Gönderi

Manası vardır...
Memleket her gün daha betere gidiyor. Cumhuriyetin başında kurulan fabrikalarımız satılıyor, milyonlarca hektar topraklara sahip olmamıza rağmen buğday ithal ediliyor. İşsizlik %20’leri geçmiş, çalışanların ise %70’i asgari ücretli. Ay sonu ev sahibinize mahcubiyetle bakıyorsunuz. Kiranızı zor denkleştiriyorsunuz. Eviniz akıtıyor, bakıma ihtiyacı var, karşılayamıyorsunuz. Çocuklarınızın kırtasiye ihtiyaçları var, defterler olmuş yirmi lira, karşılayamıyorsunuz. Yağ, pirinç, tuz gibi en temel gıda ihtiyaçlarınıza her ay yüzlerce lira veriyorsunuz. Tatil yapmak her insanın hakkı olmasına rağmen, değil tatil yapmak, hayali bile aklınızdan geçmiyor. 30 yaşınıza gelmişsiniz, hâlâ üniversitede aldığınız kredileri ödüyorsunuz. Bayram günleri, çocuklarınızı tembihliyorsunuz kimseden para istememesi için. Sizden para isteyen olunca, mahcubiyetle bir onluk sıkıştırıyorsunuz. Var mıdır bunların bir manası? Vardır. Bunların sorumlularını saymakla bitmez. Ancak akla gelen ilk isimler AKP-MHP hükümeti ve Erdoğan. Bir yandan bir süper güç olduğumuzu iddia ediyorlar, öbür yandan gerekirse soğan ekmek yeriz diyorlar. Bir gün Abdülhamitçiyiz diyorlar, öbür gün Kızıl Elmacıyız. Bir gün, darbelere karşıyız diyorlar, öbür gün Türkeşçi oluyorlar. Böyle çelişkiler karşısında diyalektiğin bile ağzı açık kalıyor. Peki kimdir AKP? AKP’nin Türkiye’nin başına gelmesi tesadüf müdür? CHP’nin on yıllardır beceriksiz muhalefeti tesadüf müdür? Var mıdır bunların bir manası? Vardır. Dünyada bir eşik onyılı olan 80’lere gidelim… 80 Darbesi niçin yapıldı, kimlere karşı yapıldı? İddia edilene göre “80 öncesi ortam çok kanlıdır. Solcular sağcıları, sağcılar solcuları sokak ortasında öldürmektedir. İnsanların can güvenliği kalmamıştır. Askerin sokağa inip halkı kurtarması istenmiştir.” Bu neye benziyor biliyor musunuz? Birinci Dünya Savaşı’nın Avusturya Prensi’nin öldürülmesi yüzünden başlaması. Oysa neydi I. Dünya Savaşı’nın nedenleri? Gelişmiş devletlerin sömürgeleşme istekleri, tekeller arası anlaşmazlıklar, kapitalistlerin sömürü ihtiyacı. O zaman nedir 80 Darbesi’nin sebebi? 24 Ocak Kararları’nı uygulayacak zemin hazırlamak, neoliberalleşme hareketi, ülkede gelişen komünizmin gücünü kırma. Gerekli kılıflar uydurularak darbeye zemin hazırlandı, ardından da buna ihtiyaç olunduğu halka inandırıldı. Antikomünist Celal Bayar 12 Eylül için şöyle bir yorum yapıyordu: “12 Eylül de 27 Mayıs gibi bir askerî darbedir. Ama benim nokta-i nazarıma göre bu harekât ile memleket kurtulmuştur. Eğer 12 Eylül yapılmamış olsaydı, üç ila beş ay arasında Türkiye’nin büyük şehirlerinin hepsinde sokaklarda orak çekiç alametli bayraklar asılmış olacaktı.” 12 Eylül’den sonra idam masaları kurulmuş, işkence odalarına tam gaz devam edilmiştir. Kinle hatırlayacağımız Kenan Evren’in “Asmayalım da besleyelim mi?” sözü hatırlarımıza demir çubukla kazınmıştır. Ardından gelen hükümetler de bir bir AKP hükümeti ve siyasal islamın önünü açmışlardır. Komünistler, sosyalistler her daim Siyasal İslamcılara karşı halkı uyarmıştır. Ancak sevgili halkımız, deneyimlemeden, acısını tatmadan durumu kavrayamamıştır. Özgürlük sevici liberaller ve sosyal demokratlar, 90’lı yıllar boyunca Fethullah övücülüğü, tarikat şakşaklığı yapmışlardır. Bunun doğal sonucu olarak Erdoğan hükümeti, Truva atı misali içine Fethullah ve tarikat yapılanmasını sokarak memleketin başına musallat olmuştur. Var mıdır bunların bir manası? Vardır. 2010’ların başına kadar beraber olduğu sağcı siyasetçilerle çıkar çatışması yaşayınca, bu sağcılar birden Erdoğan’ın karşısına çıkmıştır ve sanki geçmişle bir bağıntıları yokmuş gibi halkı aldatmaya devam etmişlerdir. Bizi kurtaracağını iddia eden CHP ve Kılıçdaroğlu, halkımızın zararlarını karşılamak yerine, patronlara zararlarını karşılayacağının sözünü vermiştir. Sosyal demokratlar, liberaller, Siyasal İslamcılar, ülkücüler… Hepsi halkın aldatılması karşısında seslerini çıkarmamışlar, üç maymunu oynamışlardır. Ancak ve ancak başından beri olayların bu raddeye geleceğini söyleyen komünistler, karamsarlıkla suçlanmıştır. Bugün ülkemizin geldiği durum ortada… Bunlar durup dururken olan şeyler değil. Bir iki yanlış politikayla olacak şeyler değil. Bu sorunların temeli AKP’yi yaratan bu düzene, kukla burjuva parlamentosu ve siyasetçilerine dayanır. Var mıdır bunların bir manası? Vardır. Bugün Türkiye’nin biricik insanları, güçlü toplumu olarak yapacağımız tek şey vardır: Birbirimizin koluna girmek, safları sıklaştırmak, bizi sürekli soyup soğana çeviren bu düzene karşı ayaklanmaktır. Bu kirli siyaset, Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı’nı birbirine düşman gösteriyor. Ancak bildiğimiz gibi, her ikisi de sermaye düzenine hizmet eden, işçiden çok patronu düşünen ittifaklardır. Herhangi bir işçi hareketlenmesinde, iki ittifakın da el ele verip, işçilere karşı saldıracakları kaçınılmaz bir gerçektir. Korkuyorlar çünkü bizden. Hepsi el ele verip sattılar memleketi. Ve bilinir ki, “hiçbir korkuya benzemez, halkını satanın korkusu”. “Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selam! Paranın padişahlığını, karanlığını yobazın ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına selam!” Manası olmayan tek bir şey vardır: örgütlenmemek. Örgüt Lenin! tkp.org.tr/gonullu youtube.com/watch?v=Xbmnawr...
··
1,056 views
Emir okurunun profil resmi
Bugün TÜİK yıllık enflasyonu %21,31 açıkladı. Ancak bu yalan rakamlar hiçbir anlam ifade etmiyor. Biz enflasyonu, en basit ihtiyaçlarımızı alırken elimizin çekinerek gitmesiyle görüyoruz. "Gerçek enflasyonu en iyi işçiler bilir." Çünkü bir annenin çocuğuna süt alamadığı düzeni hiçbir istatistik aklamaz. #89726419 Var mıdır bunun bir manası? Vardır...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.