Gönderi

592 syf.
8/10 puan verdi
Üstat Selçuk Uygur'un çevirisi ile 2. Dünya Savaşı külliyatında eksik kalan bir noktaya konmuş olan bir sağlam tuğla daha. Aslında bu kitabın öncesinde Hüsrev Gerede'nin 1939 - 1942 yılları arasındaki Berlin Sefareti anılarını okuyarak bu esere başlamayı düşünüyordum ama merak kediyi bu sefer öldürdü, nefsime yenildim diyelim. İşin şakası bir yana 2DS üzerine sürekli çeşitli kaynakları fırsat buldukça okumaya çalışıyoruz ama farkında olmadan bazı soruları da kendimize sormadan da öyle geçip gidiyoruz. İtiraf etmem gerekirse Çöküş'ü okuyana kadar Almanların imha derecesinde savaşa devam etmelerindeki motivasyonun sebebini ben de kendime sormamıştım: Sahi süreç belli, netice belli. Eee? Bu soru çok basit ve cahilce sorulmuş gibi görünebilir ama alınan cevaplar hiç de öyle değil. Kitap bu soruya çok katmanlı ve çok yönlü açıdan cevap veriyor, "untermensch" olarak kabul edilen en alt halk tabakalarından tutun, sıradan halktan en üst reich kademesine kadar hatta yeri geldiğinde kişi bazlı da olmak üzere, tabaka tabaka olaylara bakış açılarını kronolojik bir biçimde sağlam kaynakçalara başvurarak okuyucunun önüne cevapları çeşitli etiksel ikilemlerle beraber sunuyor, öyle ki ben olsam ne yapardım acaba diye düşünmeden edemediğiniz ama cevaplarının da sizde olmadığı soruları kendinize sorarken buluyorsunuz. Kaynakça demişken, kitabın neredeyse her sayfasında bir atıf mevcut, bu yönüyle bile konunun nasıl derinlemesine ve ciddi ele aldığını görmüş oluyorsunuz. Çeviriye gelecek olursak, edeceğimiz en ufak bir iltifatla bile Selçuk Uygur'a ayıp ederiz gibime geliyor. Cümle kurulumlarından kitabın ne kadar ağır dille kaleme alınmış olduğunu okurken bile hissedebiliyorsunuz ama işte bu noktada da tecrübe konuşuyor, kitap sizi kesinlikle okurken yormuyor, çeviriye bir kez daha hayran kalıyorsunuz. Tabii ki kitabın eksi yönleri de yok değil, o da eksi olarak kabul edilirse. Öncelikle kitap kronolojik bir şekilde devam etse de kitap aslında her bölümde size aynı cevap veriyor, yani sürecin dramatik bir şekilde değişecek bir durumu haliyle olmadığı için kitabın yarısına geldiğinizde aşağı yukarı kafanızda bir fikir oturuyor ve bir noktadan sonra aynı sorulara aynı cevapları alıyorsunuz. Cevaplar da ise zaten bir sıkıntı yok, sağlam temeller ve doğru neden sonuç ilişkisi üzerine oturduğundan ötürü okuyucuyu -bence- yeterince tatmin ediyor. Şimdi ki istikamet Hüsrev Gerede'nin anıları. Umarım daha önce okumadığımdan ötürü pişman olmam. İyi okumalar dilerim.
Çöküş
ÇöküşIan Kershaw · Kronik Kitap · 202189 okunma
·
844 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.