Gönderi

Neoidealistlerin savına göre, bir zamanlar düşünülmüş olan düşünce, düşünen düşüncenin konusu olur olmaz, yeniden yaşam kazanır, ama bu yaşam yeni bir yaşamdır, çok daha verimlidir, çünkü eski düşünce yeniden düşünülürken, düşünenin kendi deneyiminden başka o günden bugüne kadar geçen zamanın ürünü olan yepyeni deneyimlerle zenginleşir. İşte bu sav Batı evreni için gerçek olabilir, ama, örneğin, İslam dünyası için geçerli değildir, çünkü İslam evreninde vaktiyle düşünülmüş olan bir düşünce düşünen düşünce tarafından daha zengin bir biçimde yaşama döndürülemez, yalnızca mezarından çıkarılmış olur; çünkü manevi evrenin özerkliğe kavuşmadığı, ahlak alanında özgürlüğün değil, dogmatik kuralların demir kafesinin bulunduğu bir çevrede evrim söz konusu olamaz. Böy bir çevrede vaktiyle düşünülmüş olan düşünce, düşünme süresince belki yaşayan bir düşünce, düşünen bir düşünce idi: amao hiçbir zaman eleştirici bir görüşle, özgür bir yargıyla daha zengin bir insan deneyimi ile ele alınmamaktadır. Şu halde neoidealist kuramı doğu evrenine uygulamak istersek, yeniden düşünüldüğü anda yeniden yaşayan bir düşünülmüş düşünce ile değil, yalnızca mezarından çıkarılmış bir ölü ile karşılaşırız. Bu ölüye yeni bir çeki düzen verilebilir, kuşkusuz; otopsisi yapılabilir, ama o yeniden yaşama kavuşturulamaz. Belki de bu yüzden Doğu'da manevi evren koskıca bir morga benzer; burada duyulan tek insan sesi, ölümlerin yazgısına sonsuz bir hüzün ve bezginlikle ağlayna içli bir sestir. Şu halde Batı dünyasının dışında düşüncenin yaşamından değil, düşüncenin ölümünden söz etmek daha yerinde olacaktır. Düşünmekte olan düşüncenin kendisi bile, Batılılar için olduğunun tersine, hiçbir zaman mutlak bir hakikat değildir; çünkü kendi bilincine ermiş olmanın ışığı ile aydınlanmış değildir; bu nedenle o, özü gereği-dış evreni oluşturan ve vaktiyle düşünülmüş olan düşünceleri de kapsayan- tanıma nesneleri ile tanıyan özne (ya da, neoidealist deyimle, düşünen düşünce) arasında kalan bir gerçektir. O halde bu hususta genellikle yapılan yanılgıya düşmemeli ve bireysel benliğin karşısına -henüz var olmadığı anlaşılan- evrensel benliği değil, Batılı benliği, yani Batı dünyası sınırları içinde tutulan evrensel benliği çıkarmalıdır. Neoidealistler için düşünen düşünceden oluşan mutlak hakikat olsa olsa yalnız Batılı dünyanın insanları için mutlak olabilir.
Sayfa 9697Kitabı okudu
·
55 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.