Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

🔖 Kirli Ortaklığın Siyaseti ve Kulluk Dayatması Kul şark kurnazlığının sömürgeci kültüründen din kılığında bizim kültürümüze sızdırılmış bir biat ve itaat ettirme yöntemidir. Türklerin inancında yaratan ile duyunc arasında komisyoncu olmadığı için kula kulluk yoktur. Bu toplumun yüzde doksan dokuzu müslumandır yalanı işte bu kul sayısını artırmak için kullanılan bir algı operasyonunun ürünüdür. Duyunç ölçer yoktur. Hiç kimse bir başkasının dini inancını ölçemez. Mustafa Kemal’in 1925 yılında söylediği gibi; ✓ Sultanlık, korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir,” derken kastettiği insan tipi: kuldur. Kul sözcüğü ilk kez atalarımız Orhun Yazıtları’nda köle ya da hizmetçi anlamına tanımlamışlardır. Türkçe Büyük Lugat’a baktığımızda, “kul”un emir dinleyen hizmetkâr olduğunu öğreniyoruz. İtaat eden, hizmet eden; insan, melek ya da cin suretindeki mahlûka “kul” deniyor. Kul hakkı itaat edenleri uyuşturmak için yapılan bir siyasetin söylemidir. Kendinize ait olmayan bir şeyi, her ne şekilde olursa olsun haksız yoldan elde etmeye kalkıştığınız anda kulun hakkına tecavüz etmiş oluyorsunuz. Bunun yanı sıra ölçü ve tartıda hile yapmak, emanete hıyanet etmek, kumar, tefecilik, zimmet, irtikâp vb. kul hakkına tecavüz kapsamında görülüyor. Bunlar çok faydalı kurallar. Yalnız uygulanmadıktan sonra ne anlamı var. Dinin bunu savunmuş olması ne ifade eder. Dini siyasete, niyetine alet edenler olduktan ve uygun hareket etmedikten sonra! İslam dininin peygamberi vahşi bedevi kabilelerini devlet yapısı içinde birleştirerek yeni bir toplum düzeni kurmuş ve kanun hükmünde kurallar koymuş. “Kul hakkı” kavramı bu bağlamda anlam kazanıyor. Günümüzde hiçbir anlam taşımıyor. Anayasa’da ve kanunlarda tanımlanmış “kul” diye bir kavram yoktur. Birey, Devlet’in ya da siyasî iktidarın kulu değil, yurttaş olarak tanımlanmıştır. Yurttaşlık kavramı dini inanç ve etnik köken farkı gözetmeksizin birey ile Devlet arasında kurulan ilişkiyi ifade eder. Siyasilerin ağzından ise kul hakkı düşmüyor. İktidar olmak isteyen ana muhalefet lideri iktidar olduğunda kul hakkını yedirmeyeceğini söylüyor. Yurttaş demek zor geliyor niyetleri zincire vurulmuş işbirlikçilere! Anayasadan bihaber olan bu zihniyet birde kalkıp yeni Anayasa yapacağız diyor. Anayasaya yurttaş yerine kul mu yazacaksınız? Sosyal demokratsan eğer, halkın örgütlenme hakkını, ifade, toplanma, gösteri ve yürüyüş özgürlüğünü savunacaksın. Yani halkın, işçinin çiftçinin, memurun emeklinin, öğrencinin kendi hakkını savunması ve kazanması için gerekli ortamı hazırlamayı, özgürlük yollarını açmayı vaat edeceksin. Kul hakkını savunmak sana mı kalmış? Dinci ideoloji onu fazlasıyla yapıyor zaten. Onun gibi olursam iktidar olurum diyorsan rüyanda görürsün. Saray, kul yerine koyduğu insanlara sadaka dağıtır gibi yardım yapıyor, en yakın kullarını zengin ediyor, uzak kullarını paradan, maldan ve candan eksiltmeyle sınıyor, itaatsiz kullarını her gün azarlıyor. Cumhuriyet Halk Partisi buna mı aday? Cumhuriyet ve Halk kelimelerinden utanır insan ağzına kul sözcüğünü almadan önce! Sen kulun değil yurttaşın hakkını savunacaksın ki aranızda bir fark olsun. Hasmının söylemini taklit etmeye çalışan, kendi fikirsizliğini, programsızlığını açığa vurmuş olur. Aslı dururken kimse taklidine yüz vermez, oy da vermez. Muhalefet olarak yıllardır yenilme sebebini umarım geç kalmadan anlarsınız. Bu ülkeye en büyük kötülüğü bu muhalefet tarzı vermiştir. Bu iktidarın sigortası bu muhalefettir. NATO partisi de öyle… Seçmenlerine kul diye sesleniyor. Bir kul hakkı lafıdır gidiyor… Korkarım bu gidişle insanlar yurttaş olmadıklarına, Saray’ın kulu ve parti başkanlarının kulu olduklarına inanacaklar. Mustafa Kemal Atatürk, Onuncu Yıl Nutku’na başlarken, “büyük Türk milletinin bir ferdi olarak” konuştuğunu özellikle belirtmiştir. Hitler’in Führer, Mussolini’nin Duçe, Stalin’in Vojd diye anıldığı 1933 yılında, askerî zaferler kazanmış, monarşiyi devirip cumhuriyet kurmuş, Devrim yapmış bir liderin, kendisini “milletin bir ferdi” olarak tanımlaması sahip olduğumuz en büyük tarihi değerlerden biridir. O konuşmasında Mustafa Kemal, halka “Yurttaşlarım!” diye hitap etmiştir. Halka “kul” diyemezsiniz, yurttaş diyeceksiniz! Kul’un değil yurttaşın hakkını savunacaksınız. Anayasa’da laiklik ilkesi durduğu sürece siyasetçi dini göndermelerle konuşamaz, yurttaşa “kul” diyemez; iktidara gelecekse, “Allah’ın izniyle” değil, özgür yurttaşların iradesiyle gelecektir. Kul hakkı yoktur, özgür yurttaşların yasalarla belirlenmiş hakları vardır. Siyasetin görevi yurttaşların bu hakları kullanmasını kolaylaştırmaktır. Egemenlik devrimle millete verilmiştir. Onu bu milletten kimse alamaz. Aldığını sananlar da yakında tarih olur. Türkiye önümüzdeki yıllarda hangi badirelerden geçerse geçsin, tarih ve coğrafya siyasete yurttaşa yurttaş demeyi, “kul”un değil yurttaşın hakkını savunmayı kesinlikle öğretecektir. Düşmanının kim olduğunu bilmeyen kendini savunma olanağı bulamadan yenilir. İkiyüzlü batının oyuncağı olmuş içeride ki her taşeron bize adeta düşmanlık etmektedir. Anayasada millet kendisine yurttaş denilmesine karar vermiştir. Hiç kimse kendini milletten üstün bir yere koyarak Anayasada olmayan bir tarif ile suç işleyerek bize bir dayatmada bulunamaz. [] Önder KARAÇAY []
·
107 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.