Gönderi

621 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Modernizmin, tam olarak nereden, ne şekilde çıktığı ve sınırları tam olarak belirlenemeyecek kadar açık uçlu bir akımdır. Kitabı okurken ben de tam olarak modernizm şudur diyemedim. Çünkü modernizmin, birden fazla koldan çıkışını tetikleyen etmenleri ele alarak başlıyor. Aslında modernizm ilk etapta dogmatizme, burjuvaya karşı bir başkaldırı, liberalleşmeye duyulan kişisel bir tutku olarak başlamış. Fakat zamanla, sanayi devriminin ve toplumun evrimleşmesiyle modernizm artık burjuvanın sanatı olmaya başlamış. Ne kadar fikirsel düşünceler olursa olsun, yine de iktisadi etmenlerden bağımsız var olması düşünülemeyeceğini görüyoruz. Modernizmin çıkış noktasıyla, vardığı nokta arasındaki değişim gerçekten çok ilginç ki bunu postmodernizme evrilmesiyle anlıyoruz. Sınırlarının çizilememesi, tarihçeleri modernizm hakkında kapsamlı bir çalışma yapmaya korkutmuş. Ancak Peter Gay, cesurca bir adım atarak bu konuyu en kapsamlı şekilde ele almaya çalıştığını belirtiyor. Özgürlüğü, bireyselliği, hazzı, tutkuyu, geleneksellikten uzaklaşmayı ve yeniliği savunan modernistler, sanayi ile birlikte artan burjuva sınıfının dikkatini çekmeye başlamış. Burjuvazinin desteğini alan modernistlerin de zamanla bu refah düzeyinden etkilendiğini belirtiyor. Tabii tüm bu gelişmeler, 19.yy öncesi katı düşüncelerin toplum üzerindeki bastırılmış duyguların patlamasıydı. Bu zengin ve karmaşık ortamda yeşeren modernizm artık iyice kök salmaya ve kalıcı olmaya başladığını detaylandırıyor. Modernizmin çıkışını tetikleyen toplumsal ve psikolojik zemini aktardıktan sonra, kendi özel alanı içinde öncü kabul edilen ; - Resim ve Heykel - Roman ve Şiir - Dans ve Müzik - Mimari ve Tasarım - Tiyatro ve Sinema gibi farklı kollardaki modernizmin kurucularını aktarıyor. Gelenekselleşmiş kalıplardan kopmak, tarihin her döneminde çok zor gerçekleşen bir durum olmuş. İnsanlığın temelinde var olan, insan topluluğunu birbirine bağlayan dini, siyasi ve etik/ahlaki değerlerin değişimine yönelik girişimlerin yazı dili ile ifadesi, sanatçılara hep daha zorluk getirmiştir. Hal böyle olurken, değişime öncü olan ve tepkiselliğini korkusuzca dile getiren kesim daha çok ressamlar olmuş. Bu resim akımları kitapta uzunca yer almakta. Sanattan uzak olan insanlar ressamlara hep bir önyargı ile yaklaşıp, halktan kopuk zümre olarak görmüşlerdir. Aksine ressamlar, kendi dönemlerinin ruhunu temsil eden, korkusuz anarşistlerdir ancak bu modernizmin ilk dönemlerine tekabül eden kesim için geçerli. Ben ressamların bu geniş hareket alanını, yönetilen kesimin algılamamasına bağlıyorum. Eğer ressamlar/akımları, yazarlar gibi daha çok anlaşılıp, halkı yönetime karşı kışkırtabilecek güçte olsaydı, kendi içlerindeki akım ve hareketleri bu kadar genişlikte olmayacaktı. Bu konunun da politik ayağı çok baskın. İlginç bir şekilde modernizmin müzik ayağı, dönemi içinde yenilikleri sağlasa da, çok başarılı olduğu söylenemez. Müziğin, işitsel tonun farklı bir hazzı var sanırım. Çok sevilen bir yemeğin tadı gibi değişmeyen bir kalıcılık. Çünkü günümüze bakınca, müzik alanında yapılan modernist adımlar pek tutmuşa benzemiyor. Bölümün tamamını okuyunca, müziğin modernist ilerleyişe içsel bir engel koyması beni şaşırtan bir algılayış oldu. Bu tabii ki benim çıkarımım ama okuyanlar günümüz ile karşılaştırırsa öyle olduğunu görecektir. Bugün Classic Müzik dediğimizde en bilinen Beethoven, Mozart, Chopin, Bach olduğunu biliyoruz. Tamamen Modern tek sanatın; Sinem olduğunu belirtiyor. Sinema yeni bir buluştu ve devrimine modern adımlarla başlamıştı. Sinemayla psikanaliz arasında ilginç bir bağlantı kurmuş. Fotoğraf, yapısı gereği yüzeysel bilgi sunar. Video kaydının alınması artık mimiklerin ve hareket sekansları ardı sıra lanse etmek demekti. O dönem içinde bu geniş ifade şeklinin psikanalize de destek olacağını düşünmüşler. Çünkü sinema ve psikanalizm aynı döneme tekabül eden modernist çıkışlar. Lumiere kardeşlerin buluşu 1895’te, Freud’un öncülüğünde oluşan psikanaliz alanından bir yıl önce gerçekleşmiş. O dönem içinde sinemayı “Makine ve insan idealinin doğurduğu tek modern sanat” diye ifade etmişler. Modernizm, çok farklı kollardan yenilikleri göğüsleyerek ilerlemesini sürdürmüş. Kitabın sonlarına gelince şöyle bir şey fark ettim; yeniliğin öncüllerinin kendi içlerinde destekçi olmaları anlaşılabilir ancak bu yenilikçiler, kendi kategorileri dışındaki yenilikçilerle de sürekli iletişim halinde olup desteklemişler. Ressamdaki modernistler, müzikteki modernistler ile mektuplaşmış. Yazıdaki modernistler diğer modernistler ile mektuplaşmış. Her biri, kendi dönemi içinde yaşayan farklı farklı kategorilerdeki modernistlerden hem etkilenmiş, hem de desteklemiş. Aralarındaki empatik sarmal imrenilecek türden. Çok çok dolu ve entelektüel aktarımın yüksek olduğu kalın bir kitap, ancak temsilcilerini aktarırken biyografi sunumlarına fazla yer verdiği için odağımın sık sık dağıldı oldu. Dikkatinizi çekmeyen biyografileri atlayabilirsiniz çünkü bitirince modernizmle alakalı bir şey anlatıyor değiller. Sanat ve tarihe ilgisi olanlar okuyabilir.
Modernizm
ModernizmPeter Gay · Everest Yayınları · 201712 okunma
··
291 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.