İlim, kadın, erkek, her müslümana farzdır... (Sezai Karakoç),,
'Malala kim?' diye sordu silahlı adam.
Malala benim, bu da benim hikâyem.
(s.20)
,,
Biyografiler benim için diğer kitaplardan daha önceliklidir, çünkü gerçek yaşanmışları okuyorsun, gerçek hayatları.
Büyük zorluk gören birinin hayatını kendi cümleleriyle, kalemiyle okumak, insanı gerçekten sarsıyor ve çok etkiliyor en azından bende öyle oluyor. Arkasında derin bir mücadele olan, hâlâ günümüzde bile kadınların yaşadıkları zorlukların daha beterini 15 yaşında bir kızın yazdıklarıyla okuyup öğrenmek beni yüreğimden vurdu.
(Biyografilerin sevdiğim diğer bir özelliği o bölgeye ait gelenek ve görenekleri, yaşam tarzını, düşünce yapılarını, İnançları, siyaseti, efsaneleri çok daha şey yanında öğreniyorsunuz; genel kültüre de birebir.)
Kız çocuğunun utanç olarak görüldüğü bir bölgede doğdu Malala, onun gücü babasıydı. Çünkü bir kız çocuğundan utanmak yerine onu koruyup kollayan, arkasında duran belkide bir kız çocuğu için en önemli hakkı olan eğitimi için çabalayan bir babaydı. Utanmak yerine Gurur duyan bir baba... İsmini bile Pakistan da heykeli dikilen güçlü, savaşta büyük cesaret gösteren bir kadından almış MALALA. İsimler gerçekten, hayatı etkiliyor mu bilmiyorum ama, Malala ismi verildiği an kaderide çizilmiş.
İlk başta Malala, kendisine bu mücadele tutkusunu aktaran, ve hayatının belki de en büyük kısmını etkileyen babasının hayatını bize anlatıyor. Güçlü bir baba. Eğitime değer veren, en büyük hayali gelecekte bir okul kurmak olan... hayatı, yaşadıkları, yaptıkları, ailesinin onun eğitmine bakışı her şeyi anlatmış.
Kendisini anlatmaya başlayıncaya ilk okuldan bahsediyor, çünkü okul onun eviydi, eğitim ise hayatı...
Ara ara Pakistan hakkında bilgiler de veriyor. Mesela kurucusu Cinnah, zamanında kadın ve erkek eşitliği varmış,(Kadınlarla erkekler yan yana olmadığı sürece hiçbir mücadele başarılı olmaz.
-s.44)
daha sonra yönetimin değişmesiyle kadınlara tüm özgürlükleri hakları elinden alınmış köle muamelesi yapılıyor. En kötüsüde bu, İslam başlığı altında yapılıyor, olmayan yalan yanlış şeyleri var edip kadınları sorumlu tutuyorlar.
İnsanların olanları öğrenmesini istiyordum. Eğitim bizim hakkımız, dedim. Şarkı söylemek de öyle. İslam bize bu hakkı tanıyor, ayrıca her kız ve erkek çocuğunun okula gitmesi gerektiğini söylüyor. Kur'an bilginin peşinden koşmamız, çok çalışmamız ve dünyamızın gözlemlerini öğrenmemiz gerektiğini söylüyor.
(s.194)
Kadınların cahil kalmasını istiyorlar. Okullar yıkılıyor, kadınlar ve kızlar öldürülüyor. ve kimse buna dur diyemiyor. Herkes bu sapkınlığın karşısında sesini çıkaramıyor, işte böyle bir anda Malala bazı şeyleri sorgulamaya başlıyor ve daha sonra takma bir adla blog tarzı günlükler tutmaya başlıyor. Onun mücadelesi, savaşı kalemle ...
"İslam bize kadınlara nazik davranmayı öğretir."
(s.213)
Bu zulüme daha fazla dayanamayan Malala ve ailesi başka bir bölgeye taşınır orda huzur, bir nebze barış umuyorlardı. Her şey normaldi, eğitimine devam ediyordu. Tehditlere rağmen yaşamaya çalışıyordu, taki bir gün okul servisiyle eve dönerken 3 kurşun yiyene kadar...
Kitap burda bitmiyor daha devamı var tabiki de. Anlatılacak daha çok şey var, bu inceleme uzadıkça uzar ama ben kısa keseyim. Kitabı okurken aklıma gelen bir düşünceyi sizinle paylaşmak istiyorum. Malala eğitim için bu kadar çaba gösterirken bazılarımızın bu şansı olmasına rağmen değerlendirmeyi bilmiyor, sanırım bazı şeyler elimizden alınınca kıymetini biliyoruz. Eminim bazı yerlerde hâlâ aynı şeyler oluyor, bu kitap sizi ve hayatınızı güzel bir sorguya çekiyor... Mutlaka Okuyun ve okutun.
Barışla ve çokça Sevgiyle kalın.
•