Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Çevirme Tatlısı
[05.06.2020 01:20] Bilgehan Tuğrul: Tomris Uyar bütün öykülerine başladım bugün. İlk öyküden beni kendine çekti. "Çiçek Dirilticileri" adı. "Sokaktan geçen adamlar , yağmurdan sonra eskimiş görünüyorlardı." Her şeyi gerçek anlamda anlamaya yatkınım galiba. Düşünüyorum. Acaba biz kendimizi temizledikçe yıkandıkça yıpranıyor muyuz? Böyle şeyler düşündüğüm üzerine düşündüğümde bir başkası duysa aptalca sorular derdi herhalde diye de düşünüyorum. Evet, aynı kelimeyi birçok kez kullanmak hiç estetik değil ama ne yapayım. "Yağmura yetişememişlerdi." diyor sonra. Ne güzel bir cümle. İnsanların çoğu dükkanlara sığınırken, renkli şemsiyeler alırken ya da kapşonlularını kafalarına tutup koşarlarken yağmura yetişemeyenler de varmış. Bir soru daha. Şu şeffaf 5 lira olan pembesini beyazını hatırladığım şemsiyeleri satanlar müşteriyi şemsiyeli mi bekliyorlardı şemsiyesiz mi ? Ne önemi var. Hakikaten. İnsan bazen sadece düşünüyor. Öylesine. Peki her şeyi yazmak ne kadar doğru ? İşte bu konuda içinden geleni yapmalı. Çevirme diye bir tatlı varmış. İlk kez duydum. Beyazmış. Baktım. Ucuz,olsa yerim olmazsa istemem bir tatlıya benziyor. Yemek maceralarım pek aydınlık değil ama sanırım deneyeceğim. Bir hikâyede tatlı ismi duyup peşinden koşmakta bence ufak bir heyecan. [05.06.2020 01:40] Bilgehan Tuğrul: Hikâyenin sadece bir yerinde babaannenin yeşil çiçekli fincanları vardı diyor. Güzel şeylerin insanın zihninde belirebilmesi güzel şey. İçim ısınıyor. Japonya geliyor aklıma. Belki ikigai kitabının kapağı yüzünden. Okumadım ama gördüm raflarda. İnsan bazen çok satanlara heves ediyor. Sonra etraftan kişisel gelişim kitaplarının hep aynı şeyden bahsettiği tekrar kulağına gelince hevesler de siliniverebiliyor. Dedesiyle tanışıyor küçük kız. Çiçekçi dede ilk başta çiçekleri satarken içinin yandığından bahsediyor. Ben güzel bir kitabı arkadaşıma verirken çekinmem ama bir kere hatırlıyorum arkadaşım için diye niyet ettiğim taşlı bir anahtarlığı çok beğendiğim için kendim kullanmaya başlamıştım. Sonra kırılmıştı filan. Hikâye 1965'te yazılmış. Benim için uzak bir tarih ama hiç eski hissettirmiyor. Kelimeler pırıl pırıl mesela. Zamansız bir hikâye öyleyse. Şebboylar ve süsenler...İnsanın bilmediği ne çok şey var !
Bütün Öyküleri
Bütün ÖyküleriTomris Uyar · Yapı Kredi Yayınları · 201751 okunma
·
137 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.