Gönderi

272 syf.
10/10 puan verdi
Ev işlerini kim yapacak "Haydut yoldaşlar "?
Merhaba Tanıtacağım kitap Temmuz 2021 basımı olduğundan henüz burada incelemesi yazılmamış.Yeni çıkan kitapları alıp okuma konusunda malesef ön yargılıyım.Bir öneri yada fikrim varsa alıyorum.Diğer türlü hitap etmiyorsa boşuna oyalanma olarak görüyorum.Bu kitabı eğitim örgütümün kadınlar oluşumunun yazarla söyleşi duyurusunda gördüm.Benim için öneri oldu. Yazar Ebru Pektaş siyasal örgütlenme içinde yer alan çeşitli gazetelerde güncel ve kadın sorunları üzerine yazıları olan bir yazar.Hacettepe Fen Fakültesi mezunu.Şiddet,Emek:Toplumsal Cinsiyetin Anahtar Kavramları (2017)isimli bir kitabı bulunuyor.Makaleleri farklı kitaplarda yer almış. Ciddi kadın sorunlarının yaşandığı ülkemizde çözüm odaklı herşeyi okumak,dinlemek zorunda hissediyorum.Kadınlar kendileri için erkekler ,eşleri,kızları, anneleri ,kızkardeşleri için yani hepimiz biraz ciddiyetle bu konuya eğilmeliyiz.Bu sorunların neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Yazar,kadınların hak arayışı ve hakları elde etme sürecinde feminist ,Marksist, kapitalist ve reel sosyalizm bakış açısını aktararak konuyu bütün görmemize katkı sağlıyor.Bunları çeşitli kaynaklarla destekleyerek açıklarken anlaşılır olduğunu düşündüm.Bunu niye söylediğimi yazayım; kitap,araştırma-inceleme türünde ve kaynakçası oldukça geniş ,çoğu eseri okumamış olmama rağmen kısmi bir bilgiyle ve yoğunlaşararak anlamak kesinlikle mümkün.Zorlandığım kavramlar oldu ancak internet destekli okunabilir.Ayrıca okudukça edebi bir roman gibi olmasa da sürükleyicilik kazandığını söyleyebilirim. Yazara göre, günümüzde kadınlara baskının ve ezilmenin nedenlerine bakmakla uğraşılmıştır. Yazar "Kurtuluş hakkında tartışmak,çözümlere ilişkin deneyimleri elden geçirmek çekici görünmemektedir." diyor Hep tespit yapıp neden üzerinde durmak yerine tarihte nasıl çözümler istenmiş bugün ne yapılabilir düşüncesi üzerinden yazıldığı için merakla çözüm önerilerini anlamaya çalıştım. Ben de onun gibi asıl önemli olanın bu olduğunu düşünüyorum. Eminim herkes ülkede yaşanan dehşet verici kadın sorunlarına çözüm bulunsun istiyordur.Ancak çözüm için "yalnızca eskinin devrilmesini değil,yeninin yaratılmasını da talep eden devrimin ikili ritmine " uygun hareket edilmelidir. Yani hem kısa hem uzun vadede kararlı,istikrarlı,sonuca gidecek uygulamalar gerekir. KADININ KURTULUŞU derken kadın neden kurtulacak sorusuna da cevap vermiş ;tüm toplumsal cinsiyet eşitsizliği ,baskı ,ezilme,şiddettir kadının kurtulması gereken.Çeşitli kadın öykülerinin anlatıldığı bir kitap okumuştum.Bu öykülerin cesaret verici olduğunu görmüştüm. Kadınların ana karekter olduğu öykülerdeki "kadın" için yazar "esir düşmemiş kadın oradadır " diyor.Bizimde istediğimiz bu değil mi? Esir düşmemek! Çeşitli mitsel öykülerde "tanrıları bile o yaratmış,alıkonulduğunda mevsimleri değiştirmiş,güçlerinden koparıldığında sabırla yeni yollar keşfetmeye koyulan" kadınlar günümüz koşullarında da her yeni güne mücadele taktikleriyle başlamak zorunda kalmıyor mu? Nelerle mücadele ediyoruz? Ekonominin alt-üst olduğu bu günlerde erkeklerin de bütçe denkleştirme konusunda ağır yük altında olduğu gerçeğiyle birlikte bu yükün yaşattığı yıkımın öfkesini kadına yöneltmesi ,kadının yaşadığı bir diğer trajedi haline geliyor. Kitabın ilk kısmında hepimizin en az ikisini okuduğumuz "ütopya eserlerde"kadına nasıl bir rol veriliyor onu anlatmış. Toplumun dönüşümünü konu alan ÜTOPYA yazarları, kitaplarında kadını var olandan farklı bir çerçeveye yerleştirmek istemişlerdir.Ancak pek olmamış,yani ütopyalarda dahi kadının kaderini değiştirememişler.Ütopya eserler üzerinden, kadını değerlendirirken yazar bazen geleneksel,ataerkil kalıpların devam ettiğini gördüğü örnekler vermiş.İlginç değil mi? Farklı bir dünya hayal ediyorsun kadın orada da erkeğe itaat ediyor . Okuduğum ütopyalarda ben de kadın- erkek kıyaslamasını,şimdiki gibi yada değil şeklinde düşünerek ilerlemiştim.Daha kapsamlı değerlendirmeler buldum. Ütopyalarda, özelde erkeklerin yazdığı ütopyalarda, erkekler egemenliğin bir sonucu olarak gördükleri,iktidarı, devleti ,dünyayı istiyor.Gücü temsil eden herşeyi gerçekte olduğu gibi ütopyalarda da istiyorlar.Kadın yazarlar reelde yaşadıkları sahip çıkılmamayı ütopyalarda "devletsizlik" olarak yansıtmışlar.Kitapta bununla ilgili örnekleri fazlasıyla okuyabilirsiniz. Kadınların hak arama talepleri Fransız ihtilaliyle somutlaşarak başlamıştır.Burjuva devrimi sonrası eşitlik ilkesi kadın için de eşitlik talebi olarak ortaya çıkıyor.Sanayileşmenin getirdiği emek sermaye çelişkisi yani sınıf mücadelesi kadın haklarının da en yoğun gündeme geldiği bir dönem olarak anlatılmış.Sosyalist kadın ve feminizm hareketi aynı noktadan yola çıkıyor olsa bile zaman zaman biri diğerinden farklı bakış açısı ortaya koyabiliyor.Yazar bir süreç olarak bunlardan söz ederken ki evet her yapılan bir sonraki basamağa çıkmayı sağlıyor. Sanayileşmeyle beraber ciddi emek sömürüsünün olduğu dönemde kadınların bu sömürüye karşı çıkmasıyla birlikte onların cinsiyetçi sömürüye karşı farkındalık oluşturmasını sağlamıştır. Kapitalist toplumda kadının karşılaştığı sömürü ve cinsiyetçi ayrımcılığın daha belirgin ve fazla olması onların toplumsal eşitliği savunan feminist ve sosyalist hareketler içinde yer almasını sağlamıştır.Maddi eşitsizlik sözkonusu oldukça kadının diğer hak talepleri(eğitim hakkı ,oy hakkı ve boşanma hakkı)havada kalacaktır.Dolayısıyla emeğin üretiminin düzenlenmesi kadının bu düzenlemede bir yere sahip olması şarttır. Kadın kurtuluşunu sosyalizm zorunlu ön koşuluna bağlarken reel sosyalizm uygulamalarından örnekler vermiş. Eşitsizliğin reel sosyalizm içinde de devam etmesini kadınların yeterince devrim içinde olmamasına bağlıyor.Devrim içinde olmak ve devrime hükmetmek kadın kurtluşu için zorunludur. Burada şunu yazmak zorundayım,yazarın anlatımlarından ilk reel sosyalizm deneyimlerinde kadınların durumu ile kapitalist dünyada bugün bile kadın ayrımcılığına bakacak olursak ,ilkinde kadının hiç ulaşmadığı değere kavuştuğunu anlatıyor.ilk reel sosyalizm yıllarında özgürlük, eşitlik ilkeleri kadınlar aleyhine işlerken daha sonra değişimin yaşandığını durumun kadınların lehine döndüğünü söylüyor.SSCB de bu durumun uygulamalarını örneklerle daha iyi anlamamızı sağlamış.Sosyalizm içinde bile tüm sorunların çözülmesi için bir süreklilik mücadelesi vermek zorunda olduğumuzu söylüyor.En başta kadının bakım emeği denilen ev işi, çocuk bakımı gibi unsurların görünür hale getirilmesi gerektiğini savunuyor.Özellikle üzerinde durduğu yöntemlerden biri "siyasi iktidar perspektifi "dediği bir dizi çözüm önerisi.Bundan kasıt ,politik önermelerle, kampanyalarla ,yasa teklifleriyle iktidarın kuşatılarak kadın sorunsalını gündemden düşürmemektir. Kitabın bizlere sunduğu önemli başka bir şey ise konuyla ilgili birçok eserin hem dipnot hem de kaynakçada yer alması.Çok fazla yazar ve kuramcı isimlerini bulabileceğimiz bir kitap olduğu için elimizin altnda bulundurmak isteyeceğimiz bir eser. Benim için uzun bir yazı oldu.Buraya kadar sabırla okuyanlara iyi akşamlar.
Kadın Kurtuluş Hareketi
Kadın Kurtuluş HareketiEbru Pektaş · Yordam Kitap · 014 okunma
··
727 görüntüleme
fiLiz okurunun profil resmi
Kitabın Ütopyalar bölümüyle ilgili özetim Thomas Moore Ütopya isimli kitabında(1516)"akıl yoluyla yönetilen ortak mülkiyete dayalı bir kent devleti"betimliyor. Moore ,kitabında her ne kadar komünal bir ütopyadan söz etse de "eşitsiz cinsiyet ilişkileri sürmekte;kadınlar devlet yönetiminden özenle ayrı tutulmakta ve tüm görevlerde erkeğe öncelik tanınmaktadır" Gelelim Campanella'nın Güneş Ülkesi(1643 )adlı ütopya eserine, "ortaklaşa yaşam ilkesi olsa da kadınların itaatkar olması" beklenmektedir.Erilliği simgeleyen metaforlara da yer verilmiştir. William Morris'in Gelecekten Anılar'ında (1893)yine toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin devam ettiğini belirtmiştir.Ancak modern ütopya örneği dediği bu eser ile yine Charles Fourier'in ortaya koyduğu ütopya kuramında, ütopyanın ilk örneklerine göre farklılıklar olduğunu tespit etmiştir. insan ilişkilerindeki özgürleşme, evlilik ve aile eleştirisi belirgin ayrılıklardır diyor. Bu ütopya eserlere ütopik sosyalist kitaplar olarak isim vermiştir. Ütopyaya karşı yazılan distopyalarda ise , (Orwell'in1984,Zamyatin'in, Biz) "cinsiyetçilik" keskin olarak görülmektedir. Ütopik sosyalizm tasarımları kadın yazarlar için kadın hareketi ve feminizmin başlangıcı olmuştur. Virginia Woolf'u örnek vererek onun ,"Bir kadın olarak ülkem yok ,tüm dünya benim ülkem"sözünün özgürleşme isteği olduğundan söz ediyor. Ayrıca kadınların iktidardan uzak tutulması,siyasetten men edilmesi,onların "devletsizleştirerek" daha fazla ezilmeye maruz bırakmak anlamına geldiğini açıklamış. Kadınlar ,Fransız Devrimi'nin yurttaşlık ilkesini çıkış noktası alarak bir yol izlemiştir.Benim anladığım hem sosyalist kadın için hem feminist kadın için Fransız Devrimi önemli bir ateş yakmıştır.Mary Griffith,Louisa May Alcott ,Marie Howland kitaplarında haklar ve reformlar teması üzerinde durmuştur. "19.yüzyıl kadın ütopyalarında ,kadının yurttaş-anne olarak bakım rolü belirgindir. Charlotte P.Gilman "erkeği yok eden "bir ütopya örneği yazmış ve böylelikle gücün kadın olduğunu göstermek istemiştir.Kitabının ismi Kadınlar Ülkesidir.Kitapla ilgili değerlendirmeler bulacağınız bir kısım var. Valeri Solanas 1967 de "Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu'nu" kaleme almıştır.Ütopya olmasa da "devleti ,para sistemini ,erkeği yok et"mottosuyla karşımıza çıkmıştır. Margaret Fuller( 1810-1850) androjeni kavramını kullanmıştır.Ne ifade eder androjeni ;birçok feminist yazar da kullanmıştır.Bu kavramı şu şekilde ifade eder ,katı cinsiyet rollerine karşın kadın ile erkek,akıl ile duygu,kültür ile doğa ayrımsız tek bedendedir, tümlenmiştir.Ursala K Le Guin'in Karanlığın Sol Eli'inde okumuştum: gezegende androjen kimlikler var yani yılın belli dönemlerinde erkek veya kadın olunabiliyordu. Yine aynı yazarın Anarşist yani devletsiz sistemi anlattığı Mülksüzler kitabını feminist bir ütopya olarak değerlendirerek ,kitapta eril dilin kullanılmamasını ve soyisimlerinin olmamasını örnek veriyor. Feminist ütopyaların anlatıldığı bir eser olan -Daha İyi Bir Gelecek Için Elli Yedi Tahayyül -'de bir adada cinsiyetsiz yaşam projeleri anlatılmaktadır ancak bir iktidar otoritesine hiç değinilmemiştir. Erkek ütopyacılar ,devletli eşitlikçi düzen oluştursa bile cinsiyet çatışmalarına pek dokunmamıştir. kadın ütopyacılar devletsiz ,merkezsiz ütopyalarında cinsiyet çatışmasından çıkamamıştır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.