Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Okuryazar takımından olup da 1928'de harf inkılâbı müdafii insanlar ise her bakımdan düşüklükle malûldü. Türkçe yazısı ile kaim iken iki kelimeyi zor bir araya getirenler şiddetli inkılâp müdafii oldular. Meselâ Mina Urgan'ın üvey babası Falih Rıfkı Atay. 1923'ten 1950'ye kadar 27 sene boyunca milletvekili idi. İnkılâpların azılı savunucusu olarak da bilinen Falih Rıfkı kendisini savunuyordu aslında. Zira 1928'den önce ancak bir gazeteci olarak anılan Falih Rıfkı Atay Latin harflerine geçilince birden edebiyatçı oluveriyor. Demokrat Parti'nin kurulduğu yıl olan 1946'da Demokrat Parti ve Köprülü aleyhine yazdığı yazılardan birine Köprülü'nün verdiği cevapta şöyle satırlar vardır: “Otuz dört , otuz beş yıl evvel ilk şiirlerini tashih ederek Servet-i Fünun mecmuasında neşrettiğim, böylece basın âlemine soktuğum Falih Rifki, gazeteci yamağı sıfatıyla Tanin’e intisap edince, ilk işi benim aleyhimde imzasız birkaç şey yazmak oldu.” Tek bir kitabı hariç bütün yazdıkları Latin harfleriyle yayınlanan Falih Rıfkı Atay, Fuat Köprülü'den sadece 4 yaş küçük. Fuat Köprülü'nün ise yalnızca 1928'den önce neşredilen kitaplarının sayısı Falih Rıfkı külliyatından çoktur. Kur’an harfleri varken yazdığı şiirler tashihe muhtaç olan adam tabiî ki Latin yazısı müdafii olacak ve ancak o yazı sayesinde boy gösterebilecektir. Yani Latin yazısının kabul edilmesi dolayısıyla “yazın” sahasında düşüklükle malul olanlar kendilerinden yüksek mevki işgal edenlerle bir anda aynı duruma gelmiş oluyordu. Fuat Köprülü ve Falih Rıfkı mukayesesinin benzerini inkılâpları tahkim eden 27 Mayıs 1960 sonrasında Behçet Kemal ve Faruk Nafiz’in başına gelenleri zikrederek de yapabiliriz.
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.