Gönderi

İki Kaldırım Arası Kaç Adım
Dışarıdayım yine, saate aldırış etmediğim zamanlardan birindeyim. Kalabalık sessizliğini yaşıyor kaldırımlar. Kolumdaki saatin tik takları mermi gibi işliyor kulaklarımı. Saymaya başlıyorum adımlarımı. Kaldırımlar arası boşlukta hiç bir matematiksel hesaplama yok. Çark ediyorum ilk sokağa kendimi. Yere çizilmiş seksek veya üst üste konulmuş taşlar arıyorum park edilmiş arabalar arasında. Karşıma çıkan ilk bahçe duvarını aşıp eğiliyorum. Kendimi sobeleyeceğim bulursam eğer beni. Kaç sene evvel saklandım kendimden, hatırlamaya çalıyorum oturduğum yerden. Lise yıllarımın sonlarında çıktığımda evden, geri dönmemek için aklıma fısıldayan 10 yıl sonram olamazdı elbette. Bir bankta 18. yaşımla vedalaştım arkamdan seslenirken kendime. Ne kalmaya cesaretim vardı ne durmaya. Adımlarımı ilk o zaman saymaya başladım işte. 42 numara giyen bir ayakkabıyla yürüdüm şehrin bilmediğim sokaklarını. Dar gelince mahalle nefes almak için çıktım bulduğum en yüksek tepeye. Yükseklikten korkarken en uçta durmanın duygularıma hükmetmenin ilk savaşıydı 19. yaşım. Karınca kadar küçük insanları seyrettim en yüksekten. “İşte” dedim hangisi bunlardan benim. Takım elbiseli olan kadar geniş değildi omuzlarım. Kırmızı topuklu ayakkabıları olan için geç kalmış, tüylenmeye başlamıştı sakallarım. Hiçbir ağaç kadar heybetimden bahsedilmeyecek vücuduma baktıktan sonra iki ayakları üzerinde duran köpek olmak isterdim. Oysa taktığım küpelerimle sokak beni kabul etmedi ve kısırlaştırılmadı düşüncelerim. Mevsimleri keşfetmek için ayları bilmek gerektiğini vitrin camlarındaki indirim yazılarını okurken daha iyi anladım. Kışın ortasında dizleri yırtık pantolonları giydiğimde sokakta yaşayan evsizlerin bakışlarında aklımdan şüphe ettikleri kesindi. Ve böyle bir modaya dahil olacaklarına pantolon üstüne pantolon giymeyi tercih edecekleri de netti. Yeryüzü için yapılmış tek iyiliğin kahvenin keşfi olduğuna inanıyorum. Yaşadığım en tuhaf bağımlılık aslında. Renklerden bile kendine isim yapmış bir mucizeden bahsediyoruz söylerken iki hecede. Kimisi sohbet için, kimisi uyanmak için, kimisi kız isteme seremonisinde yudumlarken ben bir neden aramak için içiyorum en acı tadını. Nedensizlikler içine düşünce aklım “Say” diyor “adımlarını”. İki kaldırım arasında matematiksel bir oran arıyorum. İnanırsam nedensizliğine, gazeteleri örtecekler üzerime ve uyuyacağım iki kaldırım arasında, 8 adımlık mesafede. Cihat İNCE
·
173 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.