Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

408 syf.
·
Puan vermedi
Madam Bovary'den hareketle geliştiren bir akım vardır: Bovarizm. Bulunduğu konumun ve sahip olduklarının farkında olan ancak bir üst aşamaya geçmek isteyen kişi... Bu düşüncede olan kişi mutsuzdur. Elindekiyle yetinmek istemez, daha fazlasını ister. O da mutsuzluğu getirecektir. Bu da bovarizmi doğurur. Gustave Flaubert tarafından 1856'da yazılan romanda burjuva eleştirisi yapılır. Emma yaşamamış ama sonsuza kadar yaşayacak olan bir karakterdir. Emma gibi birçok insan var. Bu gerçek değiştirilemez. Charles gibi birçok insan var. Yaşananlar, duygular değiştirilemez. İnsanlar değiştirilemez. Asıllar değiştirildiğinde zaten gerçeklik de ortadan kalkar. Emma Bovary mahkemeye verilir. Flaubert davayı kazanır. Bir roman karakteri eşini aldatıyor diye mahkemeye verilir. Hatta Flaubert kitabını Emma'yı savunan avukatına adar. Örtülü kalan şeyler önceden de vardır. Ahlaki bütünlülük birdenbire gelişen bir şey değildir. Kendi iç dünyalarında yaşayan, susan ve susmaya zorlanan insanlar vardır. Zamanla bunların utanılacak bir şey olmadığı fark edilince konuşulmaya başlanır. Madam Bovary'e bakıldığında Emma Bovary tamamen hayalleriyle yaşayan ve hayallerini gerçekleştirmek isteyen romantik bir karakterdir. Dışarıdan zayıflığı, güçsüzlüğü, kırılganlığı, her şeye boyun eğmesiyle bilinir ancak iç dünyasına bakıldığında mutsuz, hırslı ve saldırgandır. Çok sakin görünür, içeriden aşırı hırslı ve saldırgandır. Ama gerçek şeylere yenik düşmüştür yani bu noktada realizmin romantizme üstünlüğü karakterler üzerinden de anlatılır. Emma gerçek olmasına rağmen romantik özellikler taşıyan, gerçeğini kabullenmek istemeyen bir karakterdir ve bovarizmin romantik yönünü yener. Gerçeklikten esinlenerek yazılmış bir roman olmasına rağmen Madam Bovary'de bireyden topluma geçiş görülür. Roman Charles'in okul hayatının anlatılmasıyla başlar. Oradaki anlatıcı sanki Charles'in sınıfından bir karakterdir. Sınıftan bir tanık, Charles'in sınıf arkadaşlarından biri Charles'in gelişini, onun ezikliğini anlatarak onu küçümser. Fakat romanın ilerleyen sayfalarına doğru gittikçe o çok yakınında bulunan tanık anlatıcının birdenbire uzaklaştığı fark edilir ve genel anlatılmaya başlanır. Dil birdenbire değişir. Anlatıcı zaten aynı değildir ama uzaklaşan, tanıklığı uzaklaşan bir anlatıcıya dönüşür. Bu da bireyden topluma geçiştir. Emma'dan herkese... Flaubert Emma'yı arsenikle intihar ettirir ama insanda bıraktığı tadı, verdiği hissi anlamak için arseniğin tadına bakar, o kadar gerçekçi anlatmaya çalışır. Charles'in tüm hayatını annesi yönlendirmiştir. Annesi tarafından kıskaca alınan Charles tıbbı bitirip doktor olur ancak başarılı bir doktor değildir ve kendisi bunun farkında değildir. Annesinin seçtiği dul, zengin ve çirkin bir kadınla itirazsız evlenir. Eşi öldükten sonra tedavi için Emma'nın babasına gittiği sırada Emma'ya gönlünü kaptırır. Onu görünce mutlu olmaya başlar, sürekli gidip gelir. Emma da Charles'i hayallerini gerçekleştirebileceği birisi olarak görür. Emma'nın babasının kötüye yakın bir maddi durumu vardır. Dolayısıyla Emma, Emma olmaktan sıyrılıp Madam Bovary'nin maskesiyle dolaşmak ister ve temel çatışma da buradan gelir. Çünkü Emma'yken hissettiği şeyler farklı, Madam Bovary'ken hissettikleri farklıdır. Emma çok kitap okur, zaten Emma'yı bu kadar hayalperest yapan, okuduğu kitaplardır. Oradaki aşkları yaşamak ister, kendini oradaki insanların yerine koyar, hayal aleminde yaşar. O kitapların etkisinde kalır. Charles doktordur, zengindir ve kendisini mutlu edebilecek, hayal ettiği dünyayı yaşatabilecek maddi bir varlığa sahiptir ancak Emma'nın beklediği özellikler kültürlü, ahlaklı olması, sorduğu her soruya cevap alabilmesi, dans etmeyi bilmesi, salon kültüründen anlamasıdır. Emma Charles ile evlenirken kasaba düğünü değil, görkemli, gösterişli bir düğün ister ama bunların hiçbiri olmaz, kasaba düğünü olur. Bu, Emma'nın Charles'le aradığını bulamayacağının, mutsuz olabileceğinin ilk göstergesidir. Düğünde katlı bir pasta yapılır. Bu pastayı yapan kişi kasabaya yeni gelmiştir. O dönemin geleneklerinde pastayı yeni bir pastacı yaparsa daha özenli yapması geleneği vardır. Pastanın üzerinde reçelden küçük bir göl vardır. Bunlar ayrıntı gibi görünebilir ancak romanın incelenmesi ve değerlendirilmesi noktasında ipuçları verir. Kırmızı bir reçelden yapılmış bir göl, aşağı doğru sarkan bir melek figürü... Bu melek figürü daha sonra Rodolphe'nin odasında görülür. O pastanın katlılığı Emma'nın hayatındaki kat katlılığın bir göstergesidir. Dertlerinin katmerleşmesinin bir göstergesi... İç dünyasında kat kat içe, karanlığa doğru gidişin bir göstergesidir. Roman realizm-romantizm çatışması üzerine kuruludur. Emma'nın dünyasına girildiğinde, olması gerekenler ile gerçekler, olanlar tam anlamıyla bir çatışma içerisindedir. Emma'nın ruhu ve bedeni arasındaki çatışma söz konudur. Bedeni daha hareketli bir cinsellik, değişim ister fakat Charles'te onu bulamaz, o yüzden Léon'a yönelir, Rodolphe'ye yönelir. Aşkı onlarda arar. Böyle bir çatışma içerisine girmiş durumdadır. Aslında o bir Emma'dır ama evlendikten sonra o bir Madam Bovary. Bovary soyadını almış bir madam. O, Madam Bovary'i bir maske gibi kullanır. Yani gerçek Emma saklanmış, onun yerine bir Madam Bovary ortaya çıkar. Charles'in olumsuz özelliklerine rağmen eşinin istediklerini alan, onu mutlu etmeye çalışan bir adamdır. Emma'nın mutsuzluğunu görmez ama bunu bilinçli bir şekilde yapmaz. Onu görmeyen bir adam... Yani Madam Bovary onun bir maskesi, olmak istediklerinin bir maskesi... Daha rahat bir yaşamın maskesiyken, o maske Emma'yı da kapatıp yok eden, tüketen bir şeye dönüşür. Ne Madam Bovary olabilir ne de önceki Emma... Maskenin arkasında silik bir karaktere dönüşür. Oysa Emma'nın tüm çabası silik olmamak uğrunadır. Emma birçok araştırmacı tarafından ahlaksız bir kadın olarak nitelendirilse de hatta gerçek dünyada yargılansa bile trajik bir karakterdir. Ne yaparsa yapsın görünmeyen, duygularını, düşüncelerini karşı tarafa aktaramayan bir karakter... Tüm çırpınışları da görülmek adına, silikleşmemek adınadır. Silik görülür, hiçbir tavır ve davranışı görülmez, fark edilmez. Psikolojide insanı güdüleyen güçler vardır: cinsellik, saldırganlık... Bunlardan birisi de libidodur. Libido, her ne kadar eros denen cinsellikle bağlantılı gibi görünse de aslında libido insanı hayata bağlayan tutum ve davranışlardır. İki içgüdü tipi vardır: Eros ve thanatos. Eros, cinsellik, sevgi, aşk; thanatos da ölüm ve yıkımla özdeşleşir. Sizi hayat bağlayan her ne varsa hayatla bağlılığınızı kurmaya çalışan erostur. Ancak thanatos erosun o hayatla kurmaya çalıştığı bağı yıkan bir içgüdüdür. Ama buna rağmen insan durmamalı, sürekli yeni bir bağlılık kurmaya çalışmalıdır. Çalışmazsa psikolojik olarak ölümünü gerçekleştirir. Emma'da hayatla bağ kuran şeyler vardır ki, okuduğu kitaplardan etkilenerek onların gerçek olduğunu düşünür. Tutum ve davranışlarının ahlakını dizginlemesi için ona ölçüler verilir. Hayatla bir bağ kurabilmek için Charles'e tutunur, umduğunu bulamaz; Léon'a tutunur, umduğunu bulamaz; Rodolphe'ye tutunur, umduğunu bulamaz; ölüme tutunur ve yıkım gerçekleşir. Başkalarının ihanet olarak gördüğü şey, onun hayata tutunma çabalarının ta kendisidir. Sarı saçlar Emma'da yeni bir hayata tutunmanın göstergesidir. Işık, aydınlık, güneş, daha mutlu bir hayatın göstergesi... Charles'in kendini görmeyen, kendisinin farkında olmayan, onu boğan, sıkan o karanlık dünyasından sıyrılabileceği bir alan Léon, onun için, Emma için bir aydınlıktır, bir kurtuluştur. Fakat Léon da romanın sonlarına doğru kumral olarak geçer. Léon da artık Emma için yavaş yavaş kararmaya başlayan, onu sıkan, bunaltan bir karakterdir. Léon artık onu istemez, onunla sadece gönül ilişkisini gerçekleştirmek için birliktedir. Emma ardından Rodolphe ile birlikte olmak ister ki, kızını alarak kocasını terk edip Rodolphe ile kaçmak ister. Onu bile göze almıştır ancak isteği gerçekleşmez. Emma intihar ettikten sonra Charles aralarındaki ilişkiyi öğrendikten sonra Rodolphe'nin yerinde olmayı istediğini söyler. Çünkü Emma Rodolphe'yi seviyordur. Emma Tostes'te mutsuzdur ve Charles onun bu mutsuzluğunun farkındadır. O arada ruhsal kırılmalar ve bunalımlar geçirir. Yanında kimseyi istemez, sadece kitaplarıyla birlikte olur, Charles'i sürekli azarlar. Charles ona yardım etmek, bunaltısından kurtarmak ister. Bir hocasından bir tavsiye alır. Mekan değişikliği iyi gelecektir. Yonville kasabasına geçerler. Emma kasabada yaptığı gezintiler sırasında hayatı hakkında, Charles hakkında yorumlar yapar, birtakım pişmanlıklar duyar. Neden böyle bir hayata mahkum olduğunu düşünür. Emma Tostes'ten ayrılırken hamiledir. Yeni bir yaşama bağlanacaktır. Ondaki nefis ve isteme duygusuyla birlikte hayata tutunma isteklerinin de yavaş yavaş kötü olmaya başladığı görülür. Güdüleyici bir yönü de vardır, bir şey istenmez, mutlaka bir üst aşamaya geçmek gerekir. Ancak Madam Bovary'de Emma Bovary sürekli bir başka arayış içine girer. İster, yıkılır, tekrar ister. Artık esir de değildir, onu da fark eder. At simgesine rastlanır, at da yine cinselliği simgeler. Düğününde atlar vardır, Léon ile atlarla ilgili konuşur, Rodolphe ile at üzerinde gezintiye çıkar. Cinselliğe yapılan göndermeler vardır. Romanın temel temaları ölüm (psikolojik ve ruhsal): Psikolojik ölüm ve ruhsal ölüm arasındaki fark, ruhsal ölümde içine kapanma söz konusudur. Ruhsal bunalımlar sonucu içe kapanılır. Psikolojik ölümde ise istenen otantikliğin yakalanamaması söz konusudur. Otantikten kasıt, hayatla bağın kurulmamasıdır. Bir şey gerçekleştirilmek istenir ama başarılı olunamaz. Emma bu bakımdan sadece kapanır. Süslere, takılara meraklıdır. Lheureux adında tefeci denebilecek bir tüccardan güzel kumaşlar, tokalar, modern birtakım eşyalar alır. Tüccar zaten kat kat fazlasıyla satar, Emma'nın istemediği şeyleri bile sipariş ederek Emma'nın evine gönderir. Emma sevgililerine hediyeler alır. Pahalı eşyalar alır. Çok borçlanır. Borçlarından kurulmak için de Léon'dan, Rodolphe'den borç ister. Ona asla yardım edilmez. Lheureux'den borçlarını ödeme kolaylığı sağlamasını ister. Bu da gerçekleşmez. Yani o, hem duygusal anlamda, hem maddi anlamda çöküştedir. Charles'ten de isteyemez, çünkü giderler bellidir. En sonunda borç batağında intihar eder. Bu bakımdan romana bakıldığında ölüm, yozlaşma ve yabancılaşma temel temalardır. Bunun haricinde çatışmalar da vardır: hayal x hakikat, ruh x beden, olan x olması gereken çatışması romanın temel çatışma unsurlarıdır. Burjuva toplumunun yozlaşması romanın temelini oluşturur. Eczacı Homais her ne kadar homo ile insan ile bağlantısı olsa da insanlıktan uzaktır. Tıpkı Charles gibi normalde çok iyi bir eczacı olmadığı halde, ilaç ve kimyadan çok anlamadığı halde anlıyormuş gibi yapan, bununla kasabaya hava atan, hatta Emma ve Charles o kasabaya geldikten sonra onlarla arasını iyi tutmaya çalışan yozlaşmış bir karakterdir. Tüccar Lheureux'u diğerlerinden ayıran temel özellik tamamen bencil olmasıdır. Emma'nın babası ise kendi halinde, sakin bir adamdır, Charles'in annesi oğlunu kendi kıskacına almış bencil bir kadındır. Normal şartlarda annenin yapması gereken şey çocuğunu hayata hazırlamaktır. O, çocuğunu hayata hazırlamak yerine, çocuğunu kendi kıskacına geçirmeye çalışır. Dolayısıyla Charles hiçbir atılım gerçekleştiremez. Kendi hayatını kurabilmesi için kırılması gereken kabuk kırılmamıştır. Emma kocasını aldatır ama kendince sebepleri vardır. Bu sadece Emma'nın yaşadığı bir durum değildir. Aldatmak sadece bedensel anlamda aldatmak değildir, insan zihinden de birisini aldatabilir. O yüzden hâlâ günümüzde birçok Emma vardır. Birçok Charles vardır. Burada görülmesi gereken şey, Emma'nın çabalarının Charles tarafından görülmemesi, tüm kasaba halkı tarafından göz ardı edilmesi hatta yaptıklarının dillendirilerek anlatılmasıdır. Yani aslında Emma, ne kadar Madam Bovary maskesini takmış olsa da o maskenin altında kaybolmuştur. Tüm hayatını bu bağı kurmak için uğraşır, gerçekleştiremez ve en sonunda çareyi intiharda bulur. Yazarın kurgusu gayet başarılıdır. Gerçek bir hikayeden esinlenerek yazılır ki hatta kitabın yayımlanmasından sonra Flaubert'e Emma Bovary'nin kim olduğuna mektup yazanlar olur. Tahmin yürütmeye bile çalışırlar. Bir okuyucu da romanın sonunda Emma'yı öldürdüğü için Flaubert'e bir teşekkür mektubu yazar. Çünkü o dönem okuyucu da aldatılmıştır.
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert · Can Yayınları · 202233,1bin okunma
·
2 artı 1'leme
·
691 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.