Onu ilk defa askeri üniformasıyla TV’de bir şehit cenazesinde Türk bayrağına sarılı naaşın başında “Ali’m” diye feryat ettiğinde gördüm. Bir arkadaşım fiziksel olarak bana benzetmişti. Aslında benzemiyorduk. Ama kaderimizin ve karakterlerimizin benzediğini, ikimizinde KHK’lar ile mesleklerimizden çıkarıldığımızda ve Ekim 2021 Antalya kitap fuarında tanıştığımızda anladım. Çok benziyorduk. Hem de bir çok yönden. Haksızlığa en üst perdeden haykırışımız neredeyse aynıydı. “Çiğ gerçekçiliğimiz” tıpatıptı. Bunu kendisine de söyledim. “Ali’m” adlı bu kitabı, şehit olan kardeşi Yüzbaşı Ali Alkan’dan almakta adını. Kitabın adı ve başlangıcı şehit yüzbaşının biyografisi sanmamıza neden oluyor. Ancak kitap otobiyografi özelliğini daha çok taşımakta. Bununla birlikte daha çok da 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’deki KHK hukuksuzluğunu çok ayrıntılı anlatarak çok yakın döneme ışık tutmakta. O kadar ki; Yılmaz Özdil’in sözleriyle “öylesine gerçek, öylesine duru, öylesine namuslu yazılmış ki.” Evet öylesine namuslu yazılmış ki!