Okuduğum kitapları yarım bırakmak gibi bir huyum yoktur, sırf bu sebeple sonuna kadar sabrettiğim bir kitap olmuştur. Ama bu kitabın yerine klasiklerden enfes bir eser okuyabilirdim, zamanımı çaldı.
''Ateşböceği Yolu'' yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Çok da sevmiştim. Devamıymış bakalım dedim, oysaki ''Kızkardeşler Arasında'' kitabından sonra bir daha Kristin Hannah okumayı düşünmüyordum. Keşke hiç başlamasaymışım, ilk kitabın etkisini de düşürme noktasına getirdi bu kitap beni. Bitsin diye o kadar çaba verdim ki...
Birinci kitaptaki olayların ardından yaşananları anlatmasını beklerken tüm olayları baştan nakletti neredeyse yazar. Hayır ne gerek var, zaten biz okuduk birinci kitabı. Okumayanlar da okusunlar. Sıkıla sıkıla biten o bölümlerden sonra -ki yazar araya bolca serpiştirmiş bunlardan- Kate'in hiç sevmediğim kızının aşırılıklarını, uç notalarda dolaşmasını filan okuduk. Böyle sıkıla bunala sonlara geldim derken, Tuly'nin annesi mevzusu çıktı da biraz rahatladım. Kitabın tek okunabilecek kısmı orasıydı. Onun dışında değmez. Ticari kaygılarla yazılmış bir kitap düşüncesi yarattı bende.
Yazara gösterdiğim tolere de burada bitmiştir. Elimde okumadığım iki kitabı var. Belki , uzuunn bir süre sonra, okuyabilirim. Bu tarz kitaplar okumayı bıraktım zira, aynı mevzular etrafında kurgulanan o kadar çok kitap var ki...
