Gönderi

438 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Amın Maalouf’un, dedesinin daha o yıllarda Atatürk’ün anlam ve önemini farketmesi. Üstelik bunu, doğacak çocuğuna adını vereceğini bütün çevresine ilan edecek kadar farketmesi. Gerçi çocuk kız olunca biraz bozuluyor ama yine de dönmüyor sözünden. İşte, Maalouf’un ‘Kamal’ halasının isminin öyküsü: ‘Babaannem o sırada hamileydi. Resimde bu belli belirsiz fark ediliyor ama ben bunu tarihlerden biliyorum.1921 yılının aralığında doğuracaktı ve dedem daha o zamandan, çocuğuna koyacağı adı seçmişti: Adı ‘Kamal’ olacaktı, Atatürk’ün onuruna.Dedem o yıl Kemal Atatürk için neden yanıp tutuşuyordu? Bunu, yazışmalarının hiçbir yerinde açıklamıyor ama nedenini sezmek benim için güç değil. O ki, öteden beri Doğu’nun altüst oluşunu görmeyi düşlüyordu, o ki, yaşamını geçmişe hayranlığa karşı, geleneklerin boğucu ağırlığına karşı ve giyime kuşama varıncaya kadar modernliğe ulaşmak için savaşmakla geçirmişti, savaş sonrasında Türkiye’de olup bitene duyarsız kalamazdı: Selanik’te doğan, orada eğitim gören, oranın ‘Aydınlanma’sı ile beslenen bir Osmanlı subayı, eski düzeni yıkacağını, imparatorluktan geriye kalanı, gerekirse zorla, yeni yüzyıla sokacağını ilan ediyordu. Dedem, Kemalist girişimin güçlü yanında olması- kendi babası köy papazı Malatiyus yada Atatürk’ün yobaz din adamlarının sakallarını kestiğini veyahutta Büyük Petro’nun Papaların sakalını kesmesi olabilir. 1921 yılında henüz gerçekleşmiş bir şey yoktu ama Türkiye’nin yeni önderinin ‘laik ve yenilikçi düşünceleri daha o zamandan belli olmuştu. Dedemin hem düşünce, hem mizaç olarak kendine yakın bulduğu bu insana duyduğu hayranlık beni şaşırtmıyor hatta, kendi Dağının bundan böyle Türk toprakları içinde yer almadığına üzülmüş olduğundan eminim. Mustafa Kemal, hiç olmazsa tutarlı bir Laikti, kendi Ülkelerinde Devlet ile kiliseyi bir birinden ayıran, bize gelince, köy papazının okuluna para desteği sağlayan Fransızlar gibi değildi..İşte toprakları ve kafaları özgür kılan bu kişiye duyduğu hayranlık yüzünden, çocuğuna onun adını vermek, ona Arapların söylediği biçimiyle ‘Kamal’ demek istiyordu. Ne yazık ki Butros verdiği sözü yerine getiremeyecekti. Tanrı başka türlü karar vermişti, çocuğa Atatürk’ün önadı konamazdı - çünkü bir kızı olmuştu! Dedem, kaşlarını çattı ve hiçbir şey söylemedi. Odanın bir köşesinde, karısının yatmakta olduğu yataktan iki adım uzakta duran yazı masasına gidip oturdu, karısı da eliyle herkesin odadan çıkmasını işaret etti, büyükler küçükleri alıp dışarı çıktı. Odada yalnızca anne, baba ve yeni doğan çocuk kaldı -üçünün de sesi çıkmıyordu. Butros, uzun uzun düşündükten sonra, Nazire’ye bakıp şunları söyledi: - Eee ne yapalım, bir kızımız var, ne olacak yani? Ben onun adını yine de Kamal koyacağım! Bir erkek adıysa, ne olmuş? Ne fark eder? Bu beni kararımdan vazgeçiremez..Kızına, yani halama Atatürk’ün önadı verildi. (s.335-338)..”
Yolların Başlangıcı
Yolların BaşlangıcıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20192,062 okunma
·
144 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.