Gönderi

⚖️ Tekelleşme Tekel bir veya birkaç şirketin aynı amaca hizmet etmeleri için üretim, tüketim, algı operasyon gücünü ele geçirmelerine denir. Birlikte ortak kararlar alarak rekabeti ortadan kaldırırlar. Ayrı ayrı şirketler olarak faaliyet gösterme sebebi rekabet varmış gibi bir izlenim vererek tekelleşmiş olduklarını gizlerler. Kapitalizm başlı başına bir tekelkeşmedir. Parayı kontrol edebilme gücü olduğu için bu tür bir ekonomide tekelleşme yoktur demek kötü niyetli bir algı operasyonudur. Pazarı ve fiyatı belirleyen tekeldir. Ülkemiz son kırk yılda özelleştirme adı altında aslında emperyalizmin ve yerli işbirlikçi sermayenin tekel güç oluşturma operasyonu ile karşı karşıya kaldı. Siyasi ve ekonomik krizlerin arkasında bu güçler vardı. Medya silahı sermaye ve yetki faşizmi siyasetin kontrolünde bu amaçla tekelleşti. Tüm gazetelerin aynı manşeti attığı günleri yaşadık. Yaşanan bir durum kimin işine yarıyor ya da yarayacaksa yapan oydu. Bankalar ve para özelleştirme ile tekelleşti. Karşılıksız para basma yetkisi yabancı ve yerli özel işbirlikçi bankaların eline geçti. Yetmiş yıldır besleyerek sayısızca ihanetlerine (12 Eylül, 28 Şubat operasyonu, 2001 kur vurgunu vb) katlandığımız üretim yapması gereken aşırı büyümüş sermaye ithalat ve perakendeci olarak tekelleşti. Kamera, limon ve küvet satarak hem tüketim ile para çoklama fırsatı yakaladılar hem de esnafı yok eden asıl sebepti. Büyük sermaye dernekleri aracılığıyla bir tekel oluşturmuş durumdalar. En kârlı olan kolay para çoklama olanağı sunan tüm işler bu zihniyetin eline geçti. 12 Eylül askeri darbesinin öncesinde alınan 24 Ocak kararları serbest piyasa ekonomisi ve siyasetin bu işbirlikçi yapının çıkarına uygun dizaynı edilmesi sonucu bu sömürgeci tekel düzen kuruldu. Ayrıca küresel istilacı ülkelerin şirketlerine yasalar ile her türlü olanak sağlandı. Kendi sigaramızı üreten TEKEL ise satılarak kapısına kilit vuruldu. Bu boşluk üç istilacı küresel şirketin pazarı kaparak sözde rekabet içinde tekel oluşturmaları sağlandı. Oysa tek tekel devlet olması gerekir. Devlet halk yararına iş yapar. Şirketler kardan ve sömürgeden başka bir amaçları olmadığı için piyasanın sermayeye tamamen devri halk aleyhine emperyalizmin çıkarına bir durumdur. Bunun kaynağı 12 Eylül sonrası Anayasası olsa bile meşru değildir. Çünkü o Anayasaya özelleştirme darbeci Kenan Evren'in sopası ile halka zorla onaylatılmıştır. 12 Eylül ile hesaplaşmak adına yetki isteyen her iktidar halktan yetkiyi aldıktan sonra hesap sormak yerine tersini yaparak askeri darbenin sivil uzantısı olarak millete ihanet ederek ekonominin küresel istilacı ülkelerin şirketleri ve yerli işbirlikçi sermayenin tekel oluşturmalarının yolunu açarak adeta onlara kol kanat germişlerdir. Bugün sermayenin bir kısmının iktidar ile ters düşme sebebi emperyalizmin işbirliçi iktidarı aşırı yıprandığı için yeni bir işbirlikçi ile değiştirme çabasından ibarettir. İktidar kötü bir niyettir. Kurtulmak gerekiyor. Yalnız yerine talip olan muhalefet en az onun kadar işbirliçi olmak adına teşne olmuş durumdadır. Bu iktidarın yerine geçecek olan zihniyet halk yararına bir iktidar olmayacak ise sömürge sürdürülebilir bir tekel oluşturmuş olacak. Devleti kendi çıkarına kullanan halkı yetki faşizmi ile sömüren işbirliçi bir işgalci tekelleşme süreci yaşanır. Siyasi partilere olan güven bu sebeple her geçen gün azalmaktadır. Tüpraş bir holding ile İngilizlere satıldı. O holdingin aynı zamanda akaryakıt istasyonu firmasına ortak olmasına izin verildi. Bu tekel oluşturmaktır. Yasal değildir. Serbest piyasa ahlaklı rekabeti yok eden sinsi niyetli bir sömürge sistemidir. Serbest piyasa serbest ahlaksızlıktır. Çok sayıda alıcı karşısında bir araya gelmiş şirketlerin devleti yönetenleri kullanarak kurduğu sömürge düzenidir tekelleşme. Devlet halk için bir yapıdır ve devletin halk yararına hizmet adına kamucu olması asla tekel olarak tarif edilemez. Bu tür söylemler emperyalist söylemlerdir. Nitekim 12 Eylül sonrası halk kamu iktisadi teşekkülleri devlete yük oluyor daha karlı işletilmesi için özelleştirme yapılması gerekir diye medya ile halk yanıltıldı. Devlet son yirmi yılda tek bir kişiye teslim edilerek bir şirket gibi devlet yönetme süreci içinde sermaye ile kol kola girerek yönetim halk aleyhine tekelleşti. Devlet yok şirketler var diyen zihniyet işte bu tekelleşme gücünün ürettiği bir cürettir. Yurttaşlık bitti müşteri devri başladı demektir. Ne üretir, ne ithal eder kaça satarsak o fiyattan almak zorundasınız demektir. Bu bir tehdit ve milli güvenlik sorunudur. [] Önder KARAÇAY []
·
71 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.