Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1025 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Benim için incelenmesi en zor eser bu olacak sanırım. Eser son söz ile beraber on üç kitaptan oluşuyor. Kanaatimce günde bir bölüm okunup hepsi ayrı ayrı değerlendirildikten sonra eserin özü anlaşılabilir. Bu da ancak eserin iki veya daha fazla okunmasından sonra mümkün. Ben genelde incelemelerimde çok uzun boylu değerlendirmeler yapmaktan kaçınırım, yine de bu esere ilişkin söylenecek o kadar çok şey var ki; değerlendirmenin uzunluğundan ötürü kusura bakmayın. Biraz daha kısa olması için eserin olay kurgusundan ziyade felsefesini anladığım kadarıyla aktarmaya çalışacağım. Eser ilgili değerlendirmelerime gelecek olursak; eseri iki kitaba ayırmak mümkün, bu kitaplardan ilki, Dostoyevski’nin bütün büyük romanlarında yer alan Katolik kilisesine yapılan eleştiriler ile Ortodoks kilisesi hakkındaki değerlendirilmelerden oluşuyor. Katolik kilisesine yapılan eleştiriler Büyük Egzinisyoncu başlığı altında toplanmış. Bu bölüm kısaca şu şekilde; İsa bir kiliseye gelir, kilisenin baş rahibi onu doğrudan zindana attırır. Aralarında geçen konuşmada baş rahip, İsa’nın suçlu olduğunu, çünkü topluma iyi ile kötülüğü ayırmak gibi bir görev yüklediğini ancak insanların bu bağımsızlığı kaldıramadığını, bu yüzden mutsuz olduklarını söyler. İsa’nın ölümünden sonra kilise insanlardan bu bağımsızlığı almış ve onların mutluluğunu sağlamıştır. Bu konuşmadan sonra başrahip İsa’yı kovar ve İsa’da hiçbir şey söylemeden gider. Burada Dostoyevski, Katolik kilisesinin Hıristiyanlığı dünyevi arzular uğruna özünden nasıl kopardığını gözler önüne sermiştir. Ortodoks kilisesine ilişkin değerlendirmeler ise neredeyse ilk kitabın tamamını kapsamaktadır. Kanaatimce bu kısımda Kilise ve Staretz Zoşima’yı ayrı ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Kilise, Ortodoks kilisesinin o an ki durumunu, Zoşimanın felsefesiyse olması gerekeni vurgulamaktadır. Ortodoks kilisesi, her ne kadar Katolik kilisesine göre daha masum olsa da, o da halktan kopuktur. Papazlar kiliseye kapanmakla, perhizlerle dini yaşadıklarını düşünmektedirler. Zoşima’ya göre din adamının görevi bunlar değildir. Din adamının görevi toplumla iç içe olmaktır. Din adamı dünya üzerinde işlenen her günahtan en az işleyen kadar sorumludur. Tanrı kilisenin içinde değil dış dünyadadır. Tanrıya ancak dünyayı sevmekle, işlenen günahlardaki sorumluluğu bilmekle ulaşılabilir. Zoşima’nın Alyoşa’yı işinin kilisede değil dışarıda olduğunu söylemesi de, gerçek bir din adamının görevinin ne olduğunun uygulamasıdır. Nitekim Alyoşa romanın ilerleyen bölümlerinde yeni nesile bir yol gösterici olacaktır. Halk mucizelerle dinin bütünlüğüne inanmaktadır. Oysa Tanrı mucizede değil gerçektedir. İnsan Tanrı’ya inanmak istediği için mucizelere inanır. Yoksa Tanrı’yı inkar eden birisi için bu mucize değil, bilmediği yeni bir bilgidir. Ölen Zoşima’nın kokması da Tanrı’nın mucize de değil gerçekte olduğunun açık göstergesidir. Eserin ikinci kısmındaysa daha çok olay örgüsü yer alıyor. Burada Alyoşa inancın, İvan İnançsızlığın, Dimitri dünyevi arzunun simgesidir. Bu kısımda Tanrı’nın varlığı, ölümsüzlük, Şeytanın varlığı gibi mistik konulardan izler mevcuttur. Ayrıca bu üç karakter eski Rusya’nın, çocuklar ise yeni Rusya’nın temsilcileridir. Çocukların içerisinde de İvanlar ve Alyoşalar bulunmaktadır. Eserin sonunda yer alan sahneyse, inancın eski ile yeni arasında bir köprü oluşturduğu ve yeni nesilin inanç, iyilik üzerine yönlendirilmesi gerektiği şeklinde yorumlanabilir. Kanaatimce bu son Ecinniler’ e de bir cevap niteliği taşımaktadır. Çeviri ve zorluk seviyesine gelecek olursak; benim okuduğum eser İş bankası yayınlarının Nihal Yalaza TALUY çevirisiydi. Yayıncı açısından herhangi bir imla hatasına rastlamadım, ancak çevirmenle enerjimiz bir türlü tutmuyor. Kesinlikle kötü çeviri değil ama ben Ergin ALTAY, Mazlum Beyhan, Hasan Ali EDİZ’ den aldığım tadı Nihal Yalaza TALUY’ dan alamıyorum. Okuma zorluğu konusunda ise;eseri okumaktan ziyade idrak etmenin zor olduğunu, eserin içinde okuyucuyu dinlendiren, sadece diyalog içeren kısımlarında bulunduğunu söyleyebilirim. Ayrıca eserde olay örgüsü 600. Sayfa gibi başlıyor. İlk kısım daha çok ayrı bir felsefe kitabı gibi. Felsefeden zevk almayanlar yada Dostoyevski’ye yatkın olmayan okuyucular bu kısımda biraz zorlanabilirler. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,9bin okunma
··
354 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
İbrahim okurunun profil resmi
Dostoyevski Karamazov Kardeşlerin yayımlanmasından sonra Puşkin Konuşmasına davet edilir. Puşkin İslavcılar için koyu bir rus, batıcılar için tam bir batı yanlısıdır. Dostoyevski Puşkin’in Rusya’nın dünyaya açılan penceresi olduğunu vurgulayan öyle bir konuşma yaparki, tüm salon gözyaşlarına boğulur, ‘Sen bizim peygamberimizsin.’ diye inler. İşte bu kitap da tabiri caizse, o peygamberin ilahi kitabıdır. Dostoyevski bu eserde, Tanrı inancı, ruhun ölümsüzlüğü, erdem, şeytan, kilise, din adamı gibi konuları, önce genel olarak açıklamış felsefesini vermiş, sonra uygulamasını örneklendirmiş, en sonda gelecek nesile öğütlerle kapatmıştır. Bu bir ilahi kitap değil de nedir?
İlkay okurunun profil resmi
Can Yayınları’nda bu eserin çevirisini Ayşe Hacıhasanoğlu yapmış.Bu çevirmenle ilgili fikriniz var mı acaba hangi çeviriden okumayı tercih etmeliyim?
İbrahim okurunun profil resmi
Leyla Soykut aldım ben en son, Cem Yayınlarından. Hasan Ali Ediz, Ergin Altay, Mazlum Beyhan iyidir rus edebiyatında.
Mehmet okurunun profil resmi
Leyla SOYKUT’u tercih ederim ama iş bankası yayınlarında bu seçenek maalesef yok.
Bu yorum görüntülenemiyor
İl Cattivo okurunun profil resmi
Nihal Yalaza Taluy en iyisidir fikrimce.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.