Elime nereden geçtiğini kestiremediğim ama kitaplığımda bulunan Mevlânâ Mesnevî eserinden seçme öyküler ile birlikteyim. İçerik olarak çocuklara yönelik olan hikaye kitabını böylelikle ben de okumuş bulundum. Okuma amacı Mevlânâ Haftası’nda anmak ve okumaktı ama şartlar/ dersler gereği biraz gecikti, velhasıl kelam yakın zamanda okunmuş bulundum.
Öncelikle değinmek istediğim kitabın dilinin çocuklara yönelik olmadığını düşünmemdir. Hoşgörü dili değil de daha ağır, soyut yorumların bulunulması çocukları okumada zorlayabilir. Kaldı ki tasavvuf içeriğini anlamak ve sevmek konusunda çocuklar açısından pek uygun bulamadım. Bunda yayın etkili olmuş olabilir, seçilen öykülerde dilinin ağır olması da olabilir. Ancak yetişkinler için uygun olduğunu düşünüyorum, her sayfadan en az bir öneri edindiğim için memnunum. :)
Çok eski zamanlarda gerçek semazenler eşliğinde Ayasofya bahçesinde izlediğim semazen gösterisi ile birlikte derin bir saygı, sevgi ve ilgi duyuyorum tasavvufi konulara.
Yanından, yakınından geçmek bile bir mükâfattır benim için.
Bir eklemek istediğim de kitabı okuma sürecim boyunca dilimde hep “Mesnevî’ den ders aldım, oldum Mevlânâ gibi..“ kelimeleri ile seslendirilen “Mevlânâ Gibi” ilahisi tekrarlanıp durdu. :)
Tasavvuf, ilahi (gerçek) aşk, Allah sevgisi, yaradılış, varlık-yokluk gibi değerli konulara ilgi duyuyorsanız sizlere de Mesnevî’ den çeşitli kesitler okumayı öneriyorum.
“Mevlânâ Gibi” ilahisinin sözleri ile kapatıyorum.
“Mesnevî’ den ders aldım
Oldum Mevlânâ gibi
Uçsuz ummana daldım
Yüzdüm Mevlânâ gibi
Sağ elimi kaldırdım
Sol elimi daldırdım
Dilim kalbe indirdim
Döndüm Mevlânâ gibi...”
(Okuduğum yayınevini bulamadım.)