Elena koku konusunda oldukça yetenekli bir kızdı. Hatta ona göre bu bir lanetti. Hem bir parfümün içindeki tüm kokuları tahmin edebiliyor hem de korkunun, endişenin, güvenin, sevginin kokusunu ayırdedebiliyordu. Bu yetenek nesilden nesile geçen bir yetenekti. Büyük büyük büyük annesi sarayda sevdiği adama bir parfüm yapmıştı. Daha doğrusu sevdiği adamın evleneceği kadına. Adam bu koku sayesinde hem kadınla evlenmiş hem de onun varlığından faydalanmıştı. Lakin büyük anne sarayı bırakıp Floransa'ya geri dönmüştü. O muhteşem parfümün sırrını da gizlemişti. Tüm aile üyeleri onun günlüğünü, notlarını okudular yıllarca ama bir türlü formülü bulamadılar.
Elena'nın anneannesi de yıllarca uğraştı ama o parfümü yapamadı. Kızı Susanna sentetiğe yatkındı, eski formüllerle ilgilenmiyordu. Lakin torunu Elena doğal yağlar konusunda oldukça yetenekliydi. Elena'nın bir korkusu vardı. Koku işine kendini kaptıranlar geri kalan her şeyi unutuyorlardı çünkü koku onları hakimiyeti altına alıyordu. Elena bundan kaçmak için dükkanı kapattı. Bir sevgilisi oldu ve onunla bir lokanta açtı. Ancak sevgilisi onu en yakın arkadaşı ile aldattı. Ne yapacağını bilemez bir haldeyken Fransa'ya arkadaşı tarafından davet edilen Elena, bir de Cail ile tanışacaktı. Gülleri melezleme konusunda yetenekli olan Cail...
Peki en güzel melezlenmiş gül yarışmasında Cail birinci olabilecek miydi? Elena büyük büyük büyük annesinin muhteşem parfümünün formülünü bulabilecek miydi? İnsanlar geçmişlerindeki acı tecrübelerle mi yola devam etmeliydi, yoksa hayatlarına yeni giren şeylere de bir şans vermeli miydi?
Ebru Degirmenci canım Ebru'mun hediyesi olan bu kitaba gerçekten bayıldım ve hiç bitmesin istedim. Şiddetle tavsiyemdir. Muhakkak okuyun. Fransa sokaklarında dolaştıran eserleri seven arkadaşım 
Havanur Aykul sen de okumalısın
·
236 görüntüleme
Sen dersin de ben okumaz miyim?😍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.