Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
·
Puan vermedi
NEKRE Yeniden merhaba arkadaşlar. Başlamadan önce kitaba ulaşmama vesile olan Halit Yazıcı beye çok teşekkür ederim. Yeni bir kitapla yeni bir dünyanın kapılarını açtık. Kitabın adıyla başlayalım: Nekre. Nekre istenmeyen bir şeyin adının yerine kullanılan bir kelime. Ben de yeni öğrendim. Enteresan tarafı gözümden kaçmadıysa bu kelime kitabın içinde hiç kullanılmamış. Ama konusu itibarı ile tam olarak oturmuş ve yerinde bir seçim olmuş. Ben liseyi yatılı okudum. Gece 23.00 de ışıklar sönünce bir ranzaya toplanır birbirimize cin peri hikâyeleri anlatırdık. Orada dinlediğim benzer bir olayla karşı karşıya kalınca doğrusu şaşırmadım değil. Yine ortaokul 2. veya 3. sınıftayken (1981-1982) akrabadan genç ve güzel bir ablamızın benzer sorunlar yaşadığına şahit olduğum için ben böyle şeylere ve tıbbın çaresiz kaldığı yerlerde manevi ilimlerin çözüm olduğuna inanırım. İşte ilim ile bilimin tam olarak ayrıldığı noktayı burada görebiliriz. Tıp müspet bir bilimdir. Ama ilim dediğimiz zaman manevi bilim de müspet ilim de içine girer. Neyse dağıtmayalım. Yine dayım rahmetli iyi bir hocaydı, bu tip şeylere bakmazdı ama bu konularda bilgisi çok fazlaydı. Oldukça ilginç ve sıra dışı şeyler dinlediğim olmuştur. Kör olası corona dayımı da yedi. Bu kadar bilgilendirmeden sonra kitap hakkında konuşabilirim. Yaşanmış bir hikâye. Yaşanmış hikâyeleri anlatmak zordur. Çünkü yavaş ilerler, aksiyonu az olduğu için bazı noktalarda sıkıcı olur. Kurgu katarsanız yaşanmışlıkları bozarsınız. Yazarın eli kolu bağlıdır böyle durumlarda. Bu kitabımızda bu standartların içinde bir kitap. Anlık olarak yaşananları iyi anlatabilmenin heyecanıyla olsa gerek aynı anlamı ifade eden tekrar cümleleri fazlaca var. İkinci üçüncü kez yaşanan aynı şeylerde neredeyse kopyala yapıştır şeklinde anlatılmış. Buralarda ya farklı cümleler kullanılmalı ya da sembolize örnekler verilmeliydi. Bu kitabı hem daha etkili hem anlaşılır hem de kolay okunur hale getirirdi. Başka kitabını okumadım ama yazarımızın kalemi de biraz durağan. Yazdıklarında heyecanını hissetmiş olmama rağmen bazı noktalarda tıkandığını düşünüyorum. Bir de kararsızlık var sanırım acaba burayı yazarsam yaşayan kişi ne der diye tereddütler gördüm sanki. Kitabın sonunu bağlaması Oblomov’a benzemiş bunu çok beğendim. Büyü deyince hepimizin aklına farklı şeyler gelse de ortak nokta kötülük. Burada ister istemez şunu hatırladım. Habil öldüğüne göre Hepimiz Kabil’in torunlarıyız ve biraz kötü yanımız ağır basıyor. Sebebi bu mudur bilmiyorum ama bir insan diğerine niye büyü yapar? Kıskançlık ya da diğer adıyla haset bu kadar güçlü bir duygu mudur? Evet güçlüdür. En az kibir kadar güçlüdür bence. Nitekim kitapta da bu anlatılıyor. Bize film ya da kitaplarda yıllarca bize hocaları, kadın düşkünü, aç gözlü, sahtekâr olarak anlattılar. Bunun bir dayatma olduğunu fark ettiğimde askerliğim yeni bitmişti (1992). Eminim gerçekten sahtekâr hocalar da vardır. Ya da oralarda anlatıldığı gibi olanlar da vardır. Ama onların çok az bir kesim olduğunu bilmeliyiz. Çok iyi işler yapan hocalarımızda var ve daha fazla. Köylerde ücretsiz matematik vs. dersi veren de gördüm, maşının yarısını köylüye harcayanda. İnsanlar birkaç kelime bir şey öğrensin diye gecesini gündüze katan da. Yazarımıza teşekkür ediyorum burada hocalara isnat yapılmamış. Bence kitapta bir mesajda böyle verilmiş. Sonuç olarak yer yer sıkılsanız da kitap oturaklı, iyi bir kitap. Okuyandan aldığı zamanın hakkını veriyor. Tavsiye ederim. şimdiden de iyi okumalar dilerim.
Nekre
NekreÇiğdem Köroğlu · Sıfır Yayınları · 202074 okunma
··
213 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.