Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kitle İletişim Araçlarının Cinselliğe Bakış Üzerindeki Etkisi
Kitle iletişim araçlarının bu süreçteki rolüne geçecek olursak günümüz reklam dünyası ve televizyon programları aracılığı ile fiziki açıdan olgun olan herhangi bir kişi için cinsel ilişkinin fena bir şey olmadığı ve izleyiciye tam anlamıyla zevk için meşgul olunabileceğinin iletildiği farkında olunması gereken bir gerçektir. “Bir yıl içinde ortalama bir seyirci kesimi, akşam 19.00-23.00 arasında televizyonda cinsel ilişkiyi akla getiren 9.000'in üzerinde sahneyi görmekte ya da bunu çağrıştıran sözleri duymaktadırlar” Çoğu otorite günümüzde en etkili ve yaygın sosyalleştirme araçlarından biri olan televizyonu, toplumsal normları aktaran sosyalleştirme araçlarından biri olarak görmektedir. Gerçekten de televizyon eğlence, bilgi, kültür ve haber programlarıyla birbirinden farklı büyük dinleyici kitleleriyle toplumumuzda en yaygın ve güçlü sosyalleştirme araçlarından biridir. Fert, bu görünüm tarafından sunulan telkinden kaçamamaktadır, hatta televizyon bile bu insanların bulunduğu çevrede yaşamak seyretmeyenler zorunda olduklarından, bu telkini almış kişilerin tavır ve davranışlarından bir şekilde etkilenmektedirler. Sahip olunan tabii biyolojik arzular, reklamlarda cinsel unsurların kullanılması, cinsel davranış ile birlikte ortaya çıkan zevk ve haz duygusu, cinsel etkinliğin yetişkin olmayı çağrıştırması ve fiziksel olarak olgun hale gelen şahısların cinsel davranışta bulunacağı şeklinde toplumun bir beklenti içinde olması yüzünden, günümüzde vatandaşların karşı karşıya geldikleri bu sorun, artık ergen bakir / bakirelerin evleninceye dek nasıl korunacakları hususundan ziyade cinsel yakınlığın başladığı çağı geciktirmenin nasıl mümkün olacağı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yakın zamanda, TV'nin izleyenler üzerindeki etkilerini gösteren çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda ortaya çıkan etkiler fiziksel, ruhsal ve cinsel saldırganlığı, anti sosyal kişilik yapısını, asiliği, isyankârlığı, daha çabuk öfkelenmeyi, cezalandırmayı, alkol ve sigara kullanmayı ve yemek yeme alışkanlıklarındaki değişiklikleri kapsamaktadır. Araçların zaman içinde şekil veya niteliklerinde değişmeler olabilmekte, fakat fonksiyonları devam etmektedir. Bir aracın önemi onu elinde bulunduran insan ve gücün tipine bağlıdır. Bu bakımdan genel olarak insanların, söz konusu örnek itibariyle de yazarlar veya yapımcıların kimlik yapıları, toplumu etkiledikleri bilgi bakımından son derece önemlidir. İnsanlar, iletişim ve haber alma yollarıyla, bu kuruluşların başında bulunan insanların etkisiyle çok zaman sömürülmüştür. Hem de sömürünün kapıları öylesine açılmıştır ki, geçmiş dönemlerde bir ölçüde gizli kapalı yürütülen seks sömürüsü artık televizyonda yarı çıplak kadınların baygın bakışlarla yatarak ‘bana telefon et, bak sana neler anlatacağım' diyen boğuk sesleriyle, dergilerden ‘seninkinin boyunu ölç, gel bize, seni ödüllendirelim' diyecek boyutlara varmıştır. Bir tarafta sözün gereği ‘ahlakçı sessizlik”, öbür tarafta 'bas parayıal karıyı' diyen ahlak çöküntüsü bir tavır, bunun yaşandığı toplumlarda iki yüzlülük içeren bir yaklaşımın meydana gelmesini sağlamaktadır. Diğer yandan, sinema ve dizi endüstrisinin de karelerinde benzer dozajda bir aşırılık söz konusudur. Bu kitle iletişim araçlarıyla söz konusu aşırılığı seyreden insanlar, izleyerek, zaman içinde bunu kanıksamaya başlamakta, ilk anda ahlaksızlık olarak görüp tepki verdikleri şeyi, daha sonra normal kabul edip, yapar duruma getirilmektedirler. Televizyon veya genel olarak kitle iletişim araçları, özellikle bilgisayar iletişiminin yaygınlık kazandığı ikinci enformasyon devriminden sonra, yabancı kaynaklardan gelen yayınlarla veya kültürel olmayan enformasyonlarla milli kimlik erozyonuna sebep olmaktadır. Bu iletişim araçları aynı zamanda yerli kaynak kullanıldığı takdirde millî kültür bütünlüğünü sağlayabilecek araçlardır. Yabancı kültür unsurları, yabancı yayınlar vasıtasıyla millî kültür bütünlüğünü bozmaktadır. Seks ve ebeveynlik arasındaki bağlantı doğrudan ve açık olsa da, modern Batılı ülkelerdeki toplumlar, sekse çok fazla önem yükleyerek, bu ikisi arasında yapay bir ayrım yaratma eğilimindedirler. Kadınların bedenleri ve özellikle de göğüsleri medyada, üretkenlik ve çocuk yetiştirme fonksiyonlarına hiçbir göndermede bulunulmaksızın, fazlasıyla cinselleştirilmiş bir biçimde gösterilmektedir. Erkekleri hedefleyerek hazırlanmış ilanlarda, araba kaportası üzerine boylu boyunca uzanmış yarı çıplak kadınlar görmek mümkündür. Aldatma konusunda erkeklere ve kadınlara bunu bir hakmış gibi sunan toplumun bozulmuş ahlak değerleri ve mesajlarıdır. Sayıları hiç de az olmayan paparazzi programlarıyla, medyada renkli bohem gecelerin ve çarpık ilişkilerin süslü bir anlatımla verilmesi bunu masum kılmaktadır, izleyiciye ise bu görüntülerden sadece 'demek ki yapılabiliyor, yaşanabilir' anlamı çıkmaktadır.
Sayfa 193-196
·
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.