuptan oluşan üç cildlik Farsça bir eserdir. Birinci cild İmam Rabbani'nin h. 1008-1025 tarihleri arasında yazdığı 313 mektuptan oluşmakta olup, müridi Yâr Muhammed Cedid Bedahşi Talekanî tarafından 1025'te derlenmiştir. İkinci cild 99 mektuptan oluşur ve Abdülhay Hisari tarafında 1028'de derlenmiştir. Üçüncü cild Muhammed Haşim Kişi tarafından 1031'de 114 mektup olarak derlenmiş, bundan sonra yazılan mektupların yeni bir cild yapılması düşünülmüş, ancak İmam Rabbani'nin vefatına kadar geçen dönemde sadece 10 tane mektup yazıldığı için onlar da üçüncü cilde eklenerek bu cildde 124 mektup olmuştur. İmam Rabbani'nin gençliğinde yazdığı mektuplar ile yaşlılık döneminde yazdığı mektuplar arasında aynı konuda farklı görüşleri bulunduğu bilinmektedir. Mektupların muhtevasında yazarın hali etkili olacağı gibi, mektubun yazıldığı muhatap kişinin tasavvufi ve zihni seviyesi de etkili olabilir. Kim şeyhlerin remzlerine (yüksek manalı sembolik sözlerine) vakıf olmak isterse, onların yazışmalarına ve mektuplarına baksın. Onların remleri buradadır. Yoksa yazdıkları eserlerde (kitaplarda) değil. - İşte Rabbani Alim ve Hapis Hayatı - İmam Rabbani, Govâliyâr Kalesi'nde bir yıl hapis hayatı yaşadı. (Cihangir Şah'la ters düştüğü için.) İmam Rabbani bu bir yıl içinde hapisteki insanlara İslamiyet'i öğretti, onları irşad etti. Bazı gayr-ı müslimleri de Müslüman yaptı. Yaşadığı sıkıntıların manevi ilerleyişine katkı sağlayacağını düşünüyordu. - İmam-ı Rabbani'nin Nesli ve Afganistan - İmam Rabbani'nin neslinden gelen kişiler önceleri genellikle İmam Rabbani'de ikamet etmişler, ancak 18.yüzyılda İmam Rabbani Sihler tarafından birçok defa saldırıya uğrayınca bazıları orada kalmış, bazıları ise Afganistan'a ve Peşavar'e göç etmişlerdir. Afganistan'a gidenler genellikle Kabil'de yerleşmişlerdir. 1979'da Afganistan'ın komünist rejimi Müceddidi ailesine mensup birçok kişiyi idam etmiştir. - İmam Rabbani'ye Göre Zikrin Gayesi - İmam Rabbani'ye göre, zikrin gayesi, kalpten gafletin giderilmesidir. Ayrıca zikir, sadece belli virdleri okumak değildir. Dİni kurallara ve adabına riayetle yapılan alışveriş de zikir sayılır. Keza bir âmâyı yoldaki çukura düşmekten kurtarmak da aynen zikir gibidir, hatta daha faziletlidir. Ancak Allah'ın isim ve sıfatlarını anarak yapılan zikir çabuk tesir edici olup Allah'a karşı sevgi oluşturur ve O'na çabuk ulaştırır. - İmam Rabbani'ye Göre Zikirde Gözleri Kapatmak - İmam Rabbani'ye göre, zikir esnasında gözleri kapatmak şart değildir; ancak o, zikir kalbin melekesi (alışkanlığı) haline gelinceye kadar gözleri kapatarak zikretmenin daha faydalı olduğu kanaatindedir. - İmam Rabbani'ye Göre Seyri Sülük - Tasavvuf tarihinde, manevi yolculuğun aşamalarını bütün detaylarıyla anlatan ilk sufilerden biri, muhtemelen İmam Rabbani'dir. Seyr ü sülük varlık mertebelerinde bir yolculuk olduğu için İmam Rabbani'nin ortaya koyduğu "sülük mertebeleri", onun "varlık mertebeleri" anlayışına da ışık tutmaktadır. - İmam Rabbani ve Yazılı Hilafet - İmam Rabbani'nin, Nakşibendiyye tarikatında icazet ve hilafeti "yazılı" olarak verme geleneğini başlatan kişi olduğu anlaşılmaktadır. Önceki Nakşibendi şeyhlerinin irşad icazetini yazılı olarak verdiklerine dair elimizde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. - İmam Rabbani'nin Müceddidliği - İmam-ı Rabbani'ye "Müceddid-i Elf-i Sânî" (hicri ikinci bin yılın yenileyicisi) lakabını veren ilk kişinin, müridi Abdülhakim Siyalkûtî (1067/1657) olduğu söylenir. Ancak İmam Rabbani bir mektubunda bazı tasavvufi yüksek ilimlerden bahsedip, bunları çoğu insanın anlayamayacağını söyledikten sonra, bu ilimlerin sahibinin ikinci bin yılın müceddidi olduğunu ilave ederek kendisinin müceddidi olduğunu ima etmiştir. İmam Rabbani'den Sözler.. İnsanlar kıyamet günü ancak şeriattan sorumlu tutulacaklardır, tasavvuf değil. - İmam Rabbani - Hayali keşiflere, misali suretlerin zuhuruna aldanarak Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat'in sağlam itikadlarından ayrılmaktan sakınınız. - İmam Rabbani - Önce Ehl-i sünnet inançları üzere itikadı düzeltmek, sonra helal haram gibi fıkhî konuları öğrenip amel etmek lazımdır; ondan sonra üçüncü sırada tasavvuf gelir. - Alimler ve Sufiler ihtilaf Ederse - Bir meselede alimler ile sufiler ihtilaf halinde olduğu zaman, iyice düşünülünce anlaşılacaktır ki, doğru ve haklı olan alimlerdir... Nübüvvet kandilinden alınan ilim, velayet mertebesinden alınan ilimden daha doğrudur ve daha sağlamdır. - İmam Rabbani - Tarikat ve hakikat, şeriatın hizmetindedir. - Yeni Mürid Olana Dair Tavsiyeler ve Okuttuğu Kitaplar - İmam Rabbani'ye göre, mürşid, yeni intisab eden müridine Kur'an ve hadislere kıl ucu kadar bile muhalif görünen keşf ve rüyalara önem vermemesini söylemeli, Ehl-i Sünnet inançlarına göre itikadını düzeltmesini nasihat etmeli, kendisi için zaruri olan fıkhi hükümleri öğrenmesini tavsiye etmelidir. İmam Rabbani bu tavsiyeye kendisi de uyar, müridlerine dini ilimlere air muhtelif kitaplar okuturdu. Okuttuğu kitaplardan bazıları şunlardır: Beyzavi (tefsir), Buhari (hadis), Mişkat (hadis), Hikaye (fıkıh), Şerhu'l Mevakıf (kelam), Haşiye-i Adudî (kelam), Avarif'ul Ma'arif (tasavvuf). - Mektubat ve Osmanlı Dönemi - İmam Rabbani'nin Mektubat'ı Hindistan'ın yanı sıra Orta Asya ve Anadolu gibi Sünni muhitlerde ilgi ve saygı ile okunmuştur. Mesela, 1833 senesinde Orta Asya'nın Hokand bölgesinden İstanbul'a Sultan 2. Mahmud'un sarayına gelen bir elçi, padişaha elbise ve şal hediyelerin yanı sıra üç kitap getirmişti: Bunlar Kur'an-ı Kerim, İmam Rabbani'nin Mektubat'ı ve oğlu Muhammed Ma'sum'un Mektubat'ı idi. - Muhammed İlyas Kandehlevi - Hindistan'daki Cemaat-i Tebliğ'in kurucusu Muhammed İlyas Kandehlevi (ö.1944), hem Çiştiyye hem de Müceddidiyye tarikatlarına müntesibi idi. Muhammed İkbal, İmam Rabbani İçin Ne Dedi? Muhammed İkbal'in de İmam Rabbani'ye hayranlık duyduğu bilinmektedir. "Hâce Nakşbend ve Sirhindli Müceddid'in benim kalbimde büyük bir değeri vardır." diyen İkbal, İmam Rabbani'yi "tasavvufun büyük yenileyicisi" olarak nitelendirmiştir. Mevdudi, İmam Rabbani İçin Ne Dedi? Pakistan'da Cemaat-i İslami'nin kurucusu olan Mevdudi (ö. 1979) de İmam Rabbani'yi Hint yarımadasında İslam'ın kurtarıcısı olmakla övmüş; Ekber ve Cihangir'e karşı ilkeli durduğu, tasavvufu arındırdığı ve halk arasında yaygın olan hurafelerle mücadele ettiği için takdir etmiştir. Öte yandan Afganistan'ın Rus işgali döneminde kurulan milli mücadele kurumlarından Cephe-yi Necat-ı Milli'nin başında, İmam Rabbani'nin neslinden Sıbgatullah Müceddidi bulunmuştur. Anlaşılan, İmam Rabbani'nin kişiliği ve fikirleri, vefatından sonra özellikle Hint Altkıtası'nda hem "ilmi" muhitlerce, hem de "özgürlük" ve "ıslah" hareketlerinin önde gelen temsilcileri tarafından yeniden keşfedilmiştir. İmam Rabbani'nin Eserleri Nasıl Anlaşılır? Onun anlatmak istediği sistemi bir bütün olarak kavrayabilmek için eserleri ve mektupları dikkatle okunup ilgili paragraflar birleştirilmelidir. Aksi takdirde okuyucunun önündeki bilgiler bir yap-boz oyununun dağınık parçaları gibi duracağı için sistemi külli (bütüncül) olarak anlaması olcukça güç olacaktır. Öte yandan İmam Rabbani, ömrünün sonraki dönemlerinde edindiği yeni bilgi ve ruhi tecrübeler neticesinde önceki bazı fikirlerinden vaz geçmiştir. Dolayısıyla onun gençlik ve orta yaş döneminde yazdığı eserler ve mektuplar ihtiyatla kullanılmalıdır.
İmam-ı Rabbani Ahmed Sirhindi
İmam-ı Rabbani Ahmed SirhindiNecdet Tosun · İnsan Yayınları · 20167 okunma
··
614 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.