Gönderi

412 syf.
·
Not rated
·
Read in 403 days
Herşey 6 milyon yıl önce tek bir dişi maymunun iki kızının olması, bunlardan birinin tüm şempanzelerin atası olurken diğerinin insanların büyükannesi olması ile başladı. Homo sapiens yani insan türü: Güney Maymunu, Neandertaller, Homo Soloensis, Homo Denisova ve Homo Rudolfensis türümüzün bilinen üyeleri. Hepsi Homo cinsine ait, hepsi insan. Yazar beynimizin hacimsel büyüklüğü, iki ayak üzerinde dengeli hareket, doğum, bebeği şekillendirme, avcılık, besin piramidi, ateşin bulunması gibi konularda değişik bir bakış açısını eğlenceli şekilde öğretiyor. Fakat tarım dönemi söz konusu olduğunda buğdayların ve bazı bitkilerin evcilleştirilmesi, doğanın tahribatı, bazı türlerin yok oluşu, evcilleştirilen hayvanların nasıl evcilleştirildiği, süt üretimi için buzağı inek ilişkisi, hayvanların zalimce doğum, süt verme, emzirme, emzirmeden kesme yöntemleri insanın kanını donduracak ve insanlıktan utanılacak boyutta anlatılmıştır. Tarım devrimi akabinde artık yerleşik hayata geçilmiş, zenginler, köleler, krallar, liderler oluşmuş ve dünyanın hayali düzenleri MÖ Hammurabi Kanunları ve MS Amerika Bağımsızlık Bildirgesiyle sözüm ona adalet düzeni oluşmaya başlamıştır. Bu düzenin asıl adalet için değil daha çok üretmek daha çok başkaldırıyı önlemek daha çok zenginleşmek olduğu teorisini detaylı olarak anlatmaktadır. Burada değinilen önemli bir nokta ise eşitlik yerine farklılık ve doğmak yerine evrilmek terimlerinin de biyoloji bilimi kapsamında anlatılmasıdır. Ve artık sapiensler çoğalıyor, üretiyor, yerleşik hayata geçiyor, düzen değişiyor. Krallıklar kuruluyor, hukuk ve eşitlik terimleri oluşuyor, tarımla üretilenler kayda alınıyor, yazılar ve matematik kuralları oluşuyor ve Sapiensler ayrılıyor. Bu ayrılma hukuksal hiyerarşi (asiller, normal insanlar ve köleler), cinsiyet, biyolojik ve kültürel ayrım... Tarihte adalet yoktu. Adaletin olmaması yanında zenginler ve fakirlerin belirlenmesi için geçen üç bin yıl boyunca insanlar hırslanmış, girişimlerde bulunmuş, farklı tanrı ve farklı krallara itaat eden insanlar en büyük fatihlerine kavuşmuş. Para. Azteklerin kakao taneleri ve kumaş toplarıyla yaptıkları alışveriş İspanyolların bir tür sarı metal diye adlandırdıkları altınlarla alışverişi merak uyandırmıştır. Paranın kokusu yavaş yavaş hissedilmeye başlanmış. İmparatorluklar kurulmuş ve her imparator dünyanın tamamına hükümdar olduğunu ilan etmiştir. Burda imparatorlukların kurulmasından ve yükselmesinden ziyade yazar iyi ve kötü diye adlandırdığımız imparatorlukların, aslında kültürlerimizde fazlasıyla etkili olduğunu, alışkanlıklarımızı ve yaşam standartlarımızı belirlediğini anlatıyor. Ve nihayetinde dinler... İyi ve kötünün savaşı! Birbirinin kaleydoskopu olan ama aslında benzer olan bağdaşık inançlar. Bağdaştırmacılık. Tek başına dünyanın en büyük dini. Cehalet... Bilmemek... Cehaletin keşfi, bilimin doğuşu, farkındalık, ilerleme ideali. Bilimi teşvik eden ideolojik, siyasi ve ekonomik güçleri hesaba katan emperyalizm ve kapitalizm. Daha fazla para kazanmak için uğraşan işadamları olma­saydı, ne Kolomb Amerika’ya ne James Cook Avustralya’ya ulaşır, ne de Neil Armstrong Ay’ın yüzeyindeki o küçük adımı atabilirdi. Bu yüzden devletler bilime önem verdi. Bilim için para gerekliydi ve para artık savaşarak, fetihlerle ele geçmiyordu. Kapitalist düzende sermaye için borsa sisteminin nasıl geliştiğini, devletlerin artık savaşlarla değil o devletlerin tüccarlarıyla büyüdüğünü ve ilerlediği tecrübe edilmişti. Peki kapitalist sistemin çarkları ile sürekli büyüyen pastanın diliminden herkese pay düşecekmiydi? Yazara göre ya komün sisteme geçilecek -ki bunu asla önermiyor- ya da biraz daha sabredilecekti. Peki topluluklar kalıcı devrim yaptığında aile düzeni ne olacaktı? Topluluklar ve barış... Artık ülkeler savaşın kendilerine fayda sağlamadığını asıl ülke fethinin toprak ile değil topluluk fikirleri ve zekaları ile ön plana çıktığını keşfettiler. Artık savaşlar kavgalar ülkeler arası değil, ülke içi toplulukları ve aile içinde yaşanmaya başlamıştı. İntiharlar, ölümler, kazalar bir savaştan daha çok nüfus kaybına sebebiyet veriyordu. Acaba bir hata mı vardı? Neden.. Sonra insanlar mutluluğu aramaya başladılar. Nasıl daha çok mutlu oluruz, nasıl uzun süre mutlu kalabiliriz, mutluluk içimizde mi? Onu nasıl yaratıp sürdürebiliriz? Artık bu boşluğun doldurulması gerekti. Eğer Sapiens tarihi sona erecekse, Sapiens’in son nesillerinden biri­ne mensup olan bizler zamanımızı şu son soruyu cevaplamaya ayırma­lıyız: Neye dönüşmek istiyoruz?
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: SapiensYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 20198 okunma
·
236 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.