Gönderi

Bilinçdışı sistemi, önbilinç sis. ve direnme ile hol-salon-bekçi benzetmesi
"Bilinçdışı sistemi, içinde ruhsal içtepilerin, duyguların, isteklerin tek tek varlıklar olarak itişip kakıştığı, bir hole benzetebiliriz. Bu holün bitişiğinde içinde bilincin varlığını sürdürdüğü bir ikinci, birincisinden daha dar bir mekân, bir çeşit salon yer almaktadır. Ama holü salona bağlayan eşikte bir bekçi durmakta, tek tek istek ve duyguları inceleyip sansürden geçirmekte, gözünün tutmadıklarını salondan içeri koyvermemektedir. Bekçinin belli bir duyguyu daha eşikten mi geri çevirdiği, yoksa salona ayak attıktan sonra mı çekip alarak, eşikten yine geriye mi döndürdüğü arasında fazla bir fark olmadığını hemen anlayacaksınız. Bu bize bekçinin yalnızca uyanıklığının derecesini ve bir duyguyu zamanında değerlendirip değerlendiremediğini gösterir. İlgili benzetmeye bağlı kalmak, bize kavramlarımızı biraz zenginleştirme olanağını bize sağlayacaktır. Bilinçdışının oluşturduğu holdeki duygular salonda yer alan bilincin görüşüne kapalıdır; bu duyguların ilkin bilinçdışında kalmaları gerekmektedir. Her iki mekân arasındaki eşiğe kadar ilerlemiş olup da, bekçi tarafından geriye çevrilmiş duygular bilinç yetenekliğinden yoksundur; bunları bastırılmış (represyona uğramış) duygular diye nitelemekteyiz. Ama bekçinin eşikten salona koyverdiği duyguların da ille de bilinçli nitelik kazanacağı söylenemez. Ancak bilincin dikkatini üzerlerine çekmeyi başarmaları durumunda böyle nitelendirilmeye hak kazanırlar. Dolayısıyla, bu ikinci salonu çok yerinde olarak önbilinç sistemi diye nitelendiririz. Bu durumda bilinçlilik tümüyle deskriptif (betimleyici) bir anlama kavuşur. Ne var ki, her duygu için bastırmanın akıbeti, eşikteki bekçi tarafından bilinçdışı sistemden önbilinç sisteminden içeri koyverilip koyverilmemesine bağlıdır. Bekçi de, bizim analitik tedaviyle ortadan kaldırmaya çalıştığımız direnmeden başkası değildir."
Sayfa 90 - SayKitabı okudu
·
209 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.