Gönderi

210 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 13 days
Karakter taşları ve how to play with them
Uzun zaman sonra ilk defa inceleme yapma ihtiyacı duydum, ileride dönüp bu kitabı okuduktan sonra fena şeyler hissetmiştim açıp bakayım diyeceğim bir şeyler bırakmak istiyorum. Evet, merhaba... Okuduğumuz şeylerdeki karakterlerle kendimizi özdeşleştirmemiz normaldir, en bize aykırı kişide bile kendimizden bir şeyler bulur veya o karakteri kendimize yakıştırırız. Hani şimdi Harry Haller vallahi aynı ben desem de aldırış etmeyin, ama vallahi billahi ben.. Kim bu Harry Haller diyeceksiniz. Kendisi ana karakter, orta yaş sonlarında, kültürlü, eski kafalı belki biraz, klasik müzik sever, savaş karşıtı bir beyefendi. Hayat kendisini öyle bir noktaya getirmiş ki artık dönemin adamı olmaktan çıkmış, mutsuz, herhangi bir yaşama amacı kalmamış, ölümün kıyısında, intihara beş kalada. Öyle mi gerçekten? Harry Haller bu kafadayken yaşamayı yeniden öğreniyor karşısına çıkan bir takım sürprizlerle. Ya da öğreniyor mu? Bu soru işaretleri anlatım tarzından kaynaklı değil sadece. Evet kitabın başında Harry Haller'ın kiracısının bulduğu Harry Haller'a, yani Bozkırkurdu'na ait notları okuyacağımızı anlıyoruz, yani belki de Harry Haller bütün olanları kafasında kurdu... yani belki de Bozkır kurdu.. Şaka, iğrenç olanından. Ciddileşelim, anlatım tarzını kenara koyarsak, diğer soru işareti de, Bozkırkurdunun yaşadığı olağanüstü olayların onun hayatını gerçekten değiştirebilir olup olmayacağı hususudur. Teoride pırıl pırıl fikirlerle bu mümkünmüş gibi görünüyor ama uygulama kısmı o kadar mümkün mü? Fikir şu: İnsan bir kişi değildir sadece. İçinde sonsuz sayıda, bir dünyayı dolduracak kadar "Ben" içerir ve bu "Ben"'lerden kendine bir "Karakter" çizer. O benlerden bazıları bizimle aynı yastayken, bazıları şu an doğmuş, bazıları henüz doğmamıştır. Haller örneğinde kendisi dans etmeyi öğrenerek yeni bir ben doğurmuştur. Bunun üzerine sorulacak birkaç soruyla beyin fırtınası yapmak gerekir. Soruları sıralıyoruz evet.. Gerçekten bu benlerle satranç taşı gibi oynamak mümkün mü? İnsanın büründüğü o mutsuz hal aslında onun suçu ya da tercihi mi? Çağın adamı değilim lafı bir safsata, bir ego mu? Karakter dediğimiz şey öyle değişmez bir şey değil ve bambaşka biri olmak, hiç de zor değil mi? Fikir beyan kısmına geçebilirim artık, evet bence bu soruların çoğunun cevabı evet. Yani sadece teoride değil, gerçekten evet. Doğru motivasyon ve uygun çevre koşulları sağlandığında tabi. Örneğin ben o kadar güçlü biri değilim ve sahip olduğum bağlar beni bambaşka biri yapmaktan alıkoyar. Ancak Harry Haller gibi, ölümün kıyısında biri için, bu olmadı, hadi başka bir şeyler deneyelim, yeni şeyler kesfedelim diyebilmek zor değil. Mutsuzluğun temel nedeni insanın ne kendini ne de sorununun kaynağını degistirememesidir. Düşünün ki bağlarınız yok, sınırsız paranız var, A kentinde oluşturduğunuz bir karakterle mutlu olamadınız. Boşverip, B kentine göçüp orda bambaşka biriymişçesine yaşayabilir, bu yeni hayatı özümser, biri yadırgar mı diye korkmaz ve mutlu olursunuz. Hatta bunu mutluyken bile yapabilir, bambaşka hayatlar yaşayabilirsiniz. Karakter dediğimiz şeyi oluşturan o küçük parçalardan elinizde bir sürü var ve bunları uygun yerlere yerleştirmek sizin elinizde. Güç içinde.. (he içinde içinde) Bu kadar yeter, kitap hakkında şunu söylemek isterim ki o son 30 sayfası için, Sihirli Tiyatro için bile okunmalı. Karakterinize iyi bakın, olduğunuz kişiyi sevmiyorsanız, seveceğiniz kişi olun...
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227.8k okunma
·
654 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.