Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

“Kadın ya da kadınların hakları" denilince ne anlıyoruz? Nedir kadınlara bugüne kadar tanınan en geniş haklar? Yaşama hakkı mı, üreme hakkı mı ya da ürememe hakkı? Kadın cinselliğini özgürce yaşayabilir mi? Aile planlamasında söz hakkı var mıdır? Sağlık hakkına sahip midir, her ihtiyaç duyduğunda erişebilir mi? Temel eğitim, mesleki ve teknik eğitim, kültürel gelişim imkanlarına sahip midir kadın bugünkü modern toplumda? Sosyal güvence altında mıdır kadın? Kamusal hizmetlerden ayrımsız, eşit bir şekilde yararlanabilir mi? En yaşamsal haklardan birine, barınma hakkına sahip midir? Meslek edinme hakkı, çalışma, üretime katılma, istihdam edilme hakkı mevcut mudur? Seçme ve seçilme hakkı gerçekten söz konusu mudur kadınların? Kadın bu temel sorularda vurgulanan doğuştan gelen birey ve insan olma haklarına sahip midir? Hiç sahip olmuş mudur tarihte? Bütün bu soruların cevabı, EVET! 21. yüzyıl Türkiyesi'ndeki biz kadınlara hayal gibi gelen bahsi geçen tüm bu haklara, sadece kağıt üstünde değil toplumsal yaşantının her anında sahip devrimci Küba'nın kadınları bugün. Bu haklar 60 yılı aşan bir süreçte, kıran kırana bir mücadele ile Kübalı kadınlar tarafından elde edildi. Engels'e ve kadın antropolojisine girmek ana çıkış noktası olsa da savrulma riskini bertaraf etmek için tek cümle ile yetineceğim. İlkel komünal toplumda, kadının toplumsal olarak eşit varlığı, önce köleci, sonra feodal ve nihayetinde kapitalist üretim ilişkilerinin bir sonucu olan eşitsizlik, atasoyluluk ve erkek egemen kültürün ortaya çıkması gibi nedenlerle toprak altına gömüldü. Üretim ilişkilerinin tarihsel olarak gelişmesi, yeni maddi koşulların ortaya çıkması ve kültürel alanda tahakkümün belirleyici olmasına paralel olarak erkek cinsiyetine lütfedilen bazı haklara da sahip olamadı asla kadınlar. Kadını ikincil bir konuma iten bu alışılageldik ve aşağılık düzen, Ekim Devrimi ile ilk olarak öncü SSCB'de, sonrasında ise kurulan tüm sosyalist ülkelerde yerle bir edildi! Küba Cumhuriyeti ise günümüzde bunun en güzel ve biricik örneği... Küba'da Fidel'in "devrim içinde devrim" olarak tanımladığı kadınların kurtuluş mücadelesi 63 yıldır sürüyor ve muzaffer Küba Devrimi'nin yıldönümünde bize ilham vermeye devam ediyor. Kadınlardan bağımsız hiçbir devrim tarihte var olmamıştır ve Küba da bu genel geçer kuralın dışında kalmamıştır. Günümüzde kadın hakları savunucusu olma iddiasındaki herkesin bu 63 yıllık süreci masaya yatırıp, en ince ayrıntısına kadar incelemesi elzemdir bana göre. Bu yazı da, doğrudan bu amacı güder... Küba Devrimi’nin yıldönümünde; ilk gününden bu yana sosyalist devrim mücadelesinin içinde yer alan, devrimi sırtlanan, gerçek kılan, sonrasında devrimi yaşatan tüm adı bilinmeyen kadınlara minnetle, onların nezdinde Vilma'yı, Haydée'yi, Celia'yı selamlayarak başlayalım... Devrimin hemen ardından 23 Ağustos 1960’da sayıları 70 bini bulan üyenin katılımıyla Vilma Espin’in öncülüğünde kurulan Küba Kadınlar Federasyonu (Federación de Mujeres Cubanas- FMC) bugün Küba'daki kadın nüfusunun yüzde 90'ından fazlasını kapsayarak dünyanın en büyük örgütlü kadın güçlerinden biri olmaya devam ediyor. Kübalı kadınların haklarına dair bütün kazanımların mimarı ise sosyalist cumhuriyet ve kadınların bu örgütlü gücünün ta kendisi. FMC'siz ne Küba'da ne de dünyada kadın hakları mücadelesinden bahsetmek mümkün olamaz. FMC, kadınların attığı en ileri ve varlığını hala koruyan adımın adıdır tarihte; yadsınamaz, inkar edilemez. FMC Küba'da sosyalist devrimin yarattığı sınıfsal temelli bir temsil ve mücadele aygıtıdır. Cinsiyet merkezli feminist mücadele ile bağdaşmaz, bağdaşamaz. Devrimin hemen akabinde kurulan, tabandan tavana örgütlenen FMC'ye Küba’daki 14 yaş üstü tüm kadınlar üye olabilmektedir. Halk İktidarı Ulusal Meclisi’ndeki Çocuk, Gençlik ve Kadın Hak ve Eşitliğinden Sorumlu Sürekli Komitesi ile FMC yasama ve yürütme çalışmalarına katılmaktadır. Bu komitenin sekreterliği FMC başkanı tarafından yapılmaktadır. Dolayısıyla Halk İktidarı Ulusal Meclisi’nde yapılan her türlü yasal düzenleme, konusu ne olursa olsun, öncelikle FMC’nin görüşüne sunulmakta, cinsiyetler arası eşitlik perspektifiyle denetimden geçirildikten sonra onaylanmaktadır. Buna ek olarak FMC'nin bakanlık çalışmalarını, yazılı ve görsel basını da cinsiyet ayrımcılığı konusunda titizlikle denetlediğini eklemeliyiz. Küba’da kadınların sosyal ve kültürel hayata, üretime ve kamu yönetimine katılımları yasalar ve anayasa ile güvence altına alınmıştır. Kadınlar yasa yapıcısı ve uygulayıcısı olarak kamu yönetiminde doğrudan görev alırlar. Devrimin ilk aşamasında kadının eğitimine, sağlığına ve üretime katılımına öncelik veren FMC, ülke ekonomisinin düzelmesi ile birlikte 1970’in başından itibaren kadının kurtuluşu mücadelesini kadının eşitliği, sosyal ve kamusal hayattaki yeri eksenine doğru genişletti. 1975'de yürürlüğe giren Aile Yasası ve hemen ertesinde 1976’da tüm ülkede geniş tartışmalar ile şekillenen ve büyük bir katılım ile referandumda onaylanan ilk Sosyalist Anayasa ile kadının statüsü teminat altına alınmış ve “kadın” başlığının devrimin önceliklerinden biri olduğu tescillenmiştir. Küba sosyalist deneyimde olduğu gibi kadın mücadelesi konusunda da oldukça özgün bir örnektir. Küba Devrimi’nin öncü kadroları kadın sorununu süreç içerisinde çözülecek bir mücadele başlığı olarak görmemiş, hemen devrimin başında cinsiyet eşitliğinin temelleri sağlam atılarak ısrarlı bir şekilde kadına yönelik ayrımcılığa ve maçoluk kültürüne karşı hem yasal hem de sosyal hayatta mücadele başlatılmıştır. Ayrıca FMC devrimin içinde doğan ve hemen devrim sonrasında kurumsallaşan ilk örgüt olma özelliğini de taşır. FMC ve Küba’nın devrimci kadınları “okuma yazma seferberliği” sayesinde cehaletin kökünün kazınmasına öncülük etmişlerdir. 1991’de SSCB’nin dağılması sonrası yaşanan özel dönemde toplum sağlığını tehdit eden Deng Ateşine karşı başlatılan ikinci iş seferberliği olan “sivrisineklere karşı savaş seferberliği”nde en ön safta yerlerini almıştır. Aynı zamanda Kübalı kadınlar Raul’un tabiri ile “muhteşem bir gökkuşağını andıran ırkların beraberliğini temsil ediyor” ve Küba’da bir zamanlar neredeyse kalıtsallaşmış olan ırkçılığa karşı mücadelede de yerini alıyordu. Küba Komünist Partisi her zaman cinsiyetler arası eşitliği sosyalist ülkenin inşasında önemli bir şart ve gösterge olarak gördü. Bu yüzden kadın mücadelesi -başta Fidel- Küba Komünist Partisi tarafından her daim gündemde tutuldu, kadınların kurtuluşu mücadelesinin sönümlenmesine ya da geriye gitmesine asla izin verilmedi. FMC’nin ilk gündemlerinden biri köylü kadınların eğitimiydi. Kırsal bölgelerde açılan okullarda eğitim alan kadınlar kadrolaşarak öğrendiklerini kendi köylerine de taşıdılar ve zaman içinde kitleler halinde çalışma hayatına dahil oldular. Diğer yandan kadınlara ilkyardım eğitimleri de verildi. Batista diktatörlüğü döneminde işsizlik nedeni ile fahişeliğe zorlanan kadınlar için rehabilitasyon programları yürütüldü. Bu programlar dahilinde kadınlar psikolojik destek aldılar ve ardından teknik ve mesleki eğitimler alarak çalışma hayatına katıldılar. Öte yandan devrim öncesi kentlerde kadınların diğer yaygın işi hizmetçilikti. Hizmetçiler devrimci hükümetin kurduğu okullarda okuma yazma, temel matematik, terzilik, muhasebe, sekreterlik gibi meslek alanlarında eğitimler aldılar. Tüm bu eğitimlerin yanında kadınlara, karşı devrimle olan mücadelede en büyük silahları olan “Devrimci Eğitim” kursları verildi. Sabotajların ve ablukanın başladığı, emperyalizmin ekonomik, kültürel ve askeri olarak devrimci Küba’ya karşı saldırıya geçtiği bu dönemde kadınlar ideolojik alanda da gelişti. Köylü ve kentli kadınların eğitimlerinde ilk aşamayı tamamlayan devrimci iktidar hızla kitleleri istihdama kazandırdı. Kadınların evdeki sorumluluklarını azaltmak amacıyla yaygın bir şekilde kreşler ve anaokulları açıldı. Aile Yasası ile ev işleri ve çocuk bakımında, kadın ve erkek arasında eşit görev ve sorumluluklar belirlendi, yasa hızla uygulamaya konuldu. Okur yazarlık kazanılması sonrası önce 8, daha sonra 9 yıla çıkarılan temel eğitimle birlikte kadınlar bir yandan çalışma hayatıyla üretime katılırken diğer yandan üniversitelerin ya da teknik okulların düzenlediği kurslara katılmaya başladı. Pek çok kadın bilim, tıp, mühendislik, ekonomi gibi alanlarda uzman oldu. 1976-77 yıllarına gelindiğinde eğitim gören yetişkin nüfusun yüzde 37’sinden fazlası (260 bin) kadındı. FMC ayrıca kadınların politik hayata katılımını teşvik ediyor, spor faaliyetlerine katılmalarını sağlıyor ve destekliyor, kırsal alanda tarım ekiplerinde kadınların etkin roller üstlenmesini sağlıyordu. FMC broşürlerinde Kübalı kadınların sosyalist inşanın tüm aşamalarında etkin ve tam olarak yerini alması sağlama hedefi özellikle betimleniyordu. Kitlesel olarak bilinç yüklenen, ideolojik olarak her göreve hazırlanan, kalifiye uzmanlar olarak meslek edinen, kadın ve aileye dair yasalar ile eşitliği garanti altına alınan, sosyal ve kültürel hayattaki uygulamalar ile bu yasal hakları pratikte de hayata geçirilen kadınlar artık her alanda, her koşulda varlık gösteriyordu. Küba’da evlilikte eşler için haklar ve görevler eşittir. Eşler evin geçimi ve çocukların kapsamlı eğitimi gibi konularda ortak sorumluluk paylaşırlar. Önemli bir ek olarak Küba’da evlilik içi yada dışı doğan bütün çocuklar aynı haklara sahiptir. Kadınlar aile yaşamında, iktisadi, siyasi, sosyal, kültürel ve toplumsal alanların tamamında erkekler ile eşit haklara sahiptir. Küba’da çocuklar için gündüz bakımevleri, kısmi ve tam zamanlı yatılı okullar, yaşlı ve emekli evleri ile rehabilitasyon merkezleri kamusal bir hizmet olarak örgütlenir. Bunun yanında devlet tarafından yemekhane, çamaşırhane gibi hizmetler de verilir. Böylece çalışan tüm aile bireylerinin ev içi sorumlulukları azalır. Kadın ve erkek her birey bugün Küba’da kapitalist dünyada bizlere para karşılığında satılan tüm bu temel ihtiyaçlara ulaşma ve barınma hakkına doğuştan sahiptir. Küba’nın gelişkin sağlık sistemi kadın ve çocuk sağlığına ayrıca önem verir. Çalışan kadınlar doğum öncesi ve sonrası ücretli izin kullanır. Bu izin sonrasında kadınlara annelik faaliyetlerini kolaylaştırıcı iş imkanları sunulur. Küba’da doğumların %99.9’u tam teşekküllü hastanelerde gerçekleşmekte, geniş kapsamlı ulusal aşı programı sayesinde çocukların %99,5'i önlenebilir 13 tür hastalığa karşı korunmaktadır. Küba dünyanın en düşük bebek ölümü oranına sahip ülkelerin başında gelir. Ortalama kadın ömrü 80 yılın üzerindedir. Küba’da kadınların anne olma yada olmama hakları yasalarla güvence altına alınmıştır. Kürtaj bir haktır ve bu sağlık hizmeti devletin tam teşekküllü hastanelerinde ücretsiz olarak verilir. Zihinsel engelleri ilgili kurullarca saptananlar ve suç işleyerek oy kullanma hakkını kaybedenler hariç 16 yaşını dolduran her Kübalı oy kullanma hakkına sahiptir. Halk İktidarı Ulusal Meclisi’ne milletvekili seçilebilmek içinse 18 yaşından büyük olmak gerekir. Seçimlerde gözetmenler Küba’nın geleceği olan çocuklardır. Tüm halk toplumsal ve kitlesel örgütlenme hakkına sahiptir. Küba’da kadının bedensel ve psikolojik bütünlüğü yasalarla teminat altındadır. Yerel yönetimlerin oluşturduğu ve her ilçede bulunan Kadın ve Aile Evleri, FMC’nin tüm adaya yayılan kitlesel örgütlü gücü ve temsilcilikleri, yine FMC’nin Kadın Eğitim Merkezi ve Kadın Araştırma Merkezi gibi kurumları yasaların uygulanmasının denetiminde etkin olarak rol almaktadır. Cinsel eğitim tüm eğitim kurumlarının müfredatında yer alır. İlkokul ve ilkokul öncesi çocuk yuvalarında “oyunlar” şeklinde cinsel eğitime yer verilir. Küba'da çiftlerin gönüllü birlikteliği esastır, gerici dayatmaların toplumsal baskısı söz konusu değildir, evlilik dışı birliktelik yasadışı değildir. Böylece kadının ve bu birliktelikten doğan çocukların hakları korunur. Evlilik bir ekonomik ve sosyal bir çıkar kurumu değildir, sevgi üzerine kurulur. Geçmişin karanlık ve gerici kültürünün etkisi ile LGBT bireylere yönelik ayrımcılık konusunda devrimin ilerleyen yıllarında pek çok ileri adım atılmıştır. Eşcinsellik suç olmaktan çıkarılmış, 2008 yılından beri Küba hükümeti, trans Kübalılara cinsiyet geçiş ameliyatını ücretsiz olarak sunmaya başlamıştır. Kapitalist ülkelerde önü kesilemeyen trans cinayetlerinin sayısı Küba’da sıfır! Yıllardır Havana’da her mayıs ayında “Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş” düzenleniyor. Vilma Espin ve Raùl Castro’nun kızı Mariela Castro’nun başkanlığını yaptığı Küba Ulusal Cinsel Eğitim Merkezi (CENESEX), LGBT bireylerin eğitimi, örgütlenmesi, yasal haklarının korunması ile toplumsal, iktisadi, siyasi ve kültürel hayatta yer bulup bu yerlerin sağlamlaştırılması konusunda kararlılıkla çalışmalarına devam ediyor. 60 yıldır süren emperyalist ablukaya rağmen bütün bu ilerici gelişmelerin öznesi Kübalılar, ülkelerine dair bir “cennet” tasviri çizilmesinden özellikle rahatsız. Her fırsatta alınacak daha çok yolları olduğunu dile getiriyorlar. Kısaca Küba’da ilerleme devam ediyor… Kadının varlığının son derece somut olduğu Küba’da sosyalist toplumun inşasında kadınların etkisi yadsınamaz. Kadınların omuzlarında yükselen Küba Devrimi'ne 63. yılından selam olsun! HASİBE ÇELEBİ - BEYOĞLU KDK
·
503 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.