Gönderi

Vesîletü'n-Necât
O devirde Bursa'da bir vaiz, bir vaazında Bakara sûresinin 285. âyetinde geçen "Allah'ın peygamberlerinden hiç birinin arası nı ayırmayız" kısmını tefsir ederken, Bu âyete göre ben Hazreti Muhammed'i, Hazreti İsa'dan üstün görmem? deyince dinleyenler arasından bir âlim ayağa kalkarak: "Hay cahil! Sen tefsir ilmini bilmiyorsun. Âyetlerin nâsihinden mensûhundan, müteşâbihinden haberin yok. Peygamberler arasında fark yoktur demekten maksat peygamberlik vazifesi bakımındandır, üstünlük açısından değildir. Eğer âyet senin dediğin gibi tefsir edilse hiç Bakara sûresinin 253. âyetinde 'O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık' denilir miydi" diyerek vaizi susturmuştu. Fakat orada bulunan bazı cahiller vaizin tarafında yer almış kafalar karışmıştı. Bu duruma çok üzülen Süleyman Çelebi, Allahü Teâlâ'nın habibi Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa'nın faziletini bildirmek üzere Vesiletü'n-Necat isimli eserini kaleme aldı. Vesiletü'n-Necat, ana hatlarıyla, tevhid, münacat, dua, âlemin yaratılış sebebi, Peygamber Efendimiz'in ruhunun yaratılışı, insanın yaratılış sebebi, Peygamber Efendimiz'in doğumu, medhi, mucizeleri, miracı, hicreti, bazı vasıfları ve vefatı ile hatime meydana gelir. Mevlit'e hemen her asırda nazireler yazılmıştır. Ayrıca kütüphanelerde el yazması çeşitli şerhleri vardır. Süleyman Çelebi, Ahmed Paşa'nın oğlu ve Orhan Gazi'nin silah arkadaşı olup Muhyiddin-i Arabi'nin Fusûsü'l-hikem'ine bir şerh yazan Şeyh Mahmud'un torunudur. Kültürlü bir aileden gelen ve çok iyi bir eğitim alan Süleyman Çelebi Sultan Yıldırım Bayezid Han Hazretleri'nin zamanında Divan-ı Hümayun imamı olmuştur. Çelebi" unvanı kendisinin aynı zamanda árif ve kâmil bir kimse olduğunu ortaya koymaktadır. Kabri Bursa'da, sıcak sular semti Cekirge Caddesi'nde bulunmakta ve ziyaret edilmektedir.
Sayfa 212
·
211 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.