Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Emanetini Kabul Ediyorum Şehidim
🇹🇷 Bugün okuyacağınız yazının benim için çok ayrı bir önemi var. İnanın neredeyse tüm kelimelerini gözyaşı dökerek yazdım. Her şehit haberi, onların hayat hikayeleri, şehit ailelerinin konuşmaları beni çok derinden etkiler. Bütün şehitlerin gözündeki cesaret, iman; ailelerinin yarım kalan gülüşleri, hayallerde kalan yaşamları insanın yüreğini yakmaya yeter zaten. Dilim döndüğü, kalemim yazmaya mecal bulduğu kadarıyla anlatmaya çalıştım hissettiklerimi. Rabbim peygamber ocağıyla şereflenen tüm şehitlerden razı olsun, cennetiyle müjdelesin. Ailelerine, sevdiklerine bol sabırlar; bizlere de vefa borcunu ödemeyi nasip eylesin. Emanetini kabul ediyorum şehidim nurlar içinde yat. Vatan olmadan gelecek olmaz, Vatan olmadan aşk olmaz, Vatan olmadan hiçbir şey olmaz Aslanım… Neydi ki bu toprakları, milyonlarca insanın aşkla yaşadığı yurdu değerli kılan? Şehit, 5 harf içine sığdırılamayacak kadar duygu barındıran. Ne kadar yazsan da, anlatsan da, dinlesen de tam olarak anlaşılamayacak olan. Vatan aşkı yaptırabilir anca bu mesleği. Meslek demek de hoş değil aslında. Tutku, aşk, sevda bu. Yüzyıllardır şehit kanıyla al rengini alan bayrağımıza kendi asi kanını ekleme tutkusudur. Kim ki vatanıma ters yaparsa, yanlış, işler peşine düşerse karşısında iman dolu, kor yüreğimi, korkusuz bakışlarımı bulur demek vatan sevdası. Canını ver deseler hiç şüphe etmeyeceği anne babasını, her şeyi yolunda feda edebileceği sevdiğini, ailesini, kardeşten öte dediği arkadaşlarını bırakıp giden delikanlıda; daha en mutlu gününü yaşayamamış, her genç kızın hayali olan beyaz gelinliği giyip duvağını takamayan, annelik duygusunu tadamadan bu dünyadan ayrılan çelik yürekli güzellerde aynı yolu yolcusu. Şehit Olmak Varsa Nasipte Şehitlik öyle bir mertebedir ki anlatmak ne haddimize. Rabbim nasip etmez ki her kuluna şehit olmayı. Ona yaraşır olmak lazım, içini dolduracak duygular, dimdik ayakta tutabilecek cesur yürek, anadan babadan yardan öte ilk önce hep en önde vatan sevgisi gerek. Kim korkutabilir ki bunca fedakarlığı göze alan, onlarca yüreğin dayanamayacağı hasreti sinesine çeken, sevdiceğinin son kez bakışlarını yüreğinin en derinine gömen yiğidi? Bir hainin kalleş kurşunundan mı çekinir geleceğini heybesine atıp hiç düşünmeden çatışmaya koşan kor yürekli. 1 saat öncesinde yaptıkları nişanı düşünüp evlilik hayalleri kurup giyeceği gelinliği/damatlığı düşünürken acil göreve çağırıldığında telefonu hadi Allah’a emanet ol sevdiğim, dua et bize diye kapatan vatan sevdalısının gözünü hiçbir şey korkutamaz Aslanım. Korkutamazsınız ateş dolu bakışları, vazgeçiremezsiniz vatan bekçilerini davalarından. Geride Kalanlar Kendinizi kısacık da olsa bir şehit ailesinin yerine koyun mesela gözlerinizi kapatarak. Hiç şehit hikayeleri dinlediniz mi? Bir komutanın açıklamasında dinlemiştim ‘’Evladının koşarak eve gelişinin hayalini kuran aileye al bayrak sarılı tabutu götürmek anlatılamaz bir acı.’’ diyor. Anne babanın hali düşünülemez zaten. Parmağında kınayla, dillerde tekbirler, yüreklerde duayla uğurlamışlardır vatan ocağına. Her gece uyumadan önce takvimden bir günü daha silmişlerdir. Şafak saymak böyle bir şey işte beklersin umutla, heyecanla, her gün artan düşler kurarak. Kim bilir ne hayallerle bekliyorlardır kınalı kuzularını. Sevdiği vardır vuslatı ahirete kalan sürekli hasretlik çekip bakmalara kıyamadığı sevdiceği. Yıllarca okuduğu mesleği yapamadan göçtü belki de yalanlarla dolu insanın yaşayası gelmeyen kirli dünyadan. Ana Yüreği Nasıl Dayansın Şehit Acısına Yavrusunun en sevdiği yemeği yapan ananın nasıl boğazından geçecek sofraya oturunca, yolda yavrusuna benzeyen birini gördüğünde gidip de boynuna sarılmadan nasıl duracak, odasına girince masasında oturuşunu, yatağının başucunda başını okşayışını hangi mantık unutturacak, sarılarak öptüğündeki sıcaklığı bir daha kim ona hissettirebilecek ki? Yakınları evlatlarını evlendirirken torunlarını kucaklarına alıp severken minicik ellerinde tutup gezmeye götürürken bakakalacak ana yüreği. Babalar Sessiz Hıçkırıklarla Ağlar Erkekler ağlamaz der birileri. Yalan olduğunu defalarca kanıtlayabilirim. Babalar ayrı ağlar, dertli ağlar. Aslan gibi evladını al bayrakla önünde gören baba öyle bir ağlar ki çoğu hıçkırığı içine gömerek sessiz feryatlar ederek dik duramaz aslında sadece zorundadır. Bir bir canlanır evladının bebeklik, çocukluk, gençlik hatıraları. Baba hadi beni parka götür diye paçasına yapışması da, babacım bak okulda 1. oldum diye sevinmesi de, o kızı çok sevdim ya diye dertlenişi de. Babalar bazen belli edemez sevgilerini, düşünürsünüz acaba beni sevmiyor mu diye? Babalar uzaktan sever ama harbiden sever, çok sever. Geceleri üstümüzü açık gördüğünde örterken sever. Ne kadar yüreği dağlansa da daima gururludur, alnı ak başı dik gezer. Benim yavrum şehit düştü bu vatan uğruna, kalleşlere teslim etmedi, vücudunu siper etti yurdunu ezdirmemek için. Anasından, babasından, sevdiğinden vazgeçti çocuklar öksüz, yetim kalmasın; bebeklerin gülüşü solmasın, geleceği kararmasın diye. Eğer ki yüreğinizde zerre miktar vefa varsa unutmazsınız vatan evlatlarının şehadetini. Bu cennet vatan için, istikbalimiz için, ezan sesleri dinmesin bangır bangır 5 vakit inlesin diye kanını akıttı toprağa delikanlı yürek. Tüm İslam ülkelerinin koruyucusu, mazlumun, fakirin, düşkünün umudu olsun, diğer ülkeler arasında cesaretiyle nam salsın, adaletin savunucusu olsun diye düştü gencecik beden. Şehit Düşen Yiğide Vefa Borcumuz O yiğitler bizim için hayallerinden vazgeçtiyse onların hayallerini, ülkülerini yerine getirmek bizlere vatan borcu değil de nedir? Bıkmadan, usanmadan, oflayıp puflamanın şımarıklık olduğunu unutmadan çalışmamız lazım her defasında daha azimli daha çok. Eğer ki biz bu ülkenin gençleri isek, vatanımızda özgürce dolaşabiliyor, konuşabiliyorsak hakkını vermeliyiz. Gün gelir bir şehit anasının elini öpebilmeyi, babasının gözlerinin içine bakabilmeyi, sevdiğinin derdini dinleyebilmeyi hak etmek istiyorsak çalışmayı, araştırmayı, düşünmeyi düstur haline getirmeliyiz. Pes etmek yakışmaz bize, yarı yolda bırakmak. Tabi ki moralimiz bozulacak, canımız sıkılacak bu dünyanın düzenine. Her defasında güçlenerek kalkacağız, gözlerimizdeki ateş daha da parlayacak, azmimiz katlanacak. Bizim vefa borcumuz var çelik yürekli yiğitlere. Vatan, millet sevgisi ninnilerle fısıldamaya başlar ta ana kucağında iken. Üstad’ın ‘’ Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, vatan eğer uğrunda ölen varsa vatandır’’ dizeleriyle yerleşir gönlümüze. Durun ve Düşünün Yani demem o ki; bu yurdu ileri seviyelere çıkarabilmek, yabancı muhtaçlığını en aza indirebilmiş kendi kendine yeten bir medeniyet olmak için durmadan her gün ayrı bir zevkle, heyecanla, aşkla, ümitle çalışmalıyız. Yolda düşen kardeşimizi kaldırmalı, her zaman yanında olarak tüm dünyaya insanlık dersi vermeliyiz. Biz bize düşeni hakkıyla yapalım da gerisi Allah Kerim. Kendimden birkaç dizeyle bitireyim yazımı. Silah çıkınca derinden hiç konur mu yerine İçi rahat eder mi yiğidin, düşmanı sermeden yere And içilmiştir ezelden vatanı korumak için Bu güzelim yurdu kimselere ezdirmemek için Hepimiz asker doğmuşuz yakışır şanımıza Şehadet şerbetinden içmek şereftir bu vatan evladına Ebediyen dalgalanacak o bayrak göklerde Bu sevda sökülmez bir parçadır kalbimizde Direneceğiz düşmana son damla kanımızla Bu millet kimselere boyun eğmeyecek asla
·
332 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.