Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

69 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
Pazar günümü Mihail Bulgakov'un Köpek Kalbi isimli eserine ayırmıştım fakat gelin görün ki, evdeki hesap çarşıya uymadı ve kendimi Stefan Zweig'in Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu isimli eseri kucağımda uyuklarken buldum. Bir kitabın ismi, bu kadar mı güzel konusunu açık eder? Cidden de, kitabın ismi konusunu özetler mahiyetteydi. Eser boyunca (içi yanan) çok dertli bir kadının kaleme aldığı uzunca mektubunu okuyoruz. Hem de ne mektup, ne aşk, ne tutku!.. Yer yer abartılı bulduğum kısımlar olmadı değildi, Sık sık, "hadisene artık, neyi bekliyorsun, seviyorsan git konuş" bile dedim, ama kime dedim? Zweig'in kurmaca karakteri dinler mi hiç? Oralı bile olmadı, resmen bildiğini okudu... Uzun lafın kısası, edebiyatla yatıp edebiyatla kalkan dostlarım, çile çekmeye teşne bir roman karakterinin daha acısıyla içim parçalandı. Zweig'in alışkını olduğumuz coşkulu anlatımı bu eserde de fazlasıyla ön plana çıkıyordu. Bazı kısımları abartılı bulduğumu söylemiştim lakin okuyacakların hevesini kırmamak için değinmiyorum bunlara. Yanlış anlaşılmamak adına, şu abartı mevzusunu biraz açmak da fayda var. Bana kalırsa, (ki bana kalmaz, bırakmazlar bana) romanda abartının olması gerekli, hatta zaruridir. Elbette dozu iyi ayarlanmak kaydıyla! Haksız mıyım? Böyle de bir gerçeklik var. Mesela ayıla bayıla okuduğumuz klasik eserleri ele alalım, onlarda da bir yığın abartı yok mu?.. Kısacası, romana konu edilen olaylarda ya da karakterlerin tutum ve davranışlarında, bir şeyler abartılacak, mübalağa edilerek anlatılacak ki, okuma zevki artsın, eser çarpıcı bir hale bürünsün. Onun için dostlarım, kadehimi (kadehim dediysem, çay bardağımı) mübalağa sanatının büyük ustalarına kaldırıyorum! Bir başka gamsız, kedersiz okumada daha görüşmek üzere.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2020224,1bin okunma
·
137 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.