DİPÇE :
İki yeşil tepe, arasında ortada deniz bulunan bir vadi, kırk kilometre ileride yabanıl kayalar ve aşkından her gün ölen, ama asla gerçekten ölmeyen kıskanç bir deniz...Burası Galiçya .
Ve bu güzelliğe tezat inadına çirkin bir yüz, çirkin bir beden ,dişsiz bir cüce bir kambur...
Yazar, adını bilmediğimiz ama ona tüm dillerde tamamlanmamış yarım kalmış anlamındaki "Quasimodo" dememizi hissettiren bir kamburun hikayesini kamburun dişsiz dayanıksız ağzından aktarıyor okura.
Karakter kendi çirkinliğini alabildiğine ortaya koyarken okurun yüreğinde kambur kambur bir yalnızlık büyüyor ve aslında anlıyoruz ki okuduğumuz sadece kamburun değil ne zaman nasıl yitirildiğini bilmediğimiz isli puslu bir insan/sız/lığın öyküsüdür.
Cinsel,dinsel, kültürel ve etnik kimliklerinden, tercih veya görünümlerinden dolayı ön yargılarla yok edilen , cehaletin mahkum ettiği nicelerin öyküsüdür.
Kambur iyi olmak isteğinden söz eder metin boyunca çünkü iyilik etmekle iyi olmak arasında ince bir çizgi vardır diğerleri iyilik eden ele tüküren iyi olamayanlardır aslında ve bir cüceyi kendi görünümü gibi ucube bir kötülüğe hapsetmek isteyenlerdir bu nedenle koşullar kamburun canavarca rollere bürünmesini destekler adeta, tecavüze korkuya ve karanlığa iterler.Toplumun ona biçtiği bu davranışlar silsilesine her fırsatta iç sesi hayır der ve bir kamburun kalbi olmasının cefasını çektirir.
Doğduğu andan itibaren anne sevgisinden baba ilgisinden mahrum kalmış kambur, hayatla bağını kendisi gibi dışlanmış biri olan Gaixa ile kurar süt annesi olan bu kadın bir diğer ötekileştirilendir ve bu iki dışlanmışın hayata bakışları farklıdır.Gaixa öfkeye ve lanete boyun eğmiş sevgi beklentisini çoktan yitirmiştir.Gaixa'nın eserde de kamburun yaşamındaki yeri de bambaşkadır o yokluğunda varlığı önem kazanan koca bir çınar gibidir.
Kamburun dünyasına temas eden ikinci kişi ise bir çingenedir.Çingene, kamburun karanlık dünyasına Linda'yı armağan eder.
Linda ona gülümser, o insandan öte bir candır sesiyle hıçkırığıyla ve neşesiyle ...Linda tüm kitaba hakim yağmurlu iklime ,öfkeli yeşil köpüklü denize karşın ilkbahar çiçekleri açtıran bir varlıktır. Gitar bu kadın hüviyetinde umudun ve güzelliğin adı olmuştur. Çünkü Jairo ona gizini öğretmiştir; gitar çalan biri artık ne çirkindir ne kötü...Peki gitarın dilinden anlamayanlar?
Şayet kamburun yaşını bilmeseydik onun lanetlenmiş yaşamı kadar, bir lanet çığlığı kadar yaşlı olduğunu düşünürdük oysa çirkinliğinin hesabını kimden soracağını bilemeyen bu adam 20 yaşında bir gençtir ; bunu bilmek ayrı bir ürpermedir yüreğimizde...
Ve yine bu eseri okuyanlar için gitar bir müzik aleti olmayacaktır artık, her gitar Lindanın bir titrek teli , dağlanmış bir yürek nâlesi olarak haykıracaktır.
Eseri
Elizabeth Harmon
önerisiyle okudum teşekkür ederim ve merak edenlere de mutlaka öneririm.Esen kalın sevgiyle ve şefkat
le...
GitarMichel del Castillo · Can Yayınları · 1994361 okunma