İnsan.. İnsanız tabii hepimizin bir sınavı var bu dünyada. Birimiz sağlıkla, birimiz yoksullukla, diğerimiz güzellik.. çirkinlik.. anayla..evlatla..parayla sınanıyoruz. Anne olduğum için sanırım bilemedim ama evlat ile sınanmak en zor olanı olsa gerek.( Rabbım kimseye yaşatmasın. )
Çok çok özel çocuklara sahip annelere ayrı bir hayranlık ve saygı duyuyuroum. Azimleri, güçleri, sabırları, bitmez tükenmez enerjileri.. Anayız evet ama insanız beşer şaşar.. Bizlerinde yetemediği, eksik kaldığı, düştüğü kalktığı, hatalar yaptığı, savaşırken etrafındakileri kırdığı döktüğü zamanlar olmuyor mu ? Elbette oluyor..
Bir annenin,evladı için olan mücadelesinde herkesi karşına alabilme cesaretini hayranlıkla, bir kardeşin, çalkantılı hayatlarında nasıl unutulduğunu ve onun bütün duygularını hayretle, bir eşin ne kadar arada kalıp nasıl bocaladığını şaşkınlıkla okudum. Bir dostun, bir avukatın, bir hakimin söylemleri arasında aslında kaybolmuş kendimi, içime attığım, üstünü örttüğüm tüm duygularımı gün yüzüne çıkardım.
Hiçbir cümlesini atlamadan hatta hafızama kazıyarak, her bir karakterin yerine kendimi koyarak, empatinin dibine vura vura, ben olsaydım, ben olsaydım diye diye kurgunun içinde kaybolarak bitirdiğim ama benim de bittiğim yine şahane bir kitap oldu benim için. Okuduğum ikinci kitabından sonra Picoult için kesinlikle empatinin kraliçesi diyorum..
Ve kitap her sayfasında bana, Sakıp Sabancı 'nın okuduğumda beni hıçkırıklara boğan cümlelerini hatırlattı durdu..
" Fabrikalar kurdum, evler yaptım, şirketler açtım. Ama engelli oğluma bir çift ayakkabı alıp onu yürütemedim. En büyük zenginlik sağlıktır. Bir gün beni anlayacaksınız. " der Sabancı..
Velhasıl "o gün geç olmasın" derim ben.. Sahip olduklarım için çok şükür.. çok şükür...