Gönderi

192 syf.
9/10 puan verdi
·
15 günde okudu
MUSİBETNAME
İlk romanımız olarak kabul görmüş olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat; yazarın meddah hikayelerindeki gibi araya girip olayı izah etmesinden ve güzel ahlaklı, güzeller güzeli iki karakterlerin ilk görüşte birbirlerine körkütük aşık olması bakımından düşünüldüğünde geleneksel ve teknik olarak da kusurlu bir romandır. Bu muhal, körkütük olan yıldırım aşkı da romanın gerçekliğine zarar vermektedir. Yine de bu kusurlu roman Avrupa'ya açılmamızın önemli bir adımıdır. Konusu ve Amaçları Öte yandan bu meyusane roman rızasız evliliği güzel bir şekilde eleştirmiş ve kötü bir son kurgulayarak bundan dolayı oluşabilecek faciaları; meyus bir hâl ile üzerinde düşünmemiz, ibret almamız ve toplumun bu yanlıştan dönmesi için bizlere bildirmiştir. Bunu yaparken öncesindeTalat'ın anne ve babasının aşk evliliğini kısaca ve doğurduğu güzel sonuçlarını anlatarak bize Talat ve Fitnat'ın hazin sonlarıyla karşılaştırma fırsatı vermiştir. Neyse ki artık bu tür evlilikler eskisi kadar yaygın olmamaktadır. Anadolu'da böyle bir olay olacak olsa oğlan ve kız evlerini terk ederek kaçarlar (hatta bu durum edebiyata ve beyaz perdeye zaman zaman taşınmıştır) lakin bu kitapta bunu hiç düşünmemelerini yazarın rızasız evliliğin kötü sonuçlarına dikkat çekmek istemesine yoruyorum. Düşüncelerim Öte yandan her mektubun sonunda “Ah!.. Ah!..” görmek vee çokça “imiş” sözcüğü geçmesinini gsripsemem dışında kitap beklentimin çok daha üstündeydi. Ben gayet beğendim Eserde tahlil ve tasvirlere pek yer verilmese de sanki kitabı açtığım anda sayfaların arasından o devire, o mekâna kayıyordum. O çağdaki topluma karışıyordum. Bir yandan o toplumun yapısını, iyi ve kötü yanlarını değerlendiriyordum. Saflığı, ahlakı, temizliği kitaplarda bile gerçekten çok özlemişim. Bu yüzden bu kitap bana bir ilaç gibi geldi. Ana karakterlerin bile grinin bir tonu olduğunu görmek insanı karanlık bir yeise düşürüyor. Bir süre tanzimatın tatlı havasına bürünmek istiyorum. Tabii bu tebdil-i kıyafet olayının pek etik olmamadığını saymazsak kusursuzlar. Ya Fitnat Talat'a aşık olmasaydı veya tebdil-i kıyafeti başka bir erkek yapsaydı bu vaka nasıl vuku bulurdu? Fitnat bunu nasıl karşılardı? Aslında baktığımızda bu ayıplanacak büyük bir kusurdur. Kitap bir yandan size umut verirken bir anda o umudu geri alıyor, sonra tekrar umut verip tekrar o umut ışığını söndürüyor bunu birkaç kez yaptıktan sonra o umut ışığı yanıyor ve bir daha yanmıyor. Fitnat'ın intihar ve onun bu dünyadan göçüğünü görüp duyanların bu meyus vakaya dayanamayarak üzülerek ölmeleri ve bir karakter de önce akli melekelerini kaybetmesi ve sonrasında ölmesine ve az kalsın okuyucalara da bir inme indirecek olmasına rağmen yazarın son cümlesinin “Hem bu kitabın adı musibetname [belalar kitabı] değil ki...” diye bitirmesi sanırım bir hezel olsa gerek. Veyahut bu kitabın ibret-i alem olarak tecelli edip buradaki vukuatların avâm tarafından artık avdet ettirilmemesine neden olacağını umduğu için mi böyle der? Başka bir konu da: hem aileler neden evlatlarının isteklerinin bu kadar zıddına gider ve sanki kendi okur, kendi çalışır, kendi yer, kendi evlenir gibi okun adına karar verir? Her şeyin en iyisinin kendileri için istedikleri gibi olduğunu düşünürler ve çocukların isteklerini görmezden gelirler, onları istemedikleri mekteplerde okutarak, istemedikleri işlerde çalıştırarak ve istemedikleri kişilerle evlenmeye zorlayarak adeta bir faciaya sürüklerler. Kitapta bunun mutsuzluktan ve umutsuzluktan başka bir sonuç vermediğini kat'i bir surette gördük. Ailelerin kendi isteklerini dayatma konusu halen günümüz gençlerinin çok şikayetçi olduğu bir sorundur. Misal vermeye sanırım hacet yoktur. İslam ve zorla evlilik Kitapta İslamiyet'in toplum tarafından yanlış anlaşıldığını da görmekteyiz. Bir babanın evladını evlendirmesi evladının babası üzerindeki hakkı olmakla beraber istemediği kişiyle evlendiremez ki kitapta nikah kıyılırken hocaya perde arkasından Fitnat adına gizlice başkası evet demekte. Evlilik ve kıza konuda bir hadis: Ensar’dan Hidame’nin kızı Hansa (ra.) şu şikâyeti iletir; “Babam itibarını arttırmak için beni kardeşinin oğlu ile evlendirdi. Ben ise istemiyorum!” (...) Resûlullah (sav.) hemen kızın babasını çağırtır ve evlenme yetkisini kıza verir. Sonra Hansâ Resûlullah’a (asm.) şunu der: “Yû Resûlallah! Ben babamın yaptığı bu nikahı kabul ediyorum, ancak babaların, kızlarına evlilikte böyle yetkisinin olmadığını bildirmek istedim.” | Kaynak: Neseî, Nikâh, 36 Başka bir hadis için bk: Buhâri 6838 Yayınevi'ni tebrik ederim Son olarak yayın evini ve editörlerini gayet başarılı buldum ve iyi ki kitabı bu yayından okumuşum. Sadeleştirilmiş kitaplar edebiyat eserinin temeli olan “neyin anlatıldığını değil, nasıl anlatıldığı” prensibini yok saymakta. Kitabı bu yayınevinden okurken orijinal metinini okumuş oldum. Hem de günümüzde varlığını ekseriyetle yitirmiş olan sözcüklerin yanında köşeli parantez içinde sözcüklerin günümüz karşılıkları yazılması yazarın anlatış tarzını has bir şekilde görmemi, hem metinden kopmadan okumamı, hem de kelime dağarcığımının gelişmesini sağladı. İlk defa bir kitabı okurken bu kadar sözcük öğrendim diyebilirim.
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Taaşşuk-ı Talat ve FitnatŞemseddin Sami · Özgür Yayınları · 201929,2bin okunma
·
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.