Gönderi

348 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 13 days
"Hayat kısa. Kuşlar uçuyor, Zorba yaşıyor.."
Çok sevdiğim, okurluğuna güvendiğim, kısmen milliyetçi bir kişiliğe sahip bir öğretmenimin "Müslümanım, Türkçü'yüm lakin kendimi bir Yunan'ın satırlarında buldum." dediği Nikos Kazancakis ile 21 yaşımda tanışmış olmam, kendime yaptığım birçok kötülükten belki de en önde olanıdır. Şu ana kadar neden Kazancakis'i okumadım bilmiyorum lakin belki 21 yaşıma varamadan ölebilirdim, o zaman hiç okumamış olurdum diyerek kendimi avuttum, avutuyorum, avutacağım. Kazancakis demişken, Kazancakis 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü 1 oyla Albert Camus'a kaybetmiş, Albert Camus ise Kazancakis'i kastederek "Nobel benden çok onun hakkıydı." diyerek Kazancakis'in ne denli büyük bir kalem olduğunu biz okurlara işaret etmiştir. Zorba aslında bir isim, öncelikle benim gibi önceden bir lakap zannedenlere belirtmek isterim. Zorba yani Aleksi Zorba, Kazancakis'in hayatında çok önemli bir yere sahip olan bir işçidir. Hatta öyle ki Kazancakis'in mezar taşında yazan cümle, Aleksi Zorba'nın ağzından çıkmış bir cümle gibidir: "Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm." Aleksi Zorba; tabiri caizse ki bence caiz hayatla olan maçında Fatih Terim'in fark attığı maçtaki rahatlığıyla oynattığı futbol gibi oynayan; bundan mütevellit ne de olsa artık kaybedeceğim bir şey yok düşüncesiyle hayatı gelişigüzel yaşayan, çok farklı düşünen, çok farklı yaşayan, çapkın, bi o kadar da keyfine düşkün, iç sesini daima dinleyen, düşüncelerini çekinmeden ifade eden bir ruh kılavuzudur. Zorba aslında çoğu insanın olmak istediği ama bir türlü olamadığı bir kişiliktir. Geçmişe takılmayan, geleceği umursamayan birisidir. Yaşamla ilgili çok özgün tespitleriyle biz okurların ağzını okurken defalarca 30 saniye açık bıraktırmıştır. Özellikle de kadınlar konusunda... Burda biraz haksızlık etmiş olabilir, ilerde ona da değineceğim. Aleksi Zorba, romanın başkahramanı olmanın dışında, Kazancakis'in hayranlık duyduğu birisidir. Kitabın önsözünde Kazancakis kendisini etkileyen tarihin önemli isimlerini sıralar, bu isimler arasında Homeros, Nietzsche gibi isimlerin dışında Zorba da bulunmaktadır. Bu sayede Zorba karakterinin kendisi için taşıdığı önemi biz okuyucuların gözüne sokmuştur. Arkadaşlar bu arada öyle bi gazla başladım ki kitap hakkında bilgi vermeden direkt kahramanı anlatmaya başladım, af buyurun. Öyle birisiydi işte Aleksi Zorba... 1930'larda geçen roman, adı kitapta hiç belirtilmeyen bir kişinin ağzından anlatılır. Hayattan pek bi beklentisi olmayan bir entelektüel, bir süreliğine kendisini dinlemek ve yaşantısına düzen vermek üzere kitaplarını bir kenara koyarak Yunanistan'ın Girit adasına gelir. Burda pek kibar olmayan ama çok sıradışı bir kişiliğe sahip olan Aleksi Zorba ile tanışır. Aradan sürede bu sıradışı Zorba, entelektüelimizi de derinden etkiler. Zorba kendi ilginç hayat felsefesini kabul ettirdikçe yazarın hayata bakış açısı da yavaş yavaş değişime uğramıştır. Roman 1964'te Yunan yönetmen Mihalis Kakoyannis tarafından Alexis Zorbas adıyla sinemaya aktarılmıştır. Bir ABD - İngiltere - Yunanistan ortak yapımı film birçok ödül kazanmıştır. Bence mutlaka izlenmesi gereken filmler arasındadır. Kitabın üslubuna gelecek olursak, Kazancakis'in üslubunu çok beğendim. Bazı noktalarda kitabı ben okumadım, kitap kendini okuttu. Beni yoran tek şey Zorba'nın tespitleriydi. Ki bu sadece beni değil yazarı da bayağı yordu.. Cümlelerin bütünlüğü ve devrik cümlelerin az olması da dikkatimi çekti. Kitabın çevirisini de bu açıdan çok beğendim. Şimdi gelelim incelemeyi asıl yazma nedenime, Zorba'nın felsefesine... Zorba'ya göre yenilgiler hayatın önemli bir parçasıdır ve bu yenilgilerin sürekliliği mutlak zaferi getirir. Gerçekten de böyle midir? Kadınlara karşı zaafı ve keskin düşüncelerinin sebebi onlara gerçekten acıması mıdır? Asıl özgürlük hiçbir şey ummamak mıdır? Öyle tartışılacak, üzerinde durulacak cümlelere sahip bir kitap ki, bu özelliği ile kitap, sadece bir romandan ibaret olmadığını ispatlıyor bize. Bu konu üzerinde tartışmak isteyen olursa seve seve tartışırım. Ben genel itibariyle Zorba'nın felsefesine katılırım. Çünkü ona göre her şey basittir. En büyük gaye kendisine inanmasıdır. Özgürlükten asla taviz verilmemeli, çünkü özgürlük, o ânı yaşatmaktır. Gözler yaşlı şekilde geçmişi anmak, gözleri korku dolu geleceği beklemek değildir özgürlük. Çünkü yaşadığı anın önemini bilen insan, bu hayatı nasıl yaşayacağını anlamış insandır. Kadınlar konusuna değineceğimi söylemiştim. Çünkü bu konu üzerinde hep muhalif olunan düşüncelere sahibim. Evet, kitapta geçtiği gibi bence de kadın başka bir şeydir, insan değil, başka bir şey...Kadın anlaşılmaz bir şeydir ve gerek uygarlığın, gerekse dinin bütün yasaları yanılmaktadır kadın konusunda. Kesinlikle kadının konuşanından değil, susanından korkmalıyız. Susan kadın artık tanımadığın bir kadındır. Kadın, zayıf, narin yaratıktır, sana kaç kere söyleyeceğim? İnce camdan bir vazodur kadın. Büyük dikkat ister. Kitapta bunun gibi ifadelerin geçmesi beni daha da yakınlaştırdı Zorba'ya. Çünkü kadınlar, her ne olursa olsun üzerinde durulması ve farklı yorumlanması gereken varlıklardır erkeklere göre. Biz erkekler bu konuda çok geri kafalı, umursamaz tipleriz. Erkeklerin daha çok umursadıkları o ince nokta Zorba'nın da dediği gibi onlarla yatma konusudur. Kadınlar sevince anne gibi oluyor. Karşıdan da böyle bir durum bekliyor. Karşı da elbette böyle olmuyor ve tabiri caizse acınası duruma düşüyor. Lakin asıl acınması gereken karşı taraf ama gelgelelim çoğu şey gibi bu durumu da farklı yorumluyor insanlar. Kadın ve erkek gerek toplumdaki konumu gerekse toplumdaki durumu bakımından farklı yorumlanmalı ve bir tutulmamalıdır. Yazmak istediğim başka şeyler de vardı sanki lakin şu an aklıma gelenler bunlar. Geçmişte, eskide yaptığım bir hata ve o hatayı hiç umursamayacak konuma kadar düşmem, inceleme yazma konusunda birtakım yaralar bıraksa da, hayat devam ediyor, her ne kadar etmesini istemesek de. Herkese keyifli okumalar dilerim. Esen kalın..
Zorba
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 202016k okunma
··
8.3k views
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Selinay okurunun profil resmi
çok güzel bir izlenim bırakmış sizde
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Öyle evet, o etki hâlâ sürüyor diyebilirim..
Suna okurunun profil resmi
Sevdalım hayat- Zülfü Livaneli okurken tekrar Kazancakis'le karşılaşmam hoş bir tesadüf oldu. Sonra kendimi burada buldum. Kitap incelemenizi çok beğendim. Okunacaklar arasına eklendi.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.