Gönderi

176 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Kürk Mantolu Madonna, Türk Edebiyatı’ndan alışık olduğumuz kavuşulamayan aşk temalı bir roman. Dili o kadar sade, anlatımı o kadar akıcı ki, iki yüze yakın sayfayı bir oturuşta bitirebilirsiniz. Sanırım efsaneleşmesinin arkasındaki önemli sebeplerden biri de bu. Bu kitabı yıllar önce ilk okuduğumda da, yapacağım işi bitirip tekrar bu kitaba dönmek istediğimi hatırlıyorum. Kitap, bana, ne olursa olsun, insanın sevdiğini bir an bile yanından ayırmaması, onu bırakmaması gerektiğini gösterdi. Bu kitaba yaptığım alıntılar, altını çizdiğim sözcükler yetersizdir, bambaşka bir ruh halinde okunduğunda, bambaşka cümlelerin altlarının çizileceğine eminim. Sayfalar cevherlerle dolu. Hikâye, Raif Bey’in üzerinden ilerliyor. Kitap, yeni işsiz kalmış Rasim Bey’in, Raif Bey ile aynı yerde bir iş bulmasıyla, bu sessiz sedasız, zararsız adamın hayatını merak etmesi ile başlar. Hastalıklarını pek nazlı ve uzun uzadıya dinlenmelerle geçiren Raif Bey’in iş yerinde tamamlaması gereken işleri, Rasim Bey, Raif Bey’in evine götürüp getirmeye başlar. Bu ziyaretlerde Raif Bey’in samimiyetine ve sessizliği altında yatan gizemlere daha da dikkati çekilen Rasim Bey, Raif Bey bir gün hastalığı artınca, kendisinden iş yerlerindeki eşyalarını getirmek istemesiyle, kendisini tüm sorularının cevabına götürecek olayların içinde bulur. Anlatıcı, Raif Bey’in eşyaları arasında duran bir defteri kendisine götürünce, onun yok edilmesini isteyen Raif Bey’e karşı, defterin kendisinde bir gün durmasını, kendisini bu kadar yakın hissettiği bu adamın hakkında bir şeyler öğrenmek istediğini rica eder. Raif Bey bu isteği kabul eder ve başından geçenler kendi defterinden okunur. Raif Bey, Almanya’ya babası tarafından, sabunculuk işini öğrenmesi için gönderilir. Bu amaç uğruna işe girse de, sorumluluklarından sıkılır, babasıyla mektuplaşmalarının arası uzar, hayatta her zaman olduğu gibi, yine kendisini bir boşlukta bulur. Bu boşluk zamanlarında, bir sanat galerisine tesadüf eder. İçeri girip tabloları incelerken, “Kürk Mantolu Madonna” eserine kapılır. Onu gördüğü an, adeta kendinden geçer. “Ben bu kadını yedi yaşımdan beri okuduğum kitaplardan, beş yaşımdan beri kurduğum hayal dünyalarından tanıyordum!” Etkisinden kurtulamadığı bu tabloyu her gün izlemeye gelen Raif Bey ile, günün birinde bir ressam konuşmaya başlar. Tabloya olan merakının sebeplerini öğrenmeye çalışır. Raif Bey, utana sıkıla birkaç cevap verir, kalkar gider. Bir daha da galeriye uğramaz. Bir gece, tablodaki kadına benzettiği bir kadın önünden geçince, onu takip etmeye başlar. Kadın bir gece kulübüne girer. Bu kadar ehemmiyet verdiği kadının, bir gece kulübünde kimlerin mezesi olduğunu düşündükçe içi parçalanır, kendisine kızar. “Onu, kürk mantolu kadını, haftalardan beri uykumu kaçıran insanı, yanında yaşlı veya genç bir hovarda ile bu masalardan birinde bulacağımı ve bu kadar büyük bir ehemmiyet, bu kadar derin bir mana verdiğim kadının nefsini nasıl pazara çıkardığını görünce boş hülyalarımdan kurtulacağımı ümit ediyordum.” Kürk Mantolu Kadın, yani Maria, o gece kulübünün şarkıcısıdır. Şarkı söylerken, Raif Bey’in yanına gelir ve ona içtenlikle gülümser. Programı bittiği vakitse yanına gelir. “Sizi gücendirdim mi? Bir daha gelmediniz.” der. Bu kadın, kendisiyle konuşan ressamın ta kendisidir. Raif Bey, o kadar utanıp sıkılmıştır ki, kendisiyle konuşan o ressamın suratına bakmamıştır bile. Kadın kendi portresini çizmiş bir ressamdır. Birbirleriyle alakaları günden güne artan ve arkadaşlıkları ilerleyen Raif Bey ve Maria, Maria’nın kendisi için mükemmel aşkı arayışı, erkeklere olan küskünlüğü, erkek hırslarına ve güvenine karşı hissettiği tiksinti ile, Raif Bey ile aralarında hep bir mesafe bırakır. Dostlukları tatlıdır, ama arada Maria’nın çizdiği sınırlar vardır. Bu sınırlar bir yılbaşı gecesinin sabahında daha kalın bir şekilde tekrar çizilir. Maria, geçirdikleri gecenin ardından, olmaları gerektiğinden daha samimi adımlar attıkları için birbirlerinden uzaklaştıklarını söyler. Birbirlerini özleyene kadar bir daha görüşmek istemez. Raif Bey bu isteği gönülsüzce kabul etse de, günler geçtikçe Maria’yı merak eder. İş yerine gider, hastalandığı için gelmediğini söylerler. Evinin önünde bekler, Maria dışarı çıkmaz. En sonunda bir komşusundan hastanede olduğunu öğrenir. Maria’nın ölümcül bir rahatsızlığı yoktur, yine de hastalığı ciddidir. Raif Bey, Maria’yı evine götürür. Ona tüm samimiyeti ve içtenliğiyle bakar. Geçirdikleri zaman, birbirlerine âşık olduklarını ikisine de kanıtlar. Raif Bey, telgraf ile babasının ölüm haberini alır. Türkiye’ye dönüp işleri yoluna koyması gerekir. Maria ile mektuplaşmaya anlaşırlar. Maria trenle Prag’a, annesinin yanına giderken, “Beni nereye çağırırsan gelirim.” diyerek belki de ilişkilerine, evliliklerine onay verir. Raif Bey, Türkiye’ye döndükten sonra işlerini yoluna koyar, Maria ile mektuplaşır. Ancak mektupların araları açılır, bir noktadan sonra da hiçbir cevap gelmez. Gönderdiği son mektuplar, teslim alınmadıkları için Raif Bey’e geri döner. Raif Bey, bu noktadan itibaren insanlara güvenmeyen, belki de onlara kin duyan bir insan haline gelir. “Bana en yakın insan bunu yaptıysa…” diye düşünerek, herkesten, her şeyden, hayattan kaçar. Bugünkü halini böyle almıştır. Bir gün, tüm bu olanlardan on yıl sonra, Almanya’da kaldığı sırada tanıdığı Frau Van Tiedemann, Maria’nın da uzaktan akrabasıdır, Ankara’da Raif Bey’e rastlar. Yanında bir kız çocuğu da vardır. Birbirleriyle konuştuktan sonra, Raif Bey içinde tuttuğu soruyu, Maria’yı sorar. Maria, Raif Türkiye’ye döndüğü sırada hamiledir. Ancak tam olarak kurtulamadığı hastalığı onu zayıflatmış, hamileliği de sorunlu geçmiştir. Raif’e bir sürpriz yapmak, kendisini Türkiye’ye çağırdığı zaman hamileliğini söylemek istemiştir. Ancak, Raif kendisini çağıramadan hastalığı ilerlemiş, çocuk kurtulmuş, ama Maria ölmüştür. Frau Van Tiedemann’ın yanındaki bu çocuk, işte o çocuktur. Raif Bey, ne çocuğun kendi çocuğu olduğunu söyler, ne de bir yalan uğruna, bir hayal uğruna Maria’ya kızmasını, insanlara karşı soğukluk duymasını affeder. Bir hiç uğruna, bir yalan üzerine bir hayatı böyle yaşamıştır. Defteri okuduktan sonra dönen Rasim Bey, Raif Bey’i son hastalığını yenememiş, ölmüş olarak bulur.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Kızıl Panda · 2021315.2k okunma
·
274 views
Ahmet okurunun profil resmi
Harika bir inceleme .
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.