Gönderi

304 syf.
10/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Hayaller, hayatlar..
Honore de Balzac’ın popüler eseri Fransız ihtilalinden kısa bir süre sonra 1830 yılında basılmış. Kitabın ismi ve düşünceli bir ihtiyar bulunan kapağı roman hakkında bir kişinin acıklı hikayesini anlatacak yargısı oluştursa da Balzac aslında Goriot Baba’nın hüzünlü hikayesini kısayoldan zengin olmak isteyen hukuk fakültesi öğrencisi Eugene de Rastignac’ın bakış açısından anlatmış, ortaya ise bir Burjuva Tragedyası çıkmış. Balzac’ın yazım dili oldukça şiirsel, muhtemelen Fransızca’nın avantajlarını bolca kullanmış. Kitabın bir çok kısmının altını çizmek ve alıntılamak istiyorsunuz. Yazar edebiyat yeteneklerini özellikle karşılıklı konuşmalarda döktürmüş. Aslında olayları kitap karakterleri arasındaki -genellikle karamsar- sohbetler ile idrak ediyorsunuz. Fakat bazı konuşmalar her ne kadar okuyucuya keyif verse de bazen bir karakter öyle bir konuşma yapıyor ki sanki ferman yayınlıyor hissine kapılıyorsunuz. Hayat okulundan birincilikle mezun olmuş, kurnaz karakter Vautrin’e çok uzun konuşma metinleri hazırlanmış. Roman esasen müthiş bir realizm eseri olsa da konuşmalar pek gerçeği yansıtmıyor diyebiliriz. Elbet Balzac bir edebiyat cambazı ama okuyucuya hitap etmekten çok kendini tatmin ettiği kısımlar var. Ayrıca bu sebepten bazı kısımları anlamakta zorlanabiliyorsunuz. Henüz ikinci paragrafta yazarın dili ile ilgili eleştirilerde bulundum, normalde sondan bir önceki paragrafa saklardım fakat incelemenin geri kalan kısmı insanın ahlaki değerleri ile alakalı ve uzun soluklu bir anlatım olduğu için teknik meselelere tekrar bağlayabileceğimi düşünemedim. Kitabın yazıldığı yıllarda toplumda zenginlik-fakirlik makasının çok açık olmasından ötürü burjuva özentiliği oldukça fazladır. İnsanlar varlıklı olma uğruna ahlak değerlerini kaybetmiştir. İncelememde kitabın değindiği dejenerasyonları başlık başlık topladım. Etik anlayışın yitirilişi: Yakışıklılığına, gençliğine, zekasına, hukuk fakültesi öğrencisi olmasına güvenen Eugene ailesinden ölüm-kalım meselesi gibi yansıtarak ciddi miktarda para istiyor. Annesinin cevap yazdığı mektuptan son parasını oğlu için verdiğini anlıyorsunuz. Eugene annesi ve kız kardeşinden aldığı para ile kendine özel kıyafetler diktiriyor ki afili gözükebilsin. Bir aile büyüğünün de yardımıyla girdiği burjuva ortamlarında zengin bir kızın kalbini çalarak kısayoldan sınıf yükselmeyi hedefliyor. Paraya verilen değerin insan canından üstün olması: Vautrin karakteri bir suçlu, hapishane kaçkınları tarafından saygı duyulan, lakabı “Azrail-Çatlatan “ olan birisidir. Kendisinin tirat attığı o kadar çok kısım var ki sanki Honore de Balzac hayat ile ilgili gözlemlerini Vautrin karakterine yükleyerek okuyuculara aktarmış. Eugene’in gözlerindeki hırsı okuyan Vautrin pansiyonda kalan, zengin babası tarafından üvey evlat muamelesi gören Victorine Taillefer adlı kızın abisini 200 bin frank karşılığında öldürtmeyi teklif eder. Bu kız Eugene’e oldukça aşıktır ve evlenme teklifine hayır demeyecektir. Abisi ölünce 1 milyon franklık servete konacak Victorine karakteri, Eugene ile evlenince bu mirası paylaşabilecektir. Vautrin kızın abisini öldürtür fakat Eugune kız ile evlenmek istemez. Liyakatsizlik: Yine Vautrin karakteri ile Eugune arasındaki konuşmada Vautrin bu hukuk öğrencisine hakim, savcı bile olsa arkasında dayısı yoksa kırsalda üç kuruş maaş alıp, emekliliği bekleyeceğini söylüyor. Aslında bir önceki bölümde bahsettiğim 200 bin frankı alabilmek için Eugene’i kamçılıyor. Acımasız Dedikodular ve Karalama Kitaptaki ana karakterlerin kaldığı pansiyonun sahibi Madame Vauquer ile diğer karakterler arasında geçen dedikodular oldukça acımasız olabiliyor. İlk başlarda pansiyonun en iyi odalarından birisinde kalan Goriot Baba’yı para istemek için ziyarete gelen öz kızlarını hayat kadını zannedip haklarında atıp tutuyorlar. Bunun dışında özellikle maddi temelli yapılan dedikodular da toplum problemlerinin birer yansıması. Paran varsa değerin var, yoksa… Goriot baba karakteri ise kızlarına takıntılı derecede bağlı bir erişte ustasıdır. İnsanların açlıktan kırıldığı Fransız İhtilali ve öncesi dönemde sattığı hamur işleriyle oldukça zengin olmuş birisidir. Bu servetinin çoğunu kızlarının evliliği için harcamıştır. Tek derdi onların refah içerisinde yaşamasıdır. Kızları dünya evine girdikten sonra da babalarından para istemeye devam etmiştir. Ne zaman ki babalarının paraları bitmiş kızları uğramaz olmuştur. Sevgi Kavramının Yitirilmesi Toplum içerisinde sevgi kavramı oldukça geride kalmış durumdadır. Goriot Baba parası olan ve tek isteği kızları tarafından sevilmek iken halk ise sadece para, ün, şan, şöhret peşindedir. Kızlarına olan sevgisi Goriot Baba’nın gözüne öyle bir perde indirmiş ki genel olarak insanların nasıl bir şeye evrildiğini görememektedir. Ölem döşeğinde dahi hayırsız kızlarının betimlemelerini yapmaktadır. Hatta görüşmeme sebeplerini damatlarının izin vermemesine bağlamaktadır. Halbuki durum öyle bir noktaya gelmiştir ki kızları babalarının bütün maddi kaynaklarını sömürdükten sonra cenazelerine gitmeye hatta cenaze masrafları için bir eşyasını satmaya bile tenezzül etmez. Kitapta çözümlemesini yaptığım, bir toplumda zengin fakir arasındaki farkın çok fazla olmasının açabileceği sıkıntıları başlık başlık verdim. Şimdi ise mekanlara değinip, bir sonuçla bu unutulmayacak eserin incelemesini tamamlayacağım. Yine mekanlar da ekonomik makasın açıklığını yansıtacak şekilde seçilmiş. Olaylar ya çok fakirlerin kaldığı ucuz bir pansiyonda, ya da malikanelerde, lüks balolarda geçiyor. Kitabın yazıldığı dönemde nasıldı bilmiyorum fakat dizi, filmlerde, fotoğraflarda gördüğümüz kendine has büyülü bir havası olan Fransa sokaklarının esintisini romanda alamadım. Yani Honore de Balzac’ın bu kitapta orta kesime hiç değinmediğini aslında mekan seçimlerinden anlayabiliyorsunuz. Eugene karakteri ise ya sefil ya da gösterişli mekanlarda bulunduğu için fakir ve zengin kısmı gözlemleyebiliyor. Gösterişli elbiseleriyle girdiği zengin ortamlarının aslında hiç hayal edildiği gibi insana mutluluk vermeyeceğini, riyakarlığın, aldatmanın, sahte duyguların kol gezdiğinin farkına varıyor. Sonuç olarak, kitap Goriot Baba’nın hüzünlü hikayesi gibi gözükse de muntazam bir şekilde toplumsal eşitsizliği anlatıyor. Fransa’da yaşanan ekonomik buhran bir Burjuva Trajedyası oluşturmuş halkı insani değerlerden uzaklaştırmıştır. Goriot Baba ise içindeki sevgiyi bastıramamış, kızları bile olsa en ufak babalık haketmeyenlerin ölçüsüz üzerine düşmüş ve kalbi kırık ölmüştür. Fakat hangi toplumda, hangi zamanda, hangi ekonomik durumda olursa olsun aşırılığın sonu her zaman hayal kırıklığıdır. ATH- 29/12/2021
Goriot Baba
Goriot BabaHonore de Balzac · Can Yayınları · 201715bin okunma
·
171 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.