Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Güzel bir yazı
Hayatla baş etmek için hepimizin çeşit çeşit yolları var, kimini kendimizle getirirken kimini öğreniyoruz. Dürtülerimiz, benliğimiz, içinde yaşadığımız coğrafyanın ezberleri, kolektif bilinçaltı bizi bir kıvama getiriyor. Ne kadar ahenk o kadar iyi, o kadar gerçek. Dürtüler ve dış dünyanın kuralları ayar tutturursa, bir yandan dürtülerimiz diğer yandan dış dünya sulh içinde, ego keyifli, yaşar gideriz. Ne dürtüler, ne toplumsal kurallar kötüdür, kötü olan dengenin bozulması ve egonun herhangi birinin hâkimiyetine girmesidir. İnsanı ister genetik yazılımıyla ister sosyolojik yanıyla okuyalım, elimizdeki en gerçek bilgi insanın öğrenebilirliğidir. Bu mevzu derin. Hayatı ne vakit kendi üzerimizden okuyoruz, gerekçelendirmekten vazgeçiyoruz o vakit kendimizi görüyoruz. Çıplak, kıskanç, kızgın, korkak, iyi, kırılgan... İşte o zaman macera başlıyor. Fenalıkların başını ez, ezemezsen paketle, ama en önce fark et. Muhtemeldir ki insanın duygusal yelpazesinin içindeki bu duygular aynı zamanda onun kişisel dersidir. Kendinden insan yaratma macerası başlar, meşhur içgörüyle tanışılır. İçgörü zor mevzudur; hırslı, hain, ezik, ucuz ne var ne yok ortaya serilecek. Önce senin sonra ahalinin önüne. Ezcümle içgörü ağır mevzudur. Yüküyle gelir fakat yüküyle gitmez. İçeri bir ağırlık atar, gider. Mecbur değilseniz kaçın gidin, mecbursanız adabıyla yapmak lazımdır. Gördüklerimizi doğru okumayı, kendimizi fark etmeyi ancak fanatiği olmamayı, hayatın böylesi bir yolculuk olduğunu, mananın önemli olduğunu öğrenmeden yol alınmaz. Sonrası bildik hikâye, kendimizle tanıştıkça yoruluruz, yoruldukça güzelleşiriz. Gücünüz yeterse kendi ruhunuzla tanışmanızı, ahbaplığın zevkine varmanızı, kendinize samimi olmanın hafifliğini yaşamanızı, yok yetmezse bu mecralardan uzak durmanızı dilerim. . . .
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.