Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

64 syf.
·
Puan vermedi
Demokratik Zorbalık
Yazar bir Fransız. 1805-1859 yılları arasında yaşamış. Modern toplumun ve siyaset biliminin öncü düşünürlerinden birisidir. Cezaevi sistemini incelenmek üzere Amerika'ya gider. Ancak asıl incelemek istediği konu Amerika'daki siyaset bilimidir. Ve istediğini de yapar "Amerika' da Demokrasi" adlı kitabı yayımlar ve şu an incelemesini okuduğunuz "Demokratik Zorbalık" adlı bu kitap da "Amerika'da Demokrasi" adlı kitabın ikinci cildinin, dördüncü bölümünün 1. ve 8. Kısımları arasındaki metinleri içerir. Kitap kısa ancak inceleme uzun olacak. Kitabı elimden geldiğince anladığım kadarıyla incelemeye çalışacam ama eksik kalacağından da eminim. Emin olduğum bir şey var o da siyasete az çok ilgisi olanın bu kitabı okuması gerektiği. Kitabın adı "Demokratik Zorbalık" ve devletlerin demokrasi adı altından yurttaşları yaptığı bilinmeyen, gizli ya da anlaşılmayan zorbalıkları işliyor, gözler önüne seriliyor kitapta. Kitapta devletin demokratik toplumlarda merkezilesmesini ele alıyor yazar. Eşitliği her alana koyup özgürleşmeyi sınırlandırdıklarını hatta farklılıkların da yok olmasıyla birlikte özgürlüğün kalmadığını ancak bu şekilde toplumun güçlenendiğini söylüyor her fırsatta yazar. Merkezileşmenin toplumun her alana yayıldığını; sanayide, toprakta, eğitimde, hukukta her yerde devletin parmağı işin içinde olduğunu ve giderek aynı tip insan doğurduğunu, eskiden küçük birlikler olduğunu şimdi birliklerin olmadığını herşeyin tek bir elde yani devlette bulunduğunu( hayır kurumları bile ) tek tek açıklıyor kitapta yazar. Böylece bireyler de her fırsatta merkezileşmenin iyi olduğunu, başka bir düşünceye karşı çıktığını, en büyük gücün, sarsılmaz gücün her fırsatta devlet olduğunu örnekleniyor kitapta. Sonra da demokratik ülkelerdeki despotizmden bahsediliyor. Despotizmin demokratik çağlarda yani günümüzde daha rahat uygulanabileceği vurgulanılıyor. "Yine bu doğrultuda insanın özgür iradesini kullanmasını günden güne daha gereksiz ve daha nadir kılar, iradenin etkinliğini daha dar bir alana sıkıştırır ve her yurttaşın iradesini azar azar aşırarak kendine mal eder. Tüm bunlara insanları eşitlik hazırladı; onları bunlara katlanacak hatta çoğu kez bunları bir iyilikmiş gibi görecek tava getirdi." (Syf. 45) Sonra da insanın kendisine yapılan haksızlıkları ancak basın ve matbaa yoluyla baş edebileceğini şöyle dile getiriyor: "Eşitlik insanları birbirinden yalıtır ve güçsüzleştirir ama basın da her birini, en güçsüzün ve en yalıtılmış olanın bile kullanabileceği çok güçlü bir silahla donatır. Eşitlik her bireyi yakınlarının desteğinden mahrum bırakır ama basın onun tüm hemşerilerini ve tüm benzerlerini yardıma çağırmasına imkân tanır. Matbaa eşitliğin ilerlemesini hızlandırmıştır ve onun en iyi tamircilerinden de biridir." ( Syf. 52 ) En sonunda ise oluşan yeni toplumu, yeni toplumun insanlarını, yeni toplumun hayatını kendin kendine göre açıklıyor yazar. Bu bölümde bazı fikirlerine katıldım( "Ne çok bilge insanlarla karşılaşmak mümkün ne de çok cahil kalabalıklarla" syf 60 ) Çoğu fikirlerine de katılmadım, belki de yeni topluma yeni hayata iyimser baktığından olacak . ( "Hayat pek de şatafatlı değil ama gayet rahat ve huzurlu" ) Günümüz çağını ve insanlarını çok iyi özetleyen bazı bölümler de var onları buraya alıntılamak istiyorum. "İşin aslı, kendi kendini yönetme alışkanlığını tama men terk etmiş insanların, kendilerini kimin yöneteceği ni doğru seçmeyi nasıl başarabileceğini anlamakta güç lük çekiyorum. Hizmetkârlardan oluşan bir halkın yapa cağı seçimlerden özgürlükçü, enerjik ve bilge bir hükümetin çıkabileceğine inanmak mümkün değil" (syf. 48) " Yurttaşlarını basit bir sağduyunun yeterli olacağı ufak tefek işleri yönetmekten âciz görürler ama tüm devletin yönetimi söz konusu olunca aynı yurttaşlara muazzam ayrıcalıklar sunarlar. Bu insanları egemenin kâh oyuncağı kâh efendisi ederler; halleri krallardan yüce, insandan beter olur." (Syf. 47 ) Ve her sistemden sonra yazarın da dediği gibi: " Bu sistemde yurttaşlar bir an için bağımlılıktan sıyrılıp efendilerini belirliyor, sonra tekrar tutsaklıklarına geri dönüyorlar." ( Syf. 46 ) En sonunda yazarın gibi ben de yanmadan edemiyorum: "Bakışlarımı bu sayısız benzer varlıktan oluşan, hiç bir şeyin ne yükseldiği ne de alçaldığı kalabalığın üzerin de gezdiriyorum. Bu evrensel tek tiplik manzarası karşısında üzülüyor ve donakalıyorum, yitip gitmiş olan topluma yanmadan edemiyorum."( Syf. 61 ) Tek tiplikten kurtulmak, fikirlere saygı duyulduğu özgür ortamların olması dileğiyle. İyi okumalar.
Demokratik Zorbalık
Demokratik ZorbalıkAlexis de Tocqueville · Can Yayınları · 20201,157 okunma
··
1.665 görüntüleme
Tamara okurunun profil resmi
Güzel inceleme olmuş:)genelde insanlar uzun yazıları okumazlar.kısa ve öz kişilikleri var sanırım”.gülüyorum “çünkü öyle bir şey yok :))bu arada okumaya teşvik etmek için bir slogan”okumadan “beğenme :))kalemine sağlık :)
Miheme okurunun profil resmi
Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Ve maalesef okurlar uzun bir inceleme veya alıntı gördüklerinde okumaktan kaçıyorlar.
Veysel balcı okurunun profil resmi
Çok iyi bi inceleme düşüncelerinize sağlık. Yazarın yaşamla ilgili gayet rahat ve huzurlu kısmınıda eleştrisi olarak baz almıştım. Demokrasi kağıt üzerinde..
Miheme okurunun profil resmi
Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Dediğiniz gibi maalesef demokrasi sadece kağıt üzerinde
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Miheme okurunun profil resmi
Okumadan beğenmeyin lütfen!!!!!
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.