Benim yüzüm bir bayram telâşıdır
Küller ve biraz da deniz artıklarıyla
Ben ki çocuklarla büyüdüm ve
(Bu yüzden uzundur ya biraz kollarım)
...
Şimdi bir yolu yürüyoruz ya seninle
Birden üçüncü sınıf bir lokantadayız işte
Bir kadın senin ağzınla gülüyor ve
Ne mutlu ne mutsuz.
Nedir mi mutluluk diyorsun
Bir eylülü gitmek belki de böyle
(Eylül ki en kanayan aydır tarihte)
...
Böyle bir dünyadayız işte yürüyoruz yürüyoruz
İnsan yaşarken bilmez yaşadığını.
Böyle çıktık sonra akşama akşam dediğimize
Bir denize bir denizin birdenbireliğine
Ben aklımdan ağaçlıklı ağaçlıksız yolları geçiyorum
Bir çocuğun yüzünde sanki bir öğle sonuyum
Tam neredeydi şimdi bir türlü çıkaramıyorum
Bir sokak unutmuş sokaklığını gidiyordu
Belki bir resimde yaşamaktan sıkılıp çıkmış geliyordu
Belki de Dul Bayan Suzan Adoni’nin ayininden dönüyordu
Diyordum herhalde bu ikisinden biri olmalı
Bir sokak da çünkü her zaman kendinde değildir
Susuyoruz ve
Sanki dergilerde kalmayı seçmiş şiirler gibiyiz
Hem gün gelir şiirler de eskir biliyorsun
Kalır ama bir yerlerde bir eylülün eylül olduğu
Ben ki dikkatli bir su gibi yaşadım
Seninle ve küllerle.
...
Dedim ki hatırla hatırlamaktır zaman
Bütün dillerde.
Yüzün de odur
Yüzün ki bir ormanın sayısız en sık yerinde
Bir akşamın akşam olduğudur bende
Hem bak tarih de kabarmış bir anıdır
Zaman da. Çarşı gül ağzında
Geçtik denizi öylece indik sonra geceye
Geçmiş gibi bir göğü bir baştan bir başa
İlhan Berk