Gönderi

400 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 4 days
"𝕭𝖊𝖓 𝖒𝖎? 𝕭𝖊𝖓 𝖊𝖓 𝖐𝖔𝖗𝖐𝖚𝖓𝖈 𝖐𝖆𝖇𝖚𝖘𝖚𝖒." ... "𝕻𝖎𝖘𝖒𝖆𝖓𝖑𝖎𝖐." "Tuz ve Keder Evi", yurt dışında çıkıp da ünlendiğinden beri merak ettiğim bir kitaptı. Türkiye'de çevrilip de yorumları da iyi olunca almış ama korkunç, ürkütücü falan denince tırsıp okumayı biraz ertelemiştim. "Reading slump"a girdiğim bu günlerde arkadaşımla başlama kararı aldık ve onu bekleyemeden bitirdim bile. Öncelikle bu bir masal uyarlamasıymış. Grimm kardeşlerin "12 Dans Eden Prenses"inin. Daha önce adını duysam da okumamıştım ve kitap bitine kadar da okumayıp hiçbir spoiler veya ipucu almak istemedim. Sık sık "Güzel ve Çirkin", "Pamuk Prenses", "Rapunzel", "Cinderella" uyarlamalarıyla karşılaşsak da bu benim için yeniydi ve açıkçası hoşuma da gitti. Yazar öyle aşırı bilindik ya da çokça kitapları olan biri değil ama ben şahsen dilini oldukça beğendim. Kitabın atmosferi harikaydı ve bana da geçirdi. Ölümler, kan ve tuz kokusu, karanlık, şimşekler, soğukluk, hayaletler... Her şey yerli yerindeydi. Daha önce bir kez korku ve birkaç kez de gerilim okumuş ve bu türü pek sevmeyen birisi olsam da kitap kesinlikle hoşuma gitti. Anladığım kadarıyla "gotik" dedikleri tarzda biraz da. Tarihi bir dokusu var; balolar, davetler, kabarık elbiseler, deniz fenerleri, malikaneler, beyefendiler... Ve çok hoştu tüm bunlar. Ayrıca kitap fantastik de. Yazar tek kitaba zor olanı sığdırmayı başarmış. İnsanların din anlayışı ve yaşayış tarzı hakkında yeterince bilgi sahibi oluyoruz bence. Tanrılar, ayinler, gelenekler iyi işlenmişti. Kitabın ortamı soğuk olunca bazı yazarlar benim karakterlere ısınmamı engelleyip kitaba karşı da soğuk kalmama sebep olurken bu kitapta durum böyle değildi. Duygular bana yeterince geçti. Ana karakter olan kızımızı da sevdim. Kitap bir ölümle başlıyor ve kaçınılmaz olarak ölümlerle de devam ediyor. Araya giren illüzyonlar, hayaletler, kabuslar, aşklar yerli yerindeydi. Okurken durmadan kafamda teoriler kurdum ve birçoğunda yanılırken sonlara doğru artık olayı çözmüştüm. Aşırı şaşırdığımı söyleyemem ya da bayıldığımı ama genel anlamda oldukça sevdim. Bir iki yerde "Buna kız nasıl şaşırmadı, ne kadar normal karşıladı, bu kadın 7,5 aylık hamile değil miydi birden 6 aylık dediler, babaya ne oldu şimdi ya?" falan diye düşünüp mantığıma tam oturtamasam da bence yazar olayları hızlı hızlı işleyip okuyucuyu merakta bırakarak detaya girmeyip açıklayamayacağı her şeyin üstünü ustalıkla örtmüş. Beni okuma güçlüğünden de çıkardığı için ve yaratılan dünya ve atmosfer, karakterler hoşuma gittiğinden açıkçası çok da eleştiresim yok. Gelgelelim "Korku kitabı mıydı, okurken çok korkar mıyız, geceleri okumasak mı?" durumlarına. Şahsen ben kitabı geceleri okumaya başlayıp "Yatağımın altını yatmadan kontrol ediyorum, ışıklar açık uyuyorum." diye yorumları hem Türkler hem de yabancılarda görünce öğlenleri okumaya devam ettim. Başlarda sadece gergin bir kitap okuyor gibiydim, havası soğuktu. Orta kısımları daha ürkütücüydü, her an bir şeyler olmasını bekliyordum. Son kısımları ise çoğu kişinin aksine bana ürkütücü gelmedi. Aksine durumların çözülmesi beni biraz rahatlattı bile diyebilirim. Filmi çıksa izleyemem ama kitapta olunca bir şekilde okunuyor. Korku kitabından ziyade içinde ölümler ve hayaletler olan bir fantastik gerilim kitabı diyebilirim. Cinsellik bulundurmamakla birlikte ölümlerin ve cesetlerin durumundan, korku ögelerinden dolayı 16 yaş üstünde, kendine güvenen okuyuculara tavsiye ederim. Zaten korku türüne aşina olanların korkacağını sanmam, benim gibi olmayanlar da bence korkmaz ama belki bir iki yerde ürperir. Bence okunmaya değer, farklı ve hoş bir kitaptı. Akıcı dili ve yer yer eğlenceli, yer yer aşk ve sevgi dolu, yer yer ürkütücü, yer yer de üzücü hikayesiyle sizi genel anlamda şaşırtacağına ve kendini okutacağına inandığım bir kitap...
Tuz ve Keder Evi
Tuz ve Keder EviErin A. Craig · Epsilon Yayınevi · 2020251 okunma
·
177 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.