Gönderi

meçhule giden..!
“Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.” Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi” şiirini okurken, o geminin meçhule gittiğini kabul etmek, insana ne kadar dehşet verir diye düşünüyorum. Sonsuz bir denize açılıp da nereye gittiğini bilmemek, dalgalı, karanlık ve ve dipsiz sularda yol almak, ne kadar korkunçtur. Meçhul, yani bilinmeyen bir yere gitmek duygusu, insanı ürpertiyor. Orada ne ile karşılaşacağım, nasıl karşılanacağım, akıbetim ne olacak gibi sualler cevabını bulmazsa, o yolculuk insana dehşet verir. Önümüzde öyle bir yolculuk var ve herkes ister istemez o yolculuğa çıkmak zorunda. Hiç kimse “ben gitmek istemiyorum” diyerek o sefere çıkmaktan kurtulamaz. Çünkü hiç kimseye o konuda fikri sorulmuyor. Bu dünyaya gelen her canlı, istisnasız o yolculuğa çıkacak. Hiç kimse de bu yolculuğa çıkmaktan kurtulamaz. Yani ister istemez o sessiz gemiye binecek ve o yolculuğa çıkacak. Fâni dünya gibi fanisin sen de, Farkında olmadan her gün gidersin, Her ne kadar gitmek istemesen de, Gönüllü gitmezsen sürgün gidersin. İnsanı bu korkunç yolculuğun dehşetinden kurtaracak, nereye gittiğini, gittiği yerde kendisini neyin karşılayacağını bildirecek bir kaynak olsa, aklı başında olan herkes o kaynağa ulaşmak için can atacaktır. Öyle bir kaynak vardır ve bin dörtyüz yıldan beri o kaynağa başvuranlar, bu dünyadan yaşarken hayattan zevk aldıkları gibi, sessiz gemi ile yolculuğa çıkarken de mutlu ve huzurlu bir şekilde yollarına devam ederler. Çünkü gittikleri yer meçhul değil, malûm bir yerdir. Bu dünyadan daha güzel, daha geniş ve daha mükemmel bir mekândır. Kendinden önce giden yakınları sevdikleri orada kendisini beklemektedir. Annemiz, babamız, hocalarımız, üstadlarımız oradadır. “Anam babam sana feda olsun Ya Resulullah” dediğimiz Peygamber Efendimiz (asm) oradadır. O yolculuk, öyle güzel bir yolculuktur ki, Necip Fazıl’ın ifadesiyle, “Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber... Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber?” Onun için arif insanlar, ölümü gülerek karşılamışlar, bir an önce sevgiliye kavuşmak istemişlerdir. Mevlânâ Hazretleri ölüm için “Şeb-i Arus” derken, bir gerçeği ifade etmiştir. Bediüzzaman Hazretleri de, insanın nereye gittiğini şöyle ifade ediyor ve müjde veriyor: “Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun? Dünyanın bin sene mes’udâne hayatı, bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının; ve o Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat rüyet-i cemâline mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâlin daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun.” Ölüm işte böyle mutlu bir yolculuktur. Gidilen yer de meçhul değil, malûm ve mübarek bir yerdir. Orada bizleri bekleyen o kadar sevdiklerimiz var ki, insan bir an önce sessiz gemiye binip o yolculuğa çıkmak istiyor. Abdil Yıldırım
·
189 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.