Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Merhaba. Atomik Alışkanlıklar gerçekten güzel bir kitap. Bu bildiğimiz kişisel gelişim zırvaları gibi değil. Türkiye'de herhangi bir kitapçıya gittiğinizde kişisel gelişim kategorisinde gördüğünüz fotoğrafı basbayağı photoshop yapılmış, otuz iki diş gülen ve her şeyi çoktan başarmış olduğu için bunu size kitapta yazıp anlatmak isteyen, hatta bir tane kitapla yetinemeyip elli beş tane kitap yazan o yarı-ünlü (bir tanesinin bile adını söyleyemem) yazar müsveddeleri kendilerini kişisel gelişim konusunda uzman zannediyor. Kişisel gelişim eğer sürekli olumlama yaparak kendinizi olmadığınız bir şeye inandırmaksa, o zaman doğru işi yapıyorlar. Geçenlerde incelediğim "Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı" kitabı gibi bu ve buna benzer kitaplar da her ne kadar yukarıda bahsettiğim prototip kişisel gelişim kitapları gibi gözükseler de, -ben de çok önyargılıydım- okuduktan sonra ciddi anlamda duymak istediğiniz şeyleri duyduğunuzu anlıyorsunuz. Hiçbirimizin olumlamaya ve kendimizi olmadığımız birisi gibi zorla göstermeye ihtiyacı yok. İşte bu kitaplar da tam olarak bize neden buna ihtiyacımız olmadığını anlatıyor. Atomik alışkanlıkların 'keypoint' lerine bakalım. 1) Neden küçük değişiklikler büyük fark yaratır? Temel nokta şu: Hayatınızda başarmak istediğiniz şeyleri küçük parçalara bölerek yavaşça tamamlamak ve sonuca değil sürecin kendisine odaklanmak. Kitapta şu örnek verilmiş; "Los Angales'ten New York'a uçarken, pilot uçağın yönünü 3,5 derece güneye kaydırırsa New York yerine Washington DC'e inersiniz. Burada tabir edilen şey elbette üç buçuk derecenin normal koşullarda hiçbir önemi olmayacak gibi gözükse de, uzun uçuşta ne kadar büyük değişiklik yarattığını fark etmemiz isteniyor. İşte günlük alışkanlıklarımızdaki çok küçük değişiklikler, hayatımızı bambaşka bir varış noktasına yönlendirebilir. Yüzde bir oranında daha iyi ya da daha kötü bir karar almak o an da önemsiz gibi görünse de bir ömrü oluşturan zaman diliminde bu tercihler kim olduğunuz ve kim olabileceğiniz arasındaki farklı belirler. Her ay kazandığından daha fazla mı harcıyorsunuz? Her gün spora mı gidiyorsunuz? Her gün kitap okuyup yeni şeyler mi öğreniyorsunuz? Bu eylemler size 3 gün için hiçbir şey kazandırmazken, gelecekteki sizi tanımlayan şeyler bu tür küçük savaşlar olur. Büyük başarı anları, genellikle büyük bir değişimi dizginlerinden kurtarmak için gerekli potansiyeli oluşturan, öncesindeki pek çok eylemin sonucudur. Bambu, yer altında geniş kök sistemleri kurarak geçirdiği ilk beş yıl boyunca görülmezken, altı hafta içinde yirmi yedi metre yüksekliğe ulaşır. İnsanlar çok az küçük değişiklikler yaparlar ve elle tutulur sonuçlar göremeyince durmaya karar verirler. Bu cümleyle ilgili açıklamanın kitaplaştırılmış halini ilerideki günlerde ayrıca inceliyor olacağım. "Nudge" kitabının incelemesini bekleyin. "Hiçbir şey işe yaramıyormuş gibi göründüğünde, gidip önündeki kayayı parçalamaya çalışan bir taş kırma makinesine bakarım. Belki de bir çatlak bile oluşturmadan yüz kez darbe indirmek zorundadır. Ancak yüz birinci darbede taş ortadan ikiye ayrılır ve ben bunu başarının son darbe değil, öncesinde inen darbelerin hepsi olduğunu bilirim." -Jacob Riis Amaçları unutup sisteme odaklanmak. Uzun yıllar alışkanlıklarımıza böyle yaklaştık. Okulda başarılı olmak, spor salonunda kendimizi gelişmiş bir vücutla hayal etmek, işte elde etmek istediğimiz başarı. Hedefler, ulaşmak istediğiniz sonuçlarla ilgilidir. Sistemler ise o sonuçlara giden süreçlerle. Girişimciyseniz hedefiniz bir milyon dolarlık bir iş kurmak olabilir. Sisteminiz ise ürün fikirleri test etme, çalışanlarınızı işe alma ve pazarlama kampanyalarını yürütme şeklinizdir. Daha iyi sonuçlar elde etmek istiyorsanız hedef koymayı bırakın. Onun yerine sisteminize odaklanın. Hedeflerinizi düşünmeye çok fazla zaman ayırıp sistemlerinizi tasarlamaya yeterince zaman ayırmadığınızda bir avuç problem doğar. Mentalite 1: Zaten kazanan da kaybeden de aynı şeyi ister. Olimpiyatlara katılan her sporcu altın madalyayı kazanmak ister. Her aday işi almak ister. Ana başarılı ve başarısız insanlar aynı hedefleri paylaşıyorlarsa kazananları kaybedenlerden ayıran şey hedef olamaz. Hedef her zaman oradadır. Farklı bir sonuca ancak sürekli küçük iyileşmelerden oluşan bir sistem oturttukları zaman ulaştılar. Sonuçları değiştirmemiz gerektiğini düşünürüz ama sorun sonuçlar değildir. Asıl değiştirmemiz gereken, o sonuçlara yol açan sistemlerdir. Girdileri düzeltilerseniz, çıktılar kendilerini halleder. Mentalite 2: Hedefler mutluluğunuzu kısıtlar. Her hedefin arkasında üstü örtülü varsayım şudur: "Hedefime ulaştığım zaman mutlu olacağım." Hedefi öne koyan zihniyetin sorunu, mutluluğu sürekli bir sonraki kilometre taşına kadar erteliyor olmasıdır. Panzehir, sistemlere öncelik vermektir. Sonuçtan ziyade sürece aşık olduğunuzda kendinize mutlu olma izni vermek için beklemeniz gerekmez. Sistem işlediği her an tatminkar olursunuz. Hedef belirlemenin amacı oyunu kazanmaktır. Sistem inşa etmenin amacı ise oyunu oynamaya devam etmektir. 2) Alışkanlıklarınız kimliğinize ilişkindir İşe kim olmak istediğinize odaklanarak başlayın. Sigaraya direnen iki kişi düşünün. Sigara ikram edildiğinde birinci kişi, "Hayır, sigarayı bırakmaya çalışıyorum," diyor. Kulağa belki mantıklı geliyor ama ikinci kişi, "Hayır, teşekkürler; ben sigara içmem." Arada çok az fark var ama bu beyan, kimlikte bir kaymayı ifade ediyor. Bu kişi kendini artık sigara içen biri olarak tanımlamıyor. Hedef kitap okumak değil, okuyan birine dönüşmek.> Hedef bir maraton koşmak değil, koşucuya dönüşmek. Çoğu insan hayatın içinde bilişsel bir uyku halinde, kimlikleriyle bağlantılı normları körü körüne takip ederek ilerler. Yön bulma konusunda çok iyi değilim, sabah insanı değilim, her zaman geç kalırım vs. yargılar kişinin kendisine öyle yapışır ki, zihniniz bunu bir olgu olarak kabul eder. 4 ADIMDA NASIL ALIŞKANLIK ELDE EDERSİNİZ? Alışkanlık, otomatikleşecek kadar çok tekrarlanmış davranıştır. En basit haliyle, çevremizde tekrarlanan sorunlara güvenilir çözümlerdir. Alışkanlıklar yaratılırken beyindeki aktivite düzeyi azalır. Alışkanlık inşa etme süreci dört adımdan oluşur. İşaret, istek, tepki, ödül. İşaretler bir davranışı başlatmak için beyninizi tetikler. Bir ödülün yaklaştığının habercisidir. İstekler ikinci adımdır ve her alışkanlığın ardındaki motivasyonu oluştururlar. Bir kumarbaz için kumar makinelerinin sesi yoğun bir arzu dalgasını kıvılcımlandıran güçlü bir tetikleyici olabilir. Bir kumarbaz için casino şıngırtıları sadece arka plandaki bir ses değildir. İşaretler yorumlanmadıkları sürece anlamsızdır. Üçüncü adım tepkidir. Tepki, gerçekleştirdiğiniz alışkanlıktır ve bir düşünce ya da eylem şeklini alabilir. Son olarak, tepki bir ödül getirir. Ödüller her alışkanlığın nihai amacıdır. Ödülleri iki amaca hizmet ettiği için kovalarız. İlki bizi tatmin ederler ve bize öğretirler. Örneğin; Uyanırsınız(işaret), Uyanık hissetmek istersiniz(istek), bir kahve içersiniz(tepki), uyanık hissedersiniz(ödül) GÖRÜNÜR KIL, CAZİP KIL, KOLAYLAŞTIR, TATMİN EDİCİ KIL. GÖRÜNMEZ KIL, İTİCİ KIL, ZORLAŞTIR, TATMİN EDİCİ OLMAKTAN ÇIKAR. Bunlar alışkanlıkları nasıl kazanacağımıza ya da kötü alışkanlıkları nasıl aşacağımızı öğrenmek için dört uygulamadır. Görünür kılmak. "Siz bilinçsiz olanı bilinçli hale getirene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirmeye devam eder ve siz buna kader dersiniz." Görünür kılmak, farkında olmaktır. Ne zaman, nerede yapacağını bilmek. Kendimize, "daha sağlıklı besleneceğim" ya da "daha fazla okuyacağım" diyoruz ama bu alışkanlıkların ne zaman ve nerede olacağını söylemiyoruz. Bir uygulamaya koyma niyeti belirlendiğinde ilham gelmesini beklemeniz gerekmez. Eylem anı geldiğinde karar almaya gerek kalmaz. Önceden belirlenmiş planınızı uygularsınız. Motivasyon abartılıyor, önemli olan ortamdır. Yine size daha öncede söylediğim ve büyük ihtimalle siz bu yazıyı okurken ben çoktan incelemesini yapmış olacağım o "Nudge" kitabının ilgi konularından birisi olan seçim mimarisi ile devam ediyor kitap. Ziyaretçilerin yemek yeme alışkanlıklarını sadece kafeteryanın birçok yerine kola koymak yerine su koyarak, ziyaretçilerin çoğunu daha fazla su içmesini sağlamış. İnsanlar genellikle ürünleri, oldukları şey yüzünden değil, oldukları yer yüzünden seçerler. Örneğin coca-cola satışlarının yüzde 45'i koridorların başındaki raflardan gelmektedir. İnsan vücudunda bulunan 11 milyon duyusal reseptörün 10 milyonu gözümüzdedir. Bu nedenle, gördüklerinizde küçük bir değişim, yaptıklarınızda büyük bir kaymaya yol açabilir. gif Bu konuyla ilgili gerçekten kendimden bir örnek vermek istiyorum. Yukarıda kurduğum cümle bazı insanlara saçma gelebilir. Ama gerçekten de evde ukulelemi koyacak herhangi bir stand olmadığı için genelde ya masanın üstüne ya da kanepenin üstüne koyuyordum. 3 hafta her gün ukulele çaldım. Sonra balkon kapısının yanında ufak bir boşluk fark ettim ve bunun tam olarak ukuleleyi koymak için iyi bir yer olacağını düşündüm. Sanırım 1 aydır ukulele çalmıyorum. Bağlamda küçük değişiklikler, zaman içinde davranışta büyük değişikliklere yol açabilir. Her alışkanlık bir ipucuyla başlar. Çarpıcı işaretleri fark etme olasılığınız daha fazladır. Görünür kılın. Kötü alışkanlıklar otokatalitiktir. Süreç kendi kendini besler. Kötü hissettiğiniz için abur cubur yersiniz ve abur cubur yediğiniz için kötü hissedersiniz. Sağlığınız için endişelenmek size kaygı verir. Bu, kaygıyı yatıştırmak için sigara içmenize neden olur, sigara içmek sağlığınızı kötüleştirir ve çok geçmeden kaygılı hissetmeye başlarsınız. Bir alışkanlığı ortadan kaldırmanın en pratik yollarından biri, ona neden olan işarete maruz kalma oranınızı azaltmaktır. Cazip kılmak. Bizi eyleme geçiren şey, ödülün elimize geçmesi değil, yarattığı beklentidir. Kumar bağımlıları kazandıktan sonra değil, bahis oynamadan hemen önce dopamin hücumu yaşarlar. İşin ilginç yanı, beyinde ödülü aldığınız zaman harekete geçen sistem ile ödülü beklerken harekete geçen sistem aynıdır. Bir fırsat ne kadar cazipse alışkanlık oluşturucu bir hal alması da o kadar yüksek ihtimaldir. Daha iyi alışkanlıklar inşa etmek için yapabileceğiniz en etkili şeylerden biri, arzulanan davranışın normal davranış olarak kabul edildiği bir kültüre katılmaktır. Bize hangi davranışın cazip geleceğini, içinde yaşadığımız kültür belirler. Aslında bu ortalıkta sürekli dolaşan "etrafında takıldığın beş kişinin ortalamasısındır." cümlesiyle aynı. Gerçekten de öyledir zira. Kötü alışkanlıklarınızı itici kılmanız gerekir. Değişim için optimal planı -kilo vermenin en hızlı yolunu, kas yapmak için en iyi programı, bir yan uğraş için en iyi fikri ararken batağa saplanmak kolaydır. En iyi yaklaşımı çözmeye o kadar çok odaklanırız ki bir türlü eyleme geçemeyiz. Voltaire'nin dediği gibi, "En iyi, iyinin düşmanıdır." İki Dakika Kuralı Ufak ufak başlamanızın daha iyi olacağını bilirken bile büyük başlamak çok kolaydır. Yeni bir alışkanlığa başlarken, o alışkanlığın süresi iki dakikayı geçmemelidir." (dilerseniz). //şahsen eğer çok zorlanıyorsanız gerçekten de günde 50 sayfa kitap okumak yerine 1 sayfa okuyarak başlayabilirsiniz. Otuz dakika yoga yapmak yerine, yoga minderini çıkarabilirsiniz. İzlerken çok etkilendiğim ve çok beğendiğim bir tedx videosu paylaşmak isterim. Ana fikir, alışkanlıklarınızı başlayacak kadar kolaylaştırabilmektir. Herkes bir sayfa kitap okuyabilir. Ve bu güçlü bir stratejidir çünkü doğru olanı bir kez yapmaya başladığınızda, yapmaya devam etmek iyice kolaylaşır. İnsanlar bu fikrin işe yaramayacağını düşünüp tiye alabilir. Ancak amaç bir şey yapmak değildir. Amaç, bir adım atma alışkanlığında ustalaşmaktır. Optimize etmeden önce standardize edin. Olmayan bir alışkanlığı iyileştiremezsiniz. Bir plan yaptığınız zaman, -kilo vermek, kitap yazmak ya da dil öğrenmek- aslında gelecekteki haliniz için plan yapıyorsunuzdur. Ve hayatınızın nasıl olmasını istediğinizi gözünüzde canlandırdığınız zaman, uzun vadeli faydaları olan adımlar atmanın değerini görmek kolaydır. Hepimiz gelecekteki hayallerimiz için daha iyi hayatlar isteriz. Ancak karar anı geldiği zaman hızlı hazlarımız genelde galip gelir. Bir şeyi bir kez kaçırmak kazadır. İki kez kaçırmak ise yeni bir alışkanlığın başlangıcıdır. Literally öyle bu arada. Spor yapmaya başlayalı çok uzun zaman olmadı. Fakat emin olduğum tek bir şey var. Asla spora gitmeyi iki kez üst üste kaçırmamam gerek. İnsan zihni, oynanan her türlü oyunda kazanmak ister. On bin adım atmaya sağlıklı olmaktan çok daha fazla önem veririz. Öğrenmeyi, merakı ve eleştirel düşünmeyi vurgulamak yerine standart testler için bir şeyler öğretilir. "Bir ölçüm hedefin kendisine dönüştüğü zaman iyi bir ölçüm olmaktan çıkar." Sorites paradoksu olarak bilinen eski bir Yunan kıssasında küçük bir eylemin yeterince tekrar edildiğinde yaratabildiği etkilerden bahsedilir. Tek bir bozuk para sizi zengin etmez. Ama bir tane daha? Bir tane daha ve bir tane daha... atomik alışkanlıklar da böyledir. Tek bir alışkanlık hayatınızı dönüştüremez. Ama ya bir değişiklik daha? Ve bir tane daha? Bir tane daha? Bu noktada hayatımızın tek bir küçük değişikliğe dönüştüğünü itiraf etmek zorunda kalırız. Kalıcı sonuçlar elde etmenin sırrı, ilerleme kaydetmeye asla son vermemektir. Durmamanız halinde neler inşa edebileceğinize inanamazsınız. Çalışmayı bırakmazsanız kurabileceğiniz işe inanamazsınız. Antrenmanı bırakmazsanız ulaşabileceğiniz vücuda inanamazsınız. Uğruna yaşayacak bir nedeni olan kişi bütün nasıllara dayanabilir. -Nietzsche Fakir olmak az şeye sahip olmak değil, daha fazlasını istemektir. -Seneca; istekleriniz beğenilerinizin üstündeyse her zaman tatminsiz kalırsınız.
Atomik Alışkanlıklar
Atomik AlışkanlıklarJames Clear · Pegasus Yayınları · 202210,7bin okunma
·
690 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.