Gönderi

272 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 days
Ben Bir Kapıya Geldim !!!!!
‘’Sizi hayvanların geri zekalı olduğuna inanmaya iten bilimsel deney programı bütünüyle insan merkezcidir’’…syf131 Bir anti-roman , geleneksel roman anlayışına karşı çıkan bir roman yazılımı anti-roman nedir ? Romanın karşı çıkılmaz biçimine , anlatım şekline ve kurgusunu farklı bir forma sokan anlatım biçimi diye tanımlanıyor. Öncelikle kitabın anlatım dili oldukça anlaşılır ve yalın. Kitabın okunmasını zorlaştıran şey , içeriklerin makale türünde yazılmış olması ve bu içeriklerin de oldukça uzun ,kavramsal ve oldukça sarsıcı konulardan oluşması tüm bu anlatım biçiminin de okuyucu zorlaması . Kitabı odaklanarak okuduğunuzda ve kavramları anlamaya çalıştığınız da ise oldukça sizi etkileyen bir içerik ve anlatımın doyuruculuğu sizi mutlu ediyor. Kitaptaki roman kahramanımız adı ; Elizabeth Costello ,kendisi altmışlı yaşlarında olan bir büyükanne ve roman kahramanımız bir yazar ve kitabın ana konusu ise yazarımızın çeşitli ülkelerde gittiği etkinlerde yaptığı konuşma metinlerden oluşuyor. Kitapta 8 bölüm ve her bölümün bir konusu var . İlk konferansta ‘Gerçeklik’ kavramını ele alıyor ve roman kahramanımız Elizabeth’in bu konferansta gerçeklik üzerine yaptığı konuşmaya, yer yer de aile ilişkilerinin anlatımıyla biz roman kahramanımızı tanımaya başlarken, bir yandan da gerçeklik ve idealizm kavramlarının karşılaştırılması yapılıyor. Ama yazarımız Coetzee konuları anlatırken oldukça tarafsız ; size konuları anlatırken karşıt taraflarının bakış açısını da anlatıyor yani okuyucuyu aslında yönlendirmeyen bir anlatımı var ve bence kitabı güzelleştiren üslupta bu olmuş. Kafka ‘ya hayran bir Coetzee olarak bol bol kafkaesk tanımlar yapılıyor. İkinci konferansta ise konumuz ‘’ Afrika’da Roman ‘’ kavramı üzerinde duruyor. Bölümün ana konusu edebiyatın etnik ve kültürel anlatımı , bu bölümü sevdim mesela ; aslında edebiyat son derece yeni bir sanat ,dünya üzerinde en fazla üç yüzyıllık bir geçmişi var ve aslında bir batı kültürü, bu bölümde yazar değindiği bir konu dikkat çekici ; Her ülke romanı kendi ülkesi için yazar Afrikalı yazarlar ise batı dünyası için yazıyor diyor ‘’ , bu konuyu aslında bizim için de sormak lazım ,Türk yazarlar kendi ülkemiz için mi yazıyorlar yoksa batı dünyası için mi ? bilemedim. Üçüncü ve dördüncü konferanslarda hayvanlar üzerinde duruyor. Bu bölümde de yüzyıllardır hayvanlarla ilgili konulara her yönden değiniyor , acımasız gerçekleri de roman kahramanımız üzerinden anlatıyor. Çünkü roman kahramanımız Elizabeth Costello vejetaryandır , aile oturumları içinde bu durumun sebep olduğu yaşantıları anlatırken vejetaryenliğin gündelik hayattaki durumuna da ilişkiler bağlamından yer veriliyor. Küresel bir konuyu yine tüm yönleriyle değinen her iki yazarımız !!!! Gerçekten hepimizin zihninde oldukça farkındalık yaratabilmeyi başarıyor. Altı ve yedinci bölümlerde insan ve tanrı, mitoloji, çok tanrılığı ele alıyor. Ablası Blanche ile olan ilişkileri ,din ,ahlak ,hak kavramlarını ise iki kadının bakış açısıyla anlatıyor. Özellikle ablası ile diyologları da oldukça güzel ve etkileyici bölümlerdi. Kitabın en güzel bölümü ise bence son bölüm olan sekizinci bölüm . Sekizinci bölümde ise bir kapı var, burda biraz büyülü gerçekçilik tarzında bir anlatım var . Neresi burası, Cennette miyiz Cehenneme mi geldik yoksa Araf mı burası kafalar epey karışıyor, diğer kadın neyi temsil ediyor ve bekçi kim ?neden hep yazıyor ? ve bir sürü deli sorular aklımdan geçiyor.!! Bu bölümde bir kurul var yargıçlar var , yine Elizabeth ‘ten bir konuşma yapması isteniyor ama Elizabeth’in bu kapıyı geçmesi için bir kurula inancını beyan etmesi gerekiyor. Peki inanç nedir? Ve böylece bu bölümde inanç kavramı üzerinde duruluyor. Kitapla ilgili iki tane eleştirim var evet kitabın makale şeklinde olması , konuların çokluğu ve okuyucu zorlaması hem güzel hem de kitap, bu tarzıyla herkese hitap etmeyebilir . Kitapla ilgili diğer eleştirim ise daha alt bir katman olan yazım dilinin içeriğine ilişkin ; karakterimizin bir kadın olduğunu düşündüğümüzde konuların bir kadın bakış açısıyla yazıldığını düşünmemem , anlatıcının bir kadın olduğu söyleniyor ama bence konuların anlatımı ve anlatımda kullanılan kelimeler ,oldukça eril bir bakış açısıyla aktarıldığını düşünüyorum ve ne yazık ki tüm bu konulara kadın bakış açısının yeterli işlendiğini düşünmüyorum.. Bu kitabı benim için güzel yapan en önemli ayrıntısı ise okuyucuya pek çok soru soruyor olması ve sizi yazılan konularda düşünmeye teşvik ediyor olması yani öyle sadece okuyup geçen bir okur istememesi , sizi aktarılan konu başlıklarında düşünmeye zorlaması kısacası ben beğendim bu kitabı yazarın yazdığı kitaplardan ,Barbarları Beklerken ve Utanç isimli romanlarını da alıp okumayı düşünüyorum.
Romancının Romanı
Romancının RomanıJ. M. Coetzee · Can Yayınları · 2004157 okunma
·
304 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.