Kim ne derse desin çocuklar masumdur.
Ancak bu durum onların hata yapmayacağı anlamına gelmez.
Kural kavramını, yetişkinlerin birçoğu özümsememiş olsa da bunları bilir, topluluk içerisinde bir şekilde uyum göstermeye çalışır. Belki de mevcut kanunlardan, kolluk kuvvetlerinden, yasalardan çekindiğinden uyum gösterir.
Bununla alakalı başka başka eserler de var, dünyada kanunların olmadığı, düzenin bozulduğu, yetişkinlerin vicdanlarıyla başbaşa kalıp birbirini kırıp döktüğü, çeşitli eziyetler yaptığı ya da egoist duygular geliştirdiği, bu egoist duygularla savaştığı... Birçok film, dizi, kitap, hikaye var...
Bu eserimizde ise nükleer savaş ile burun buruna gelen İngiltere, ülkesindeki çocukların güvenliğini sağlamak için havayolu ile ülkeden uzaklaştırmak ister. Plan budur. Tabi her plan amacına ulaşamayabilir ki kitabımızda da bilinmeyen bir sebepten çocukların içerisinde bulunduğu uçak, medeniyetten uzak, ıssız bir adaya düşer. Çocuklar şanslıdır çünkü yetişkinler hayatını kaybetmiştir ama onlar sağ kalmıştır.
Yaşları henüz 6 ila 12 arasında değişen çocuklar, yetişkinlerin olmadığı bu ıssızlıkta bir başına kalmıştır. Peki onları hatalı davranışlardan kim koruyacak, doğrusunu kim nasihat edecek yani otorite nasıl sağlanıp bu çocuklar hayatta kalmaya devam edecek?
Hepsi bir muamma.
Önceleri, yetişkinlerden gördükleri gibi bir lider seçmek isterler. Bu süreçte küçük sürtüşmeler olsa da lider belirlenir. Lider deniz kabuğunu çalarak herkesi sahile çağıran Ralph olur. Oy birliği ile. Gerçi kendisi dalga geçsede karizmasını bir miktar Domuzcuk' a borçludur. Mantık ve sağduyu ile hareket eden kahramanımız.
Lider seçiminden sonra sıra iş bölümü yapmaya gelir. Bir şekilde hayata devam edilmesi gerekir. Kimi gözcülük yapmalı, kimi ateşi beslemeli, kimi küçüklerle ilgilenmeli kimi de besin bulmalı. Amatörce olsa da bu sorun da giderilir. Tabi bir yere kadar. İlk başlarda görev dağılımı iyi kötü sürüyor görünse de sonradan birşeyler bozulmaya başlar. Mesela Jack içerisinde zaptedemediği şiddet eğilimine yenik düşer bunu da ilk avında domuza yaptıklarıyla perçinler. Sonuçta bir kural yok. Akıl ve mantıktan daha kesin bir unsur var... Güç.
Bu kitap bir çocuk kitabı algısı oluştursa da çocuklar için yazılmış bir kitap değil.
Yazar, eserin her yerinde aleogoriler, semboller kullanarak aslında burnumuzun dibinde, günlük rutinimizde, hayatımızda karşılaştığımız olan biteni vurguluyor.
Bir tarafta demokrasi, insanca yaşamak, akıl, mantık ve sağduyu diğer tarafta güç, vahşet...
Üstelik güçle gelen o garip cesaretin aslında bir çeşit deliliğin kapılarını aralamak olduğunu görüyoruz. Tek kelimeyle ürpertici.
İlk başlarda herşey olması gerektiği gibi giderken işte birden bire bu deliliğin içerisinde buluyoruz kendimizi. Ölüm, yangın, vahşet... Bunun bir sonu olabilir mi?
Tabi kitabı okumak gerek.
Belki siz farklı bir sonuca ulaşırsınız ama benim ulaştığım sonuç, hiçbir medeniyetin geçmişi masum değil.
Bugün hayranlıkla okuduğumuz kuralların, insan hakları ilkelerinin ne gibi bir ilkellikten sonra ortaya çıktığını düşünmek gerek. Üstelik, doğrusunu bildiğimiz halde ne derece uyguladığımız da ayrı bir soru...
Yestişkin olmayı, çocukluktan ayıran ölçüt nedir? Bilinç mi? Neye göre, kime göre...
Tavsiye ederim. Keyifli okumalar.