Gönderi

672 syf.
9/10 puan verdi
Eser; Halid Ziya’nın, Osmanlı son padişahlarından Sultan V. Mehmet Reşat’ın Dolmabahçe Sarayı’nda başkâtipliğini (yazı işleri müdürlüğü) yaptığı ve I. Dünya Savaşı’na denk gelen yıllara ilişkin anılarından oluşmaktadır. II. Meşrutiyet döneminde Bab-ı Âli, İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) ve Saray’ın birbirleriyle ilişkilerine dair birinci elden gözlemler dile getirilmiştir. Saray yaşamı, adetleri ve Sultan V. Mehmet Reşat’ın hayat tarzına dair geniş gözlemler eserde yer almaktadır. Anılar kişisel gözlemlere dayalı olduğundan anı türündeki eserlere ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Hele hele üzerinden yirmi beş yıl geçtikten sonra kaleme alınan anılarda bu hususa daha da dikkat etmek gerekir. Eserde yazar, İTC ile nasıl bir ilişkisi ve bağının olduğunu ortaya koymadığından eserin bu kısmının eksik olduğu kanaatindeyim. Özellikle İttihatçılığın tu kaka edildiği ve İttihatçıların önde gelenlerine Türkiye’de siyasi ikbal fırsatı bir yana bunların idamla yargılandıkları yıllar üzerinden çok geçmeden yazılan eserde bu konuda bazı şeylerin gizlendiği hissi oluşmaktadır. Anılardan anlaşıldığı kadarıyla hem başkâtiplik görevinde hem de sonrasında İTC ile yakın ilişkisi ve görevleri icra eden yazarın konumunu gizleme çabası, eserin kaleme alındığı zamanın koşulları bakımından anlaşılabilir bir hâldir. Belki de eserin en önemli handikabı İTC’ye ve yönetime etkisine eleştirel bir bakış açısının bulunmamasıdır. Zaman zaman yazar İTC ile arasına mesafe koyuyor görünse (s. 234) de uzun vadeli olayların gelişimine bakıldığında yazarın İTC’ye bağlılığı gözlerden kaçmamaktadır. Yazarın değerlendirmelerinde genel olarak dengeli ve hakşinas olduğu söylenebilir. Mesela II. Abdülhamit hakkındaki şu değerlendirme yazarın bu yönünü yansıtmaktadır: “Sonra bütün mesavisine (kötülükler) karşı uzun süren saltanatı zamanında bu memleketi türlü vartalardan kurtaran, her türlü takyidata rağmen vatana ümran ve irfan zerk eden icraatı da inkâr olunamaz.” (s. 374) “Onu itham mı ediyorum, evet, elbette, fakat tamamıyla değil. Tebrie (aklama) mi ediyorum, hayır, elbette, fakat bu da tamamıyla değil. O hâlde bence verilecek bir kati hüküm yok, onu benden beklememeli.” (s. 376) Eserin metni orijinal olduğundan ve zaman zaman günümüz Türkçesinde yer almayan kelimeler kullanıldığından eserin sonuna sözlük eklenmesi isabetli olmuştur.
Saray ve Ötesi
Saray ve ÖtesiHalid Ziya Uşaklıgil · Can Yayınları · 2019113 okunma
·
125 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.