Gönderi

481 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
2010 yılından sonra yazılmış çağdaş Türk Edebiyatı eserleri arasında ilk 10'a girebilecek kadar iyi bir kitap. Yani 10 kitap saysa insanlar mutlaka Serenad'ı da katarlar bu listeye. Öncelikle kitabın eksiklerinden bahis açmak istiyorum. Livaneli tüm kitaplarında gençlerin diline yerleşmiş bazı kelimeler kullanıp, genç nesli yakından takip ettiğini sezdirmeyi seven bir yazar. Fakat bu durum bu kitapta olduğu gibi çoğu kitabında fazla zorlama. Sözgelimi, kitabın yazıldığı 2011 yılında ya da olayların geçtiği 2001 yılında trendy kelimesi pek de öyle dillere yerleşecek kadar "trendy" değildi. Hiç olmadı. Gençleri takip ediyorum sanıp ergen dergileri mi okuyor bu adam nedir anlamadım. Buna benzer onlarca kelime, kavram oluyor kitaplarında. Bir de basit yazım dili güzel olsa da, detayları satırların içine yedirme, orada kaybedip gizem oluşturma konularında sınıfta kalıyor Livaneli. Bazı şeyler kabak gibi anlaşılıyor daha okur okumaz. Daha 50. sayfada konunun nereye doğru gideceği anlaşılmamalı. Bu yönlerden yazarı oldum olası zayıf bulurum. Tabi bu daha çok bir yazar eleştirisi olarak alınmalı, kitap değil. Kitap her şeye rağmen müthiş akıcı. Su gibi gidiyor gerçekten. Yazarın bir diğer sıkıntısı ise, yine benim okuma keyfimin adeta içine eden -detay vemezse ölecek hastalığı- ndan muzdarip olması. Detay dediysem öyle Yaşar Kemal'in tasvirlerindeki detayları falan beklemeyin. Ben biliyorum detayı bunlar. Son derece gereksiz ve egoist. Ne gerek var bunlara? Hiç de değişmiyor. Her zaman böyleydi. Yok efendim hiç vazgeçemediği Earl Grey çayını koymuş da, Kayseri sucuğunu dolaptan çıkarmış da, Porto şarabıyla şöyle böyleymiş. Ne abi bunlar? Hadi bir iki serpiştir araya hoş bir detay olsun da nedir yani bu mezatta malını öven satıcı gibi her şeyin başında bir ayrıntı vermek? Bilmem hangi şehirdeki bilmem ne binasıyla ilgili hiç gereği olmayan bilgiler, tarihten bazı anekdotlar. Bakın bunların hikâyeye katkısı olsa yazıyı inanılmaz yere taşıyabilecek ayrıntılar olurlardı ama kullanım biçimleri tamamen "bakın ben çok şey biliyorum alın siz de faydalanın hadi yine iyisiniz" kafasında. Evet eleştirim bu kadardı :) Bundan başka bir sıkıntı göremedim. Bahsettiklerim de dediğim gibi kitabın değerinden bir şey kaybettirmiyor. Zülfü Livaneli'nin bu kitapta izlediği anlatıcı biçimi çok hoşuma gitti. Özellikle, iki farklı zamanda bu anlatıcı Maya Duran'ı takip etmemiz ve bu zamanların birbirine yetişip kesişmesini beklemek keyifliydi. Üstelik yazım Maya'nın bir kitap oluşturması şeklinde zekice ve katmanlı olarak ilerliyor. Yani biz hem uçaktaki Maya'yı hem de onun yazdığı kitabı takip ediyoruz gibi. Çok güzel. Etkileyici bir diyalogu buraya da iliştirmek isterim; -Ama benim aklım Süleyman'ın gençlik arkadaşını boğdurmasına takıldı. Niye yaptı acaba bunu? -Normal bir nedenden dolayı, iktidarda olduğu için. -Her iktidar adam öldürür mü? -Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar. -Peki iyi insanlar iktidara gelirse? -Öyle şey olmaz! -Neden? -İyi insanlar iktidara gelemez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137,2bin okunma
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.